Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        TBMM’deki Bütçe görüşmelerinde beklenildiği oldu, çıkan kavga sonunda bir milletvekili yoğun bakıma kaldırıldı…

        Kavganın başlamasının nedeni de dün bu sütunda altını çizdiğim gibi AK Parti milletvekillerinin bütçeye olan ilgilerinin azlığı.

        CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, salonda o an AK Parti’nin 286 milletvekilinden sadece 8’inin bulunduğunu belirtip, "Cumhurbaşkanı’nın bütçeyi emanet ettiği grubunun salonda olmadığını" söylemesiyle tartışma alevlendi.

        AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan arkadaşlarının başka görevlerinin de bulunduğuna vurgu yapıp, gerektiğinde salonda olacaklarını söyledi.

        YOĞUN BAKIMA KALDIRILDI

        Ancak tartışma bitmediği gibi diğer grup başkanvekilleri de dahil oldu.

        İYİ Parti adına söz alan Ümit Beyaz kürsüde konuşurken karşılıklı laf atmalara, sözünün kesilmesine kadar iş vardı.

        AK Parti’den milletvekillerinin bütçe görüşmelerine gelmemelerine yönelik tartışmadan çıkıp, başka alanlara kaydı.

        Ortam gerilince oturumu yöneten Başkanvekili ara vermesi de salonda bulunan az sayıda milletvekilinin karşılıklı laf atmasını kesemedi.

        Sonunda milletvekilleri birbirinin üzerine yürüdü...

        Ekranlara da yansıdığı gibi gerilerden koşup gelen AK Parti Milletvekili Zafer Işık, İYİ Parti Milletvekili Hüseyin Örs’e yumruk atınca başı yarılıp yere yığıldı.

        Geçen dönem de kalp pili kullanması dolayısıyla kürsüde sağlık sorunu yaşayan Örs, hastaneye kaldırıldı, yoğun bakıma alındı.

        Oysa bu tür kavgaların nelere mal olduğu Genel Kurul tarihi kayıtlarında mevcut.

        Yine böyle bir kavganın TBMM’nin en sevilen milletvekillerinden birinin vefatıyla sonuçlandığı ne çabuk unutuldu.

        NEDEN GELMİYORLAR?

        Asıl soru da bu noktada başlıyor.

        Milletvekilleri neden Genel Kurul’a gelmek istemiyor ve gelenler niçin bu denli gerilimli?

        Sorunun yanıtı aslında açık; öncelikle her seçim döneminde ortaya çıkan psikoloji bu kez de yaşanıyor.

        Hatta bu kez geçen dönemden farklı ek gerekçe de mevcut...

        Bütün partilerde liste ittifakı olması halinde milletvekilliği sıralarının nasıl düzenleneceğine ilişkin kaygı hakim.

        Bu AK Parti’de olduğu kadar CHP’de, MHP’de, İYİ Parti’de de hatta TBMM’de grubu bulunmayan partilerde de söz konusu.

        LİSTE İTTİFAKI GERİLİMİ

        Çünkü Nisan ayından itibaren yürürlüğe girecek yeni Seçim Kanunu, geçen dönem büyük partiler için avantajlı olan ittifak halindeki oyların bir arada sayımını olanaklı kılmıyor.

        Bu da ister istemez partiler arasında liste ittifakını zorunlu hale getiriyor; çünkü uygulanan D’Hondt sistem, daha fazla oy alana ek fırsat tanıyor; artık oyların heba olmasına yol açıyor.

        Milletvekilleri de bu zorunluluğu gördüğü için daha önce sahip olduğu sıraya ittifak halindeki partiden kimin geleceğinin hesabını bugünden yapıyor.

        Her ne kadar partiler kendi başlarına seçime gireceğini söylüyor olsa da bunun Kanun'un şartını yerine getirmek için 41 ille, yani 2-3 milletvekili çıkaran bölgelerle sınırlı olacağı aşikar.

        Ama geriye kalan büyük illerde liste ittifakı kaçınılmaz görünüyor.

        ÜÇ VE BEŞ DÖNEMLİKLER

        Bunlar muhtemel liste ittifakına yönelik…

        AK Parti milletvekillerinin buna ilave bir özel durumu daha var.

        MHP’nin etkin milletvekillerinden biri ile dün kuliste otururken, “Sizin arkadaşlarınız tam kadro burada, AK Parti milletvekillerinden çok az gelmesinin nedeni ne?” dediğimde getirdiği yorum durumu anlamak için önemliydi:

        “Üç ve beş döneme takılacak milletvekili sayısı çok fazla da ondan…”

        İktidar kulisinde sohbet ederken aynı soruyu AK Parti’nin etkin bir ismine sordum, verdiği yanıt daha ilerisiydi:

        “Her ne kadar üç dönem kurallarını geçen seçim MKYK kararına bağlamış olsak da 3’üncü döneme takılacak milletvekili sayımız 100’den fazla. Buna 15’i aşkın da 5 dönemdir vekillik yapanları ekle. Bir de MHP ile liste ittifakına girecek gibi görünüyoruz onları da koy… Arkadaşlar bütün yaşananların yükünün sırtlarına yıkılıp, yerlerine yeni isimlerin geleceğine inanıyor.”

        MAAŞINA VE CAKASINA

        Buna uzun süredir milletvekillerinin yakınmalarına yol açan TBMM ile kabine arasındaki bağın geçmişteki gibi sürekli ve dinamik ilişkisinin sona ermesi de eklenmeli…

        Merhum Cumhurbaşkanı Demirel, “Milletvekilinin maaşına ve cakasına dokunmayacaksın” derken statüsünün önemine vurgu yapmıştı.

        Bunun ne denli önemli olduğunu son dönem iktidar kulisine girenler çok net görüyor; sistem eleştirilerinin yanında, eskisi gibi etkin olamadıklarının hayıflanması sıklıkla duyuluyor.

        Bu da ister istemez bir başka gerilime yol açıyor.

        Yaşananlar için “Milletvekillerinin ne önemi var; bugüne kadar seçimi onlar mı alındı; lider kazandırır” gerekçesi ileri sürülebilir.

        Ancak sahada seçmene dokunmak ile ekrandan seslenmek arasında ne denli fark olduğunu da siyasetin sosyolojisi kitapları anlatır…

        Diğer Yazılar