Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        ALTILI Masa’nın Cumhurbaşkanı adayının yapılacak kamuoyu anketlerinin sonuçları baz alınarak belirleneceğine sürekli vurgu yapılıyor.

        Bunun için ortaya konulan kıstas, önce İYİ Parti lideri Akşener’in, önceki gün de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı İmamoğlu’nun belirttiği, “Kazanacak aday olması…”

        Belki de bundan olsa gerek, CHP bir süredir Cumhurbaşkanı için alternatif aday isimleri üzerinden ciddi bir anket başlatmış.

        Öncelikle şunu belirteyim, CHP yönetiminin hemen hepsinin altını çizdiği bir söylem var:

        “Bizim sonuna kadar adayımız belli, Kemal Kılıçdaroğlu... Bütün verilerimiz kazanacağını gösteriyor...”

        Gerekçesini sorduğumda önemli bir çalışma hakkında bilgi aktarıldı.

        Madem bir süredir Kılıçdaroğlu’nun konuşma metinlerinden tutun da nerede hangi ziyarette bulunacağından, kimlerle orada görüşeceğine ve hangi aşamada ne söyleyeceğine kadar geniş bir veri deposu üzerinden işler yürüyormuş.

        Bununla ilgili “spin doctor” diye de isimlendirilen, siyasal yön vericileri bünyesinde barındıran bazı şirketler ve gelecek tahmininde bulunan "super predictor" diye bilinen süper tahminciler ile de çalışma başlatılmış.

        ÜÇ ŞİRKETİN VERİSİ

        Partinin etkin ve bir o denli de önde gelen ismi Kılıçdaroğlu adında bu denli çok ısrarcı olmalarını anımsatıp, “Seçim kaybedilirse buna ne yanıt vereceksiniz; cevabınız da hazır mı?” diye sorunca şu yanıtı verdi:

        “Bizler de siyasetçiyiz; bu seçimin kaybedilmesinin neye mal olacağını diğerleri kadar biz de biliyoruz. Genel Başkanımız Kılıçdaroğlu için bu denli ısrarımızın bir gerekçesi ve nedeni var; çünkü yaptırdığımız tüm araştırmalar kazanacağını gösteriyor…”

        Bunu neye dayanarak söylediğini sorduğumda ise bugüne kadar bilinmeyen bir sırrı açıkladı:

        “Bir süredir kamuoyu anket şirketleri ve bu konuda uzman olan isimlerle çalışmaya başladık. Öyle bir şirket de değil, üç şirketle çalışıyoruz. Bunları değerlendiriyoruz. Gelen veriler bize umut veriyor, hiçbirinin verisinde de Kılıçdaroğlu kaybetmiyor…”

        FRİEDMAN VE FLACK ÖRNEĞİ

        Partinin etkin ismi ile sohbetimiz sonrasında yine CHP için çalışan önemli bir siyaset bilimci ile konuştum.

        O da doğruladı…

        Anlattığına göre “Süper tahminci- Super Predictor...” diye de bilinen, daha çok Beyaz Saray’da, gelişmiş batılı ülkelerin devlet yönetimlerinde veya büyük finans şirketlerinin koridorlarında görülebilen, kendi araştırmalarının yanında ulusal ve uluslararası verilere de başvurarak gelecek tahmininde bulunan isimlerle de çalışılmaya başlanılmış.

        Siyaset bilimcinin de belirttiği gibi, süper tahminciler, çok büyük bir şirketin CEO’sunun yanında, önemli bir batılı siyaset adamının odasında veya milyarlarca dolarlık yatırım fonunu yöneten bir şirketin koridorlarında rastlanan tipler.

        Tabii ki CHP’nin çalıştığı isim onlar değil, ama anlaşılması açısından örnek verirsem bunların en tanınmışları Tom Friedman ve Bill Flack…

        Afganistan’da Usame Bin Ladin’in ele geçirilmesinden, Rusya’nın Ukrayna’ya gireceğine, İngiltere'nin AB'den ayrılmasından, dövizin geleceğine, Afrika'da hangi ülkenin daha güvenli olacağına kadar birçok konudaki tahminlerinde yanılmadılar.

        O nedenle de bu kişilere “süper tahminci” deniliyor.

