Akşener'in aday talebi…
OY oranı konusunda kim ne derse desin…
Bütün siyasi partilerin veya ona destek veren kamuoyu şirketlerinin araştırmaları neredeyse yılbaşından bu yana öyle büyük kıpırdanma göstermiyor.
Öyle tahterevalli gibi bir taraf ani düşerken, diğerinin yukarı fırlaması söz konusu değil.
Küçük amortisör hareketlerinin ötesinde kıpırdanma olmuyor, seçmen sanki kararını vermiş bekliyor.
Veya büyük bir sürprize hazırlanıyor…
Buna nedenin siyasetin propaganda yöntemlerinin klasik tutumundan kaynaklandığı kesin…
Nitekim AK Parti eski yöntemin fayda getirmediğini fark edince, yeni bir ekiple yola çıkmaya çalıştı.
Yakın geçmişe kadar şeytanlaştırdığı birçok kesimle ilişki dozunu yeniden düzenlemenin ötesinde temas kurmaktan da kaçınmadı.
Buna son olarak İYİ Parti’ye yönelik çağrı da eklendi.
Söylemlerin hepsinin partilerin yönetimlerine yönelik olmadığı açık; çünkü hiçbirinin bu saatten sonra içinde bulunduğu ittifakı terk edip bir ötekine gitme şansı yok.
Hele ki seçmenin bu denli kilitlendiği süreçte...
Seçmen üzerinde arzu ettiği etkiyi göstermediğini fark etmesinden olsa gerek, siyasi partilerin hemen hepsi son dönem sivil toplum örgütlerine yöneldi.
Buna, sadece içerisi değil, oyları ile liste sırası değiştiren veya bir iki puanlık farkı kapatmaya yarayan yurt dışı da dahil…
NÜRNBERG’DEKİ TALEP
Nitekim, son dönem partiler oy kullanma hakkına sahip vatandaşlarının yurt dışında yoğun yaşadığı ülkeleri ziyarete başladı.
Bunlardan biri de AK Parti bir heyeti olmuş; Almanya’nın Bavyera Eyaletinin tarihi kenti Nürnberg’i ziyaret etmiş…
Dikkat çeken AK Parti heyetinin Saadet Partisi’nin Nürnberg teşkilatını da ziyareti.
Almanya ziyaretinde SP lideri Karamollaoğlu’na eşlik eden Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kaya, dün sohbetimizde aktardı.
AK Parti heyeti, “Cumhurbaşkanımızın oy oranı %45’i aşıyor, siz de desteğinizi gösterin bu işi bitirelim” deyince, SP teşkilatı parti programlarını çıkarıp SP’nin parlamenter sistemi arzu ettiğini anımsatmış ve “Siz bizim adayı destekleyin” yanıtını vermiş.
Konu da bu noktada kapanmış.
Aktarıldığına göre partiler, yurt dışı temaslarında parti teşkilatlarıyla kalmayıp, sivil toplum kuruluşlarına çok daha fazla yer ayırmış.
“BANA, Z’Yİ DE SEN HALLET DEMEYİN”
Son dönem içerde de durum farklı değil…
Hem iktidar, hem de muhalefet kesimleri yurt içi gezilerinde STK’lara daha çok önem veriyor…
Hatta bazı yerlerde parti teşkilatına uğramadan önce STK’lar ziyaret ediliyor.
Liderlerin STK’lardan beklentisi ise seçmen üzerindeki etkilerini kullanmakla da sınırlı kalmıyor.
Nitekim bunlardan biri de önceki gün İYİ Parti lideri Akşener’in İzmir gezisi sırasında yaşanmış.
Toplantıya katılan işadamlarının aktardığına göre Akşener’e 6’lı masanın adayının ne zaman belirleneceği ve kimin olmasını istediğine ilişkin sorular yöneltilmiş.
Akşener, sorular karşısında aslında tutumunu da sergileyen şu yanıtı vermiş:
“Şimdi aranızda bir anket yapsak, yarınız X adayını, yarınız da Y adayını desteklersiniz. Sonra dönüp bana dersiniz ki şu Z adayını da sen hallet de bu iş bitsin…”
Salonda gülümsemeye yol açan yanıtı nasıl okuduklarını sordum.
İYİ Parti’nin tutumunun baştan beri belli olduğunu, “kazanacak aday” yaklaşımıyla tercihini öteden beri yaptığına dikkat çekti…
Ağırlıklı olarak okumaları benzerdi:
“Akşener, Z’yi de bana bırakmayın diyerek, görevi bize yüklüyor. Doğrudan kendi söylemek yerine, bizim aracılığımızla mesajını Kılıçdaroğlu’na iletmek istiyor.”
Sivil toplum bu konuya girer mi?
Girerse ne gibi bir sonuç çıkar?
Veya onlar bir isim üzerinde uzlaşabilir mi?
Uzlaşmaları 6’lı masada nasıl etki yaratır?
Bunları zaman gösterecek...
