"Masa"da olmaz, listede yer alır…
ALTILI masa tam da vatandaşa neler yapacağını açıklamaya hazırlanırken, yeni bir tartışma alanı da ortaya çıktı.
Hem de CHP liderinin adaylığı, ardından başörtüsüne kanuni serbestlikle yürüyen tartışmanın kendilerini geriye düşürdüğünü söyledikleri bir dönemde.
Oysa hedeflerinde vatandaşın da sürekli dile getirdiğini söyledikleri, iktidara geldiklerinde ne yapacaklarına ilişkin yol haritasının açıklanması vardı…
Tartışma da kısa süre önce, Bağımsız Türkiye Partisi lideri Hüseyin Baş’ın Millet İttifakı’na katılmak istediği beyanı üzerine, İYİ Parti lideri Akşener’in ziyaret ederek davette bulunmasıyla yükseldi.
Hemen belirteyim, tartışmanın 14 Kasım’da DEVA Partisi ev sahipliğinde yapılması planlanan 6’lı masa toplantısına kadar devam etmesi de pek olası görülmüyor.
KILIÇDAROĞLU’NA TELEFON
Çünkü partilerin ağırlıklı bölümünün bu konudaki düşüncesi benzer:
“Bu kadar yol aldıktan sonra 7’nci partinin katılımı güç olur. Masada değil ama seçim döneminde ortak listede yer alabilir…”
Bu yaklaşıma İYİ Parti’nin “olmazsa olmaz” yaklaşımı da söz konusu değil.
Zaten son günlerde ardı sıra yapılan açıklamalarda da dikkat çekildiği gibi İYİ Parti’den gelen açıklamalar da “Buna liderler karar verir” yönünde.
Nitekim dün de sohbetimiz sırasında partinin önde gelen isimlerinden Genel Başkan Yardımcısı Cihan Paçacı, benzer bir yaklaşımda bulundu.
Henüz bir parti kararının bulunmadığının altını çizerek, kişisel görüşünün, “Biz niyetimizi ortaya koyduk. Masaya önereceğimizi söyledik. Öneririz, liderler karar verir. Hepimiz de saygı gösteririz” dedi.
Benzer yaklaşımı İYİ Parti Sözcüsü Kürşad Zorlu da gösterdi; 6’lı masanın stratejisinin kesintisiz devam ettiğine vurgu yaptı.
Nitekim Akşener de Baş ile görüşmesinin hemen ardından CHP lideri Kılıçdaroğlu’nu arayıp, ele aldıkları konular hakkında bilgi aktarmış.
Anlaşılan o ki Kadiri tarikatının önde gelenlerinin etkin görev üstlendiği Bağımsız Türkiye Partisi’nin bu aşamada 6’lı masada olmasına pek sıcak bakılmıyor.
GELMEK İSTEYEN BAŞKALARI DA VAR…
Aktarıldığına göre BTP dışında da herhangi bir ittifak içinde bulunmayan bazı partiler 6’lı masada yer alma taleplerini iletmiş.
Hatta o derece ki, muhafazakar partilerin yanı sıra solun farklı kesimlerinde yer alan, hatta geçmişin etkin, bugünün ise az oy alan partilerinden benzer talepler gelmiş.
Bazıları SP üzerinden, bazıları da Gelecek Partisi aracılığıyla 6’lı masada olma talebini aktarmış.
Talepte bulananlara da aynı yaklaşım gösterilmiş; hepsini birden masaya almanın karar süreçlerine etki yapacağına dikkat çekilmiş.
Bunu aktaranlar, geçmişte liderler zirvesinde alınan karar gereği genişlemeye kapının kapandığı, “6 parti dışında katılım olmaması kuralının” geçerliliğini sürdürdüğüne vurgu yaptı.