        Aktardıklarına göre kamuoyu şirketinin temsilcileri CHP’de milletvekili olan öyle isimlerle karşılaşmışlar ki, bazen kendilerinin verilerinden çok daha iyi analizleri olmuş; hatta bunların en iyi şekilde işlendiklerini de görmüşler.

        Bazı sosyolojik ve matematiksel tabloları birleştirip geleceğe ilişkin önemli tespitler yapmışlar.

        Yazmamam kaydıyla bazılarının isimlerinden söz edildi ki hem geçmişteki siyasal birikimleri, hem de saha okumalarının ne denli iyi olduğuna bizzat tanıklık ettiğim kişiler.

        Kılıçdaroğlu'nun Adalet Yürüyüşü'nden tutun da yerel seçimlerde belediye başkan adaylarına, Altılı Masa'nın oluşumuna kadar bir çok konuda da perde arkasında kalmayı başaran kişiler.

        Görüldüğü kadarıyla şunu söyleyebilirim ki CHP kara kucakla değil, bilimsel olarak alt yapısını da oluşturarak bu işi ciddiye alıyor.

        Veri bilimini kullanıp, süper tahmincilerin raporlarını da sunarak Altılı Masa'ya Kılıçdaroğlu adını sunmanın hazırlığını yapıyor.

        İşi bu denli ciddiye alan, son dönemin en önemli bilimsel gelişmelerinden de yararlanan sürece CHP’de belki de ilk kez tanıklık ediliyor.

        İmamoğlu'na 2. dava mı geliyor!..

        İmamoğlu'na 2. dava mı geliyor!..
        0:00 / 0:00

        “EKREM İmamoğlu ile baba- oğul ilişkisi gibiyiz. Kendisi CHP’nin evladı olduğu gibi benim de evladım; ona sahip çıkmak benim boynumun borcu…”

        CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun dün İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında söylediği bu cümle, Saraçhane mitingi nedeniyle yaşanan gerilimli sürecin bittiğinin habercisi sayılabilir.

        Bütün bunları söylememin nedeni ise tam karşımda CHP Grup salonunda karşılaştığım manzara ve sonrasında partinin en etkin isminin aktardığı bilgiler.

        KOLTUĞUNA OTURTTU

        Salonda en önemli görüntü CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun kürsüye çıkarken koltuğunu yanında oturmakta olan İmamoğlu’na bırakmasıydı.

        Bu durum siyasi açıdan olduğu kadar, görsel olarak da bir o derece önemliydi…

        Nitekim toplantı sonrasında tecrübeli bir CHP milletvekilinin şu cümlesi durumun özetiydi:

        “Kemal Bey, ‘o koltuğa seni ancak ben oturturum’ mesajını net verdi. Partinin ve benim evladımsın diyerek de gelecekte mirasın abladan değil babadan kalacağını hayırları. ”

        Sözünde haklı, geçmiş Grup toplantılarını izleyenler bilir ki konuşması sürecinde kürsüdeki liderin koltuğu çoğunlukla boş kalır; oturan olmaz…

        İmamoğlu ise Grup Başkanvekili Engin Özkoç ve Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun ile birlikte Kılıçdaroğlu’nun konuşmasını oturduğu koltuğundan ikisi ayakta olmak üzere "El ele, omuz omuza..." ve Nazım Hikmet'in Güzel Günler Göreceğiz şiirinin sloganları arasında sürekli alkışladı.

        Geçmişte, Muharrem İnce için söylediği "Gel Muharrem" gibi "Baba oğul" da yeni bir eleştiri fırtınası oluşturur mu?

        Partinin etkili ağızlardan yanıt ''Olmaz çünkü bu cümleyi geçmişte ilk İmamoğlu kurdu...'' diye geldi...

        Gelişlerinde olduğu gibi grup toplantısından çıkarken de ikisinin samimiyetleri yüzlerinden okunuyordu; aralarındaki ilişki de salonda söylenen baba-oğul betimlemesini teyit eder nitelikteydi.

        BENİ GRURLANDIRDINIZ

        Anlatıldığına göre CHP liderinin odasına çıkarken de İmamoğlu asansörde iki kez “Beni gururlandırdınız, ben de bu ailenin bir bireyi olarak gurur duyuyorum” demiş.

