Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        ALTILI masanın kırılgan bir yanının olduğu açık…

        Öncesinde 4 partinin bir genel, bir yerel seçimi ittifakla geçirmesi, sonrasında katılan iki parti ile de bir yıldır süren temasın liderler arasında yarattığı güven, kırılgan yapının en önemli sigortası…

        DEVA Partisi’nin ev sahipliğinde önceki gün yapılan ve 8 saat ile bugüne kadar gerçekleşenlerin en uzun olan zirvede yaşananlar da bu kapsamda gelişmiş.

        Baştan belirteyim gerilimsiz, karşılıklı nezaket ve açık yüreklilik içinde geçmiş.

        Her lider düşüncesini samimi olarak anlatmış, hatta kendi partisinde olması ihtimal gelişmeleri de aynı samimiyet içinde dile getirmiş.

        Ağırlıklı olarak yol haritası üzerinde durulmuş.

        DEVA Partisi’nde zirve sürerken eş zamanlı olarak toplanan iki komisyondan biri olan “geçiş dönemi komisyonu” çalışmasını tamamlamış olmasına karşın, önceki akşam açıklanması geriye bırakılmış.

        Buna neden de CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun sadece bu konunun ele alındığı bir etkinlik şeklinde açıklanması.

        O nedenle 28 Kasım’da Demokrat Parti’nin ev sahipliğinde yapılacak toplantıya bırakılmış.

        Bu aşamada kamuoyundan gelen “Altılı masanın vatandaşın derdine çare olacak dokunuşları olmadığına” yönelik eleştiriler de değerlendirilmiş.

        Yol haritasının açıklanması sonrasında birçok meselenin nasıl çözüleceğinin görüleceği konusunda hemfikir olunmuş.

        BAŞÖRTÜSÜ MÜZAKERESİ

        Zaten liderlere metinler çok önceden gittiği ve gerekli düzenlemeler yapıldığı için üzerinde uzlaşılmayan veya birkaç pürüzün giderilmesi konusunda liderlerin çözüm üretemediği tek konu olmamış.

        DEVA Partisi Genel Başkanı Babacan’ın vurguladığı, “ödünleşmeye dayalı karar mekanizması” işlemiş.

        Aynı durumun en tartışmalı konular arasında sayılan başörtüsü konusundaki Anayasa değişikliği ve masaya katılmak isteyen BTP konusunda da yaşanıp yaşanmadığını sordum.

        İki konuda da liderlerin tek tek fikirlerini açık yüreklilikle dile getirdiği aktarıldı.

        Liderlerin kurmaylarına anlattığına göre konu gündeme gelince Anayasa değişikliği TBMM’de gündeme gelince Genel Kurul’da nasıl bir tutum takınılması gerektiği üzerinde yoğunlaşılmış.

        Baştan beri, başörtüsü konusunun gündeme gelmiş olmasından rahatsızlığını hissettiren İYİ Parti lideri Akşener, “Arkadaşlarımızın Anadolu’dan getirdikleri talep bizim bunun geçmesi için aracılık etmemiz” yönünde bir tutum ortaya koymuş.

        Ancak referandumlu bir çözümü kendisinin ve arkadaşlarının hiç arzu etmediğini de vurgulamış.

        Babacan da benzer bir yaklaşım içinde tabanlarının başörtüsü konusunun çözülmesi yönünde beklenti içinde olduğunu söylemiş.

        Anayasa değişikliğine katılıp, 400 üzerinde bir oyla geçirilmesi halinde bunun tartışma konusu olmaktan çıkacağına vurgu yapmış.

        AK PARTİ İÇİNDEN BİLGİ

        Akşener ise Genel Kurul’a girilmesi halinde hangi yönde karar alırlarsa alsınlar milletvekilleri içinden 7-8’inin farklı tutum takınabileceğine dikkat çekmiş.

        Liderler AK Parti’nin referandumu istediğine dikkat çekerek, oylamanın garantisinin olmadığı, söz verilmesine karşın farklı yöne gitme ihtimalinin bulunduğuna vurgu yapılmış.

        Baştan beri Anayasa görüşmesine katılmayacağını açıklayan CHP’nin lideri Kılıçdaroğlu ise Merak etmeyin AK Parti içinde de getirilen teklife gizli oylamada kesinlikle hayır oyu verecekler bulunuyor…” bilgisini aktarmış.

        Akşener, “Emin misiniz?” diye sorduğunda Kılıçdaroğlu kendisine gelen bilgilerin kesin olduğunu söylemiş.

        Bu aşamada AK Parti’nin yasa teklifini sunmakla birlikte bunu geciktirme ve seçim süreci başlayıp TBMM tatile girene kadar da oyalama yönüne gidebileceğine dikkat çekilmiş.

        Zirve bildirisine yansıyan cümleler bu konuda ret kararı alındığına yönelik algıya yol açmış olsa da liderler süreci izleyip öyle karar verme görüşünde birleşmiş…

        Özetle başörtüsüne yönelik Anayasa değişikliğine ilişkin referandum sonucunu doğuracak adımın atılmaması yönünde ortak görüş çıkmış, ama Genel Kurul’da 400 üzerinde bir oyla geçirilmesi veya katılma yönüne gidilmemesine yönelik karara dönüşmemiş.

        İNCELİKLİ RET

        BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş’ın masaya katılma talebi de ele alınmış…

        Akşener talebi gündeme getirme gerekçesini açıklarken, “Bir Genel Başkanın benden talebi oldu. Kamuoyu önünde de bunu dile getirdi. Ben de kamuoyunda oluşan bu talebi sizin onayınıza getiriyorum” demiş.

        BTP’nin katılmasının güç vereceğine vurgu yapınca, diğer liderler başka partilerin de benzer taleplerinin bulunduğuna atıf yapıp, bir yılı aşkın süredir 6’lı masanın devam eden komisyonlarına yeni bir partinin katılmasının yaratacağı handikaplara dikkat çekilmiş.

        Temasın devam etmesi, seçim döneminde işbirliği içinde bulunulması konusunda herkes hemfikir olmuş ama katılmasına sıcak bakılmayınca Akşener de itiraz etmemiş.

        Konu hakkında bilgi veren kişi BTP ile ilgili tutum için, “incelikli ret” tanımı kullandı.

        Yani, “her ne kadar reddediyoruz ama bu bir zorunluluktan yoksa gönlümüz seninle” denilmek istenmiş.

        Toplantının genel havasının nasıl olduğunu sorduğumda gözlemleri yanıltmayan DEVA Partisi’nden bir isim, “Girerken gergin yüzler vardı, ama çıkışta hepsi gülümsüyordu” dedi.

        Özetle 6’lı masada yine “ödünleşme” yani, uzlaşı sağlanamayan konudan uzaklaşma süreci yaşanmış.

        Konuştuğum kişiler, 28 Kasım’da DP’de yapılacak toplantıya dikkat çekip, “Orada açıklanacaklar çok önemli” diyordu…

        Bakalım kamuoyu da aynı önemi atfeder mi?

        Bir de oyu taşıyan sosyolojik taban, liderler arasındaki ödünleşmeyi kendi arasında da yapabilir mi?

        Diğer Yazılar