Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        SON iki gündür telefonda hangi siyasi ile konuşsam aynı soruyu yöneltiyor.

        “DEVA ile Gelecek partileri arasındaki tartışmanın ardında yatan neden ne?”

        İşin ilginç yanı, partilerin yönetimlerinde bulunanlar da tartışmanın bu seviyeye gelmiş olmasını hayretle izlediklerini söylüyor.

        Aslında tartışmaya zemin teşkil eden gerekçe de bir yıl öncesine dayalı…

        Olayın ilginç de bir geçmişi var…

        Henüz altılı masa kurulmadan önce, AK Parti’den ayrılmakla birlikte DEVA ve Gelecek Partisi’nde yer almayan bir grup düşün insanı bir araştırma yaptırıyor.

        Ağırlıklı olarak kendilerinin de yıllarca içinde yer aldıkları AK Parti seçmeni üzerinde yoğunlaşıyorlar.

        DAHA ÖNCESİ DE VAR

        Araştırmalarında DEVA ve Gelecek partilerinin ayrı olmak yerine birlikte hareket etmeleri halinde daha büyük bir sinerji yaratacağını ve daha fazla taraftar çekeceği sonucu çıkıyor.

        Aralarında Taha Özhan ve Hatem Ete’nin de bulunduğu isimler bu araştırmayı alıp önce Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’na anlatıyorlar.

        Davutoğlu, iki partinin bir araya gelme koşullarının yaratılmasının kendisi açısından da olumlu olacağını belirtiyor.

        Ardından DEVA Genel Başkanı Babacan’a gidiyorlar.

        Ancak Babacan öneriye sıcak yaklaşmıyor ve yeni kurulmuş bir parti olarak kendi yoluna gideceğini, bir başka parti ile bırakın birleşmeyi, bu aşamada ittifak yapmayı dahi düşünmediklerini açık dille aktarıyor.

        Bir süre sonra AK Parti seçmeninin neden kopmadığı üzerine yeni bir araştırma yapılıyor.

        BU NOKTAYA NASIL GELİNDİ?

        Muhafazakar seçmenin AK Parti sürecinde elde ettiği birçok kazanımı kaybedeceği kaygısı içinde olduğu sonucu çıkıyor.

        Bunun üzerine Davutoğlu, dün Halk TV’den İsmail Saymaz’a da dile getirdiği gibi bir deklarasyon hazırlayıp bunu 5 Ağustos 2021 günü SP lideri Karamollaoğlu ile paylaşıyor.

        Karamollaoğlu, “Ali Babacan Bey de bu deklarasyonda bizimle olsun” deyince bu kez 23 Ağustos’ta DEVA’ya da gidiyor.

        Ancak Babacan deklarasyona soğuk yaklaşmakla birlikte parti yönetimine sunacağından söz ediyor.

        SP’den Bülent Kaya ve Gelecek Partisi’nden Cemalettin Kani Torun’un da dün kayda geçirdiği gibi kendilerine doğrudan bir yanıt verilmiyor.

        Babacan aradan bir epey bir zaman geçtikten sonra gazetecilerle bir sohbetinde konuyu açıyor ve “Parti yönetimimizden 21’e 21 hayır çıktı…” diyor.

        Bu da kendilerine resmi bir bildirim yapılmadan basın üzerinden mesaj verildiği gerekçesiyle Davutoğlu çevresinde rahatsızlık yaratıyor.

        Ancak sonrasında da bir daha konu edilmiyor.

        Altılı masa kurulduktan sonra da açılmıyor; ta ki Gelecek Partisi’nin ev sahipliğinde yapılan toplantıya kadar.

        ALTILI MASA BİLDİRİSİ OLDU

        Mayıs ayındaki bu toplantı sırasında hazırlanan geniş kapsamlı 6’lı masa bildirisine Babacan’ın da onayı ile daha önce gündeme gelen yaklaşım giriyor.

