CHP seçim startını verdi…
TÜRKİYE ekonomisi üzerine dışarıdan ve içeriden kimi getirip konuşturayım derseniz, sanırım bundan çok daha iyi bir ekip bulunamazdı.
İster CHP’nin “İkinci Yüzyıla Çağrı, Vizyon Belgesi” adını verin, dilerseniz Kılıçdaroğlu’nun seçim startı olarak görün, dünkü panel gibi etkinliğe katılan isimler iyi seçilmişti....
Tek kötü yanı organizasyondu...
Bir hafta önce Ankara’da gerçekleştirdiği mükemmel organizasyonu yerle yeksan eden, karmaşık etkinlikle CHP'nin dün açıkladığı vizyon belgesindeki mesajlar da açıklayanlar kadar önemliydi…
Özetle, içeriği iyi, ama sahnelenmesi kötü bir seçim startına tanıklık edildi, CHP bir haftada fabrika ayarlarına döndü.
Organizasyon hatalarla dolu olmakla birlikte içten gelen bir tarzda sürekli "iktidar" sloganı atan partili kitlesi de bir o denli dinamik ve saygılıydı..
Hatta o denli ki CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun Başdanışman olarak atadığı dünyanın sayılı bilim insanlarından Jeremy Rifkin’in İngilizce konuşmasını anlamamış olsa da çıtı çıkmadan, pür dikkat dinledi…
İLK KEZ BİR YABANCI…
Madem Rifkin ile başladım, oradan devam edeyim...
Daha önce Almanya Başbakanı Merkel ve Çin Devlet Başkanı Li’nin de başdanışmanlıklarında bulunmuş olsa da Türk siyasi hayatı açısından bir ilk olma özelliğini taşıyor.
O da Cumhuriyet tarihinde ilk kez bir yabancı kişi olarak Rifkin’in ekonomi politik vizyon belgesinin, yani projenin danışmanlığını üstlenmiş olması…
Bazıları merhum ANAP lideri Mesut Yılmaz’ın da Fransız reklamcısı Seguela’yı anımsatabilir.
Ancak unutulmasın ki Seguela seçim kampanyası danışmanıydı, ekonomik icraatın unsuru değildi.
Benzer şekilde Mustafa Kemal Atatürk’ün Ankara’nın mimarisi için Almanya’dan getirdiği ünlü mimar Clemens Holzmeister'dan söz edilebilir; ama o da teknik bir isimdi…
Ekonomi politiğin bir unsuru olmadı...
Buna karşılık, "Almanya Şansölyesi, Çin Devlet Başkanı’na danışmanlık yapmış bir kişinin CHP liderine yapmasında ne sakınca var ki?" denilebilir…
Yerli ve milli tartışmasının bu denli yüksek olduğu bir seçim zemininde nasıl izah edileceğine bağlıdır…
ANLAMADAN DİNLEDİLER...
Bütün bunlara karşın Selvi Kılıçdaroğlu, CHP’nin önde gelenleri ve salonun tamamı dahil, CHP lideri dışında simültane tercümeyi dinlemek için kimseye kulaklık verilemedi; salonda İngilizce bilmeyenler de Rifkin'in konuşmasını anlamadan dinledi.
Ancak hemen belirteyim Rifkin'in konuşmasının içeriği mükemmeldi.
Sadece o da değil....
Refet Gürkaynak, Hakan Kara, Ufuk Akçiğit, Daron Acemoğlu kendi alanlarında kısa ama bir o denli de etkili konuşma yaptı.
Sanki bir hastanın konsültasyonunu yaparcasına, hepsi ayrı ayrı noktalardan Türkiye ekonomisinin durumunu masaya yatırdı ve sorunu tüm açıklığıyla gözler önüne serdi.
Kamunun verileri ile dünya verilerini yan yana getirip aslında ekonominin içine girdiği açmazı çok daha net gösterdi.
Bunu yaparken hepsi de siyasi bir sâik içinde olmadığını açıkça ortaya koyarken, Uganda, Mali ile karşılaştırıp Türkiye'nin ekonomide aslında hangi ligde top koşturduğunu da ülke karşılaştırmalarıyla göz önüne serdi...
72 KİŞİLİK EKİP
Nitekim Kılıçdaroğlu da konuşmasında 72 kişi olduklarını söylediği bu ekibin siyaset üstü kalacağını kayda geçirdi.
Bu söylenmiş olsa da ekonomi politiğin, ne denli siyaset üstü kalabileceği tartışılır; ekonomi siyaset ile bütünlük içinde hareket ederse sonuca ulaşır.
Yoksa siyaset ayrı, teknokrat ayrı telden çalar ki bunun kötü örneklerini 1990’lı yıllarda yeterince gördük.
