Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        BAŞTAN belirteyim, ne Çarşamba günü eski Bakan Oktay Vural’ın İYİ Parti’ye katılımı söz konusu ne de AK Parti milletvekili Mücahit Arslan’ın liderler turu…

        Benzer haberlerle sık karşılaşacağımız görülüyor…

        Neden de bilgiye dayalı yerine, duyuma dayalı haberciliğin; bilgi yerine, görüntü vermenin öne çıkması…

        Buna, elektriğin hızının lambayı patlatması gibi, haberin hızının da bilgiyi yok etmesi neden oldu.

        İçinde bilgi olmayınca, geriye ilan kaldı, o da çifte kontrole ihtiyaç duymadı.

        Ancak geldiği nokta o denli çetrefilli ki haklarında iddiada bulunanlar da şaşkın.

        Örneğin AK Parti’nin etkin isimlerinden, ulaşılması da bir o kadar kolay olan Mücahit Arslan’ı dün arayana kadar herhangi biri arayıp “Liderlere bir ziyaretiniz olacak mı?” diye sormamış.

        Ancak biri ötekinden duyduğunu papağan efekti içinde tekrarlamayı sürdürmüş…

        Oysa ziyaretin bırakın planını, üzerinde tek kelime dahi edilmemiş, düşünülmemiş…

        VURAL’IN AKŞENER’E YAKINLIĞI

        AK Parti’den ayrılan Ahmet Eşref Fakıbaba ile eski Bakan Oktay Vural’ın da Çarşamba günü İYİ Parti'ye katılacağı konusu da aynı nitelikte.

        Farz edin ki Vural’a ulaşılmadı, İYİ Parti yöneticilerinden herhangi biri aranıp sorulduğunda böyle bir katılımın olmayacağını zaten söylüyor.

        REKLAM

        Ancak bu Vural ile İYİ Parti lideri Akşener’in görüşmediği anlamına da gelmiyor.

        Tam tersine aile dostları…

        Çok değil, birkaç ay önce gerçekleşen Oktay Vural’ın bir oğlunun düğününe siyasi parti lideri olarak sadece Meral Akşener katıldı…

        Diğer oğlunun düğününe de gezi nedeniyle Ankara dışında olduğu için katılamadı, ancak mesaj yolladı.

        Vural’ın eşi Prof. Dr. Tuba Vural’ın vefatı sonrası çocuklarına Akşener’in teyzeleri ilgi gösterdiğini Ankara’da bilmeyen yok...

        Dolayısıyla MHP üyeliği devam eden, ancak siyasetin aktif bir üyesi olmaktan da bir süredir uzak duran, akademik ve edebi okumalar ve yazılara ağırlık veren Oktay Vural’ın Çarşamba İYİ Parti’ye katılımı söz konusu değil…

        BİR ELİN PARMAĞINI GEÇMEZ

        Benzer durum AK Parti’den çok sayıda milletvekilinin ayrılıp, muhalefet partilerine geçecekleri iddiaları için de geçerli…

        Fakıbaba gibi AK Parti’deki bazı milletvekillerinin rahatsızlığı sır değildi.

        Ancak bu sayı iddia edildiği gibi 40 milletvekilini bulmaz, toplansa bir elin parmağını geçmez…

        TBMM kulisinde oturup sohbet ettiğinizde de anlarsınız ki bunların çoğu da başka bir yere gitmez.

        Gitme eğilimi gösterenlerin diğer partilerle teması da konuşuluyordu, ancak istifa edip başka partiye geçecekleri iddialarını da reddediyorlardı.

        Ancak Fakıbaba’nın istifası, beraber hareket ettiği bölge milletvekillerinden bazılarını harekete geçirebilir.

        Unutulmasın ki transfere kapı aralayan kadar, transferi durdurmak için çabalayanlar da var…

        Ayrıca bu durum tek yönlü de işlemiyor…

        REKLAM

        Muhalefetin içinde de aday gösterilmeyeceğini veya teşkilatın kendisini kabul etmeyeceğini düşündüğü için öteki partide yer arayanlar az değil…

        O nedenle transfer mevsimi bir açıldı mı, bir noktada kalmaz, yankısı diğerine de çarpar…

        Eğer gelen yöresinde sevilen, etkili, herkesin dostu bir isim değilse ve bir ağırlığı da yoksa olumlu etki yaratmaz, tam tersi gelişmelere de yol açar…

        Yakın geçmiş örnekleriyle dolu…

        Referandum resti…

        Referandum resti…
        0:00 / 0:00

        BAŞÖRTÜSÜ için Anayasa değişiklik hazırlığı henüz TBMM’ye gelmemekle birlikte, üzerindeki restleşme tüm hızıyla sürüyor.