        Muhafazakar kesimin kazanımlarının korunacağı o gün metne şöyle yansımıştı:

        “Kamusal ve özel yaşamda herkesin inanç pratiğine saygılı olmayı özgürlükçü laiklik anlayışının zorunlu bir gereği olarak görüyoruz. Bu bağlamda din ve vicdan özgürlüğü çerçevesindeki kazanımların koruyucusu ve güvencesi olacağız…”

        Konu Karadeniz gezisi sırasında Babacan’ın Ağustos 2021’deki konuyu yeniden gündeme getirmesiyle tekrar alevlendi.

        TARAFLAR NE DİYOR?

        Taraflara dün sordum her iki kesimde de birbirine itidal telkin eden cümleler vardı.

        DEVA Genel Başkan Yardımcısı İdris Şahin, konunun çok eski olduğunu, Babacan’ın da Davutoğlu’nun kişiliğine yönelik bir sözünün olmadığını belirterek şunları söyledi:

        “Sayın Ahmet Davutoğlu hocamıza karşı saygımız ve sevgimiz her zaman mevcuttur. Mesele geride kalmış bir konudur. Sözün akışı içinde söylenmiş bir konu, kişilere yönelik değil…”

        Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Cemalettin Kani Torun da benzer bir yaklaşımda bulundu, 6’lı masa kurulmadan önce, geçen yıl Ağustos ayında yaşanan bir konunun bugün gündeme getirilmesine anlam veremediklerini belirtti.

        Kendileri açısından bir sorunun olmadığına vurgu yaptı ve “Altılı masanın meselesi olmayan bir konu” demekle yetindi.

        KAMUOYU ALGISINA ETKİSİ

        Altılı masanın dün konuştuğum diğer bileşenlerinin de kayda geçirdiği gibi taraflar konunun kendilerini ilgilendirmediğini de söyleyebilir.

        Hatta yaşanan bu gelişmenin altılı masa açısından sorun olmayacağını da kayda geçirebilir.

        Ancak ortada bir de açık gerçek var…

        O da altılı masada liderlerin birbirleri ile en üst seviyede iletişiminin olduğuna yönelik kamuoyu algısının boşa çıkması...

        Kılıçdaroğlu'nun mesajı kime idi?

        Kılıçdaroğlu'nun mesajı kime idi?
        0:00 / 0:00

        ÖNCEKİ gün beklenmedik bir anda saat 22.00’de sosyal medya hesabı üzerinden açıklama yapacağını bildirince, geçmişteki benzer açıklamaları hafızalarda canlandırdı ve merak uyandırdı.

        CHP lideri Kılıçdaroğlu, belirttiği saatte açıklamasını yaptı, iktidara geldiklerinde ÖTV’yi aşağı çekeceklerini ve bugünkü ikinci el fiyatına otomobil alımına olanak sağlayacaklarını söyledi.

        Bu aşamada otomobil almak isteyenlere de beklemelerini tavsiye etti...

        Dikkat ettim, oto galericileri dün sosyal medya üzerinden ayağa kalkıp tepki gösteriyordu…

        Fiyatı bir yana, otomobil bulup almanın zor olduğu bu dönemde, bir siyasi liderin “bekleyin almayın” telkininin oto galericiler açısından ne denli ağır sorun yarattığının göstergesiydi…

        Aslında benzer durumla CHP'de karşılaşılıyor.

        Etkili bir propaganda yaparken, kantarın topuzu gibi, söylem ayarı kaçıyor.

        En iyi örneklerinden biri yakın geçmişte yaşandı; Ensar Vakfı'na para aktarılıyor denildiğinde etkili anlam ifade ediyordu; ancak ardına "kaçacaklar" cümlesi eklenince önündeki verinin etki gücünü düşürdü.

        Burada da otomobilde ÖTV indirimi söylemi önemliydi, ama ardına "otomobil satın almayın bekleyin" cümlesi gelince, bir kesimin tepkisinin ötesinde, önündeki cümlenin de efekt gücünü azalttı.

        İÇERİDEN BİLGİ AKIYOR MESAJI

        CHP yöneticileri ile dün konuşurken, toplumun çok daha önemli konuları varken ÖTV ve otomobil almayın meselesine nereden gelindiğini, konuyu neden bu denli önemsediklerini sordum.

        İlk işaret ettikleri nokta, dün Resmi Gazete’de yer alan Cumhurbaşkanı’na motorlu araç ÖTV ve matrahlarının alt ve üst sınırını 3 kata kadar arttırma veya sıfıra indirme konusunda verdiği yetki oldu.