TABLOLARDA 2006 VURGUSU
Konuşmaların içeriğinde dikkatimi çeken ise hemen hepsinin Türk ekonomisindeki bozulmayı tarihlerden 2006’yı sabitlemeleriydi.
Bu tarihin önemi, bugün 6’lı Masa’nın unsuru DEVA lideri Ali Babacan’ın ekonominin yönetimini üstlendiği dönem.
Her ne kadar Babacan, 2016 sonrasında bozulmanın başladığını belirtip, kendi döneminde işlerin iyi gittiğini söylüyor olsa da dün sunum yapanların hepsinin grafiğinde görülen ve sözlü olarak da kayda geçirilen tarih 2006 oldu...
Hatta 2011 sonrasında bozulmanın daha da hızlandığı, 2016’da da tamamen rayından çıktığına vurgu yapıldı.
Bu Acemoğlu’nun, Akçiğit’in, Kara’nın ve Gürkaynak’ın da tablolarına çok daha net yansıdı…
Programın önemi 6’lı Masa’nın hükümet programının bu ay ortasında tam açıklanacağı bir sırada bunun gelmesi.
Ayrıca bir nokta daha var, o da CHP’nin vizyon belgesi ile ortaya koyduklarının, 6’lı Masa’nın programında ne denli kabul göreceği.
Eğer burada açıklanan 6’lı Masa’nın icraat programında yer bulmaz ise hazırlık en azından bu seçim boşa gitmiş olur…
BÖKE’NİN PERFORMANSI
CHP’den katılımcılara gelince, Faik Öztrak ve Hacer Foggo kendi alanları ile ilgili sunumlarında iyiydi; ama teknik kaldı.
Hakkını teslim etmek gerekir ki Selin Sayek Böke, belki de öğretim üyeliği yetisinden gelen tecrübe ile akademik birçok şeyi halkın anlayacağı dile çevirdi ve etkili bir konuşma yaptı.
CHP lideri ise tam anlamıyla seçim startının vuruşunu gerçekleştirdi.
Kılıçdaroğlu’nun son aylarda yaptığı en etkili konuşma desem yeridir.
Bunu kendi adaylığının da seçim startı olarak değerlendirebilir miyiz?
Soruyu dün Kılıçdaroğlu’na yakın bir CHP kurmayına sordum, “Neden olmasın… Adayımız Kemal Bey” dedi…
6’LI MASAYA ÖVGÜ
Ancak Kılıçdaroğlu bireysel tutumun ötesinde kaldı ve 6’lı Masa’ya sürekli atıf yaptı, hatta şu cümlesi de bu açıdan önemliydi:
“Ben bunları ana muhalefet lideri olarak değil, kuracağımız büyük güç birliğinin parçası olarak söylüyorum. 6’lı Masa liderlerinin en büyük özelliği ülke söz konusu olunca gerisi teferruattır…”
Altılı Masa liderlerini anarken kurduğu “Meral Hanım merttir… Gültekin Bey'de Menderes’in gençliğini görüyorum… Ahmet Bey’in entelektüel katkısı… Temel Bey bilgidir, cesurdan… Ali Bey sorunları uygulamadan gelerek biliyor…” cümleleri etkileyiciydi.
Neden dünyaya kafa tuttu anlamadım, ama "Senin ucuz iş gücün, mülteci kampın, çöp depon olmayacak. Rakip olmaya geliyoruz" cümlesi en çok alkış alan sözleriydi.
Bir de iktidar ile işbirliği içinde olduğunu belirttiği işadamlarının 418 milyar lira fazla kazanç elde ettikleri ve onu geri alacağına dönük iddiasında çok alkışlandı.
ARZ İYİ, YA TALEP ÜRETİMİ
Beş projeden söz etti, halka ilk adımda 3,5 milyon, beş yıl içinde de 13,5 milyon iş vaadinde bulundu, işçinin de 300 milyar liralık alacağının bulunduğunu söylediğinde de çok alkış topladı...
Başta da belirttim, başlangıcı iyi, uzun süredir özlem duyulan,dünyanın etkili isimlerin entelektüel birikimlerini boca ettiği panel hatasındaydı....
Bitimi ise "Başlıyoruz..." cümlesiyle konuşmasına son veren Kılıçdaroğlu’nun seçim startı olarak gerçekleşen vizyon belgesinin arzı gibiydi...
Ama arzdan çok daha zor ve önemli olan, talep üretimini başarabilmesi; yani toplumun bunları CHP’nin yapabileceğine, onunla ekonomik kalkınmanın olabileceğine inancı üretmek…
Yoksa sözde ve projede kalır.