        Bu konuda ilk adım CHP lideri Kılıçdaroğlu’ndan gelmiş ve yasa ile başörtüsü özgürlüğünün sağlam bir hale getirilmesi için adım atmıştı.

        Bunu Erdoğan’ın, “Madem öyle, gel Anayasa değişikliği ile güvenceye alalım” resti izlemişti.

        Erdoğan burada da kalmayıp, aile yapısının korunması için de Anayasa düzenlemesi yapacaklarını bildirmişti.

        Bu adıma muhalefet, “Başörtüsü dışında bir öneri gelirse duruma bakarak oy veririz…” diyerek, başörtüsü dışındaki maddelerin referanduma kalabileceği atağını gösterdi.

        Ancak, "Aile kadın-erkekten oluşur" yönünde bir madde düzenlemesine de olumlu oy verebilecekleri yaklaşımını gösterdi.

        Cumhurbaşkanı Erdoğan dün Malatya'dan yeni bir rest çekip, “Sıkıyorsa referanduma gidelim... Parlamentoda bu iş çözülmüyorsa millete götürelim, kararı millet versin” çağrısında bulundu.

        Kılıçdaroğlu'nun yanıtı gecikmedi, kendi verdiği kanun teklifinin desteklenmesini istedi, ancak başörtüsünün sorun olmaktan çıkarılması gerektiğine de vurgu yaptı...

        Bu arada benzer bir referandum sürecini bu yılın ilk baharında gerçekleştiren ve beklediği sonucu alamayan Macaristan Başbakanı Orban'a da atıfta bulundu.

        CHP, İYİ Parti ve HDP henüz net tutum sergilemiyor, değişiklik Meclis'e geldiğinde tutumlarının netleşeceğini söylüyor.

        Dolayısıyla bugünden nasıl bir sonuç çıkacağını kestirmek zor.

        İKTİDAR İÇİN DE RİSKLİDİR

        Ancak unutulmamalı ki referandum, muhalefet kadar iktidarlar açısından da risk taşır...

        Anayasa değişikliğinin başörtüsüne özgürlük tanıyan maddesi 400 üzerinde bir oyla referandumsuz geçerken, diğer maddelerinden biri referandumu gerektiren 360- 400 arasında oyda kalabilir.

        Hatta kitlelerin üzerinde ağırlıkla mutabık kaldığı konu, referandumda öyle bir hale dönüşür ki asıl mesele unutulur, başka konunun oylamasına dönüşür.

        ÖZAL’IN ZOR SINAVI

        Dönemin Başbakanı, ANAP Genel Başkanı Turgut Özal'ın 1988 referandumunda de karşılaştığı da bunun en belirgin örneği...

        Toplumun ağırlıklı kesimi, milletvekili genel seçimi ile yerel genel seçimin bir yıl ara yapılmasının getirdiği ekonomik yükten kurtulmak için öne alınması gerektiği konusunda hemfikirdi.

        Kamuoyu yoklamalarında düşüncenin ağırlığını gören Özal, yerel seçimin bir yıl öne alınasına ilişkin Anayasa'nın 127'nci maddesinde değişiklik teklifi verilmesini sağladı..

        TBMM'deki oylamadan referandum kararı çıktı.

        Referandum kampanyasında yerel seçimin öne alınması unutuldu, Özal’a evet-hayır oylamasına dönüştü.

        Sandıktan %65 hayır, %35 evet oyu çıktı ve bu sonuç Özal ve ANAP açısından sıkıntılı bir sürecin de başlangıcı oldu…

        SİMGE RAKAM 21,75’İN ADIMI…

        Bir yıl önce, 1987'de yapılan genel seçimden %36,31 ile birinci çıkan ANAP, referandumdan bir yıl sonra gerçekleşen yerel genel seçimde ağır yenilgiye uğradı.

        Muhalefetin, ANAP yenilgisinin simge rakamı haline getirdiği %21,75’e geriledi.

        İki yıl sonra, 1991 genel seçiminde de ANAP iktidarı kaybetti.

        O nedenle referandum iki tarafı keskin bıçak gibidir; her zaman umulanı vermez…

        Diğer Yazılar