        Doğrudan söylemedi, ancak CHP bu atağı ile hükümet çevrelerine içeriden kendilerine bilgi akışının olduğu mesajını gönderdiğini ima etti.

        ORTA SINIFA SELAM

        Ancak asıl meselenin bunun ötesinde olduğunu, bugüne kadar alt gelir grubuna yaptıklarına benzer şekilde, orta gelir sınıfına da bir mesaj vermeyi hedeflediklerini söyledi.

        Gerekçeleri ilginçti…

        Yaşadığım Ankara’da ve gittiğim birçok büyükşehirde de olduğu gibi, geçmiş belediye yöneticileri şehirlerdeki yolları otobana çevirdi.

        Bir caddeden karşıya geçmeyi imkansız, otomobil olmadan bir yerden bire yere gitmeyi de olanaksız hale getirdi.

        Bugün bırakın varoşları, kent içindeki alışveriş merkezlerine yürüyerek gitmenizin neredeyse imkanı yok.

        Çünkü karşıdan karşıya geçmek için ya çok sayıda merdiven çıkıp inmeniz veya canınızı tehlikeye atmanızdan başka yol kalmadı.

        Dolayısıyla otomobil orta ve üstündeki sınıfın cep telefonu gibi vazgeçilmezi haline geldi.

        Yaptıkları kamuoyu yoklamalarında da bu durumu görmüşler…

        Emekliler, KYK ile öğrenciler ve asgari ücret artışıyla işçilere dönük taleplerini hükümetin yerine getirmesine bir de orta ve üst sınıfı eklemek istemişler.

        Hükümet bu konuda bir adım atar mı bilinmez; ancak CHP’nin bu atağındaki erek açık…

        Biz söylüyoruz, onlar yapmak zorunda kalıyor algısını her kesimde kalıcı kılmak…

        CHP'ye HDP tepkisi

        CHP'ye HDP tepkisi
        0:00 / 0:00

        CHP yeterli imzayı buldu ve sağlık çalışanlarına yönelik şiddet olaylarının nedenleri ve alınması gereken önlemler konusunda TBMM’yi olağanüstü toplantıya çağırdı.

        TBMM Başkanı da yeterli sayı olduğu için Genel Kurul’u 1 Ağustos’ta toplanmak üzere toplantıya davet etti.

        Ancak bu Genel Kurul’un toplanacağı anlamına gelmiyor.

        Çünkü Genel Kurul’da da İç Tüzük gereği toplantı yeter sayısının, yani üçte bire tekabül eden 200 milletvekilinin bulunması gerekiyor.

        Bu da yetmiyor karar alabilmesi için de dörtte birinin yani 151 milletvekilinin oyuna ihtiyaç duyuyor.

        AK Parti TBMM tatilde iken gelen bu çağrıya toplantıya katılmayacaklarını belirterek tepki gösterdi ve CHP’nin atağını siyasi nezaketsizlik olarak değerlendirdi.

        En ilginç tepki de HDP’den geldi.

        AK Parti gibi HDP de toplantıya katılmayacağını açıkladı.

        HDP’nin tepkisinin nedeni ise tam da Demokratik Bölgeler Partisi Eş Genel Başkanı Salihe Aydeniz’in dokunulmazlık fezlekesinin görüşmesinin Karma Komisyon’da görüşüldüğü gün CHP’nin TBMM’yi toplantıya çağırması.

        Böyle bir durumda Komisyon kararını verip, 1 Ağustos’ta da dokunulmazlığının kaldırılması kararının Genel Kurul’dan çıkmasını sağlayabilir.

        HDP de bu durumu gördüğü için Genel Kurul’a katılmayarak toplantının gerçekleşmesi için gerekli 200 milletvekilinin bulunmasını sağlamayacak.

        Böylece Aydeniz en azından 1 Ekim sonrasına kadar dokunulmazlık konusunda sorun yaşamayacak…

        HDP de tam da Komisyon toplantısının olduğu gün bu atağı yapan CHP’ye tepkiliydi.

        Diğer Yazılar