Özetle BTP’ye verilecek mesaj da bugünden kesinleşmiş görünüyor:
“Bizimle yol alabilirsiniz ama masada değil. Aramızdaki bir parti veya ittifakın listesi olması kaydıyla…”
Burada tek başına Saadet Partisi’nin bir direncinden çok diğer bileşenlerin gerekçeleri öne çıkıyor…
SAADET KONGRESİNDEN ÇIKAN MESAJ
Ayrıca önceki gün Olağanüstü Büyük Kongresi’ni yapan Saadet Partisi’ndeki konuşmalarda da dikkat ettim bu konuya giren olmadığı gibi, 6’lı masanın daha güçlü hale gelmesi yönündeki talepler vardı.
Hacıbayram Veli Üniversitesi’nin 5 bin kişilik yeni salonunu tıklım tıklım dolmasının ötesinde, bir o kadar partilinin de dışarıda izlediği Kongre dikkat çeken görüntülere sahipti.
Kadın sayısı geçen Kongreye göre çok daha fazlaydı.
Salonun üçte birini kaplayan bölümde oturan kadınların ağırlıklı bölümü de orta ve altındaki genç yaş grubundaydı ve yanlarında küçük çocuklarını da alıp gelmişti.
Yıllardır siyasi parti kongrelerini izleyen biri olarak belirteyim ki hiçbirinde bu kadar çok bebek ve çocuğu rastlamamıştım.
Bu da gösteriyor ki gelenler SP’yi bir partiden çok, aile veya yakın evi gibi görüyor.
Çünkü bir yakınının ve ailesinin evi olmasa çocuğunu alıp gelmez; en azından bir yakınına bırakır…
GENÇ PARTİLİ ÇOĞALMIŞ
Geçmişte dini pardösüsü içinde sakallı takkeli yaşı 70’e dayanmış çok kişi görülürdü, önceki günkü Kongrede genç sayısı çok fazlaydı.
Bir diğer önemli görüntü de erkeklerin oturduğu bölümdeki genç seçmenlerin çok büyük bölümünün kravat takıp gelmiş olmasıydı…
Anlaşılıyor ki Temel Karamollaoğlu döneminde parti ciddi anlamda gençleşmiş ve farklı kesimleri de bünyesine katmış.
Nitekim bu durum Karamollaoğlu’nun konuşma metnine de yansıdı…
Dikkatimi en çok çeken de Laiklik ve İslam üzerine yaklaşımıydı.
Her ikisini bir arada kullanarak aslında önemli bir çıkış da yaptı, partisi açısından yeni bir yaklaşımı ortaya koydu:
“Bizler laiklikten değil, sözde laikçilerden, İslam’dan değil, sözde İslamcılardan, muhafazakarlığın kendisinden değil, muhafazakarlık adı altında değerlerimizi istismar edenlerden çok çektik…”
Böylece sistemler yerine, onun uygulayıcılarının hatalarına sorunu yüklemiş oldu…
ÜÇ LİDERİN KATKISI
SP Kongresi gelecek açısından da önemli mesajlarla yüklüydü…
Şurası da açık ki SP lideri Karamollaoğlu’nun öteden beri var olan bu yaklaşımı 6’lı masa ve öncesinde de Millet İttifakı’nın oluşumuna önemli katkı verdi.
Sosyolojik tabanının neredeyse tamamının mütedeyyinlerden oluştuğu bir partinin, yıllardır öteki olarak baktığı bir parti ile ittifak kurması zordur.
Koalisyon kurarsınız ama aynı listeden girmek, yıllarca öteki gördüğüne oy verebilmesini sağlamak her babayiğidin harcı değildir.
Hele ki Konya gibi muhafazakar kesimin en yoğun olduğu kentlerde…
Bunu başardı ve sandıkta seçmenini CHP’ye oy vermeye ikna edebildi…
Bu da toplumsal uzlaşının önünü açan en önemli katkıydı…
Belki bazıları farkında olmayabilir ama gelecek açısından önemli bir adımdı…
Üç farklı ideolojiden gelen üç liderin; Kılıçdaroğlu, Akşener ve Karamollaoğlu’nun zoru başarmasıydı…