        Buraya gelişin de ilginç bir hikâyesi var…

        CHP’nin önceki gün yapılan Merkez Yürütme Kurulu toplantısı sırasında parti yöneticileri İmamoğlu’nun mahkeme sürecinde yalnız kaldığı hissine kapıldığını belirterek, “Partinin kendisini yalnız bıraktığı gibi bir duyguya kapılmış” bilgisini aktarmış.

        Toplantı bitip odasına geçince Kılıçdaroğlu, bu duruma üzüldüğünü belirtip İmamoğlu’nu telefonla aramış.

        Kısa hal hatır sormadan sonra CHP lideri, Grup toplantısında mahkeme süreci hakkında konuşacağını belirterek, “Uygunsanız sizi de Gruba bekliyorum” deyince İmamoğlu da sabah geleceğini bildirmiş.

        Nitekim İmamoğlu grup toplantısının hemen öncesinde saat 13.00 gibi Meclis’e geldi ve doğrudan Kılıçdaroğlu’nun odasına çıktı.

        Grup başkanvekilleri ve parti yöneticileri kısa süre içinde ayrıldı ve Kılıçdaroğlu ile İmamoğlu 20 dakika kadar baş başa konuştu.

        Sonrasında da birlikte Grup toplantı salonuna geçtiler.

        İKİNCİ KEZ MÜFETTİŞ

        Toplantı sonrası da yine birlikte Kılıçdaroğlu’nun odasına çıkıp kahve içtiler.

        Bu sırada yanlarında Genel Başkan Yardımcısı Torun ile Beylikdüzü Belediye Başkanı Murat Çalık ve İlçe Başkanı Turan Taşkın Özer vardı.

        Sohbette ağırlıklı olarak Beylikdüzü Belediyesi’nin öğrencilere sağladığı “beslenme çantası” üzerinde durulmuş, CHP lideri bu projenin çok daha yaygın bir hale getirilmesi için talimat vermiş.

        Bu görüşmeleri de 20 dakika kadar sürdü ve sonrasında Torun, İmamoğlu’nu yanına alıp partili bir grupla Ankara’nın en eski lokantalarından Çiçek’te Ankara Tava yiyip İstanbul’a hareket etti.

        İKİNCİ SORUŞTURMA

        Şimdi gelelim asıl soruya…

        Ankara’da yaklaşık üç saat kadar süren görüşme trafiği içinde Kılıçdaroğlu ile İmamoğlu Cumhurbaşkanlığı adaylık konusunu hiç konuştu mu?

        Yakın çevrelerine aktardığına göre bu konu hiç ele alınmamış, daha çok dava ve gelebilecek soruşturma, kovuşturma ve mahkeme süreçleri üzerinde durulmuş.

        Özelikle de yeni bir davanın yolda olduğu konusu üzerinde yoğunlaşılmış.

        Anlattıklarına göre İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun uzun süre önce dile getirdiği, “belediye kadroları içinde terör ile iltisaklı kişilerin olduğuna” dönük iddiası üzerinden Büyükşehir Belediyesi bir soruşturma geçirmişti.

        Ancak herhangi bir olguya rastlanmadığı belirtilmişti.

        Ancak yakın zamanda ikinci bir müfettiş görevlendirilmiş ve Büyükşehir’de yeni bir inceleme başlatılmış.

        Yine iddialarına göre ikinci müfettiş 105 belediye çalışanını terörle iltisaklı bulduğunu belirten rapor vermiş.

        TERÖRDEN AÇIĞA ALABİLİR

        Üzerinde durdukları böyle bir sürecin başlaması halinde İmamoğlu’nun terör örgütleriyle iltisaklı kişileri işe alıp, onlara destek olduğu gerekçesiyle hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılıp görevinden açığa alınması.

        Bunun Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde olma ihtimali üzerinde de durulmuş.

        Hukukçular, “Ahmak…” sözünün kanun gereği belediyedeki göreviyle alakalı olmadığı için İçişleri Bakanı’nın açığa alma yetkisinin bulunmadığını anımsatmış.

        Ancak terör ile ilgili konularda Bakanlık yetkisinin bulunduğuna vurgu yapmış.

        Buna karşı nasıl bir siyasi taktik geliştirmeleri gerektiği üzerinde durulmuş.

        Beklenti 6’lı Masa ile de bağlantılı kalarak bu tür gelişmelere karşı kamuoyu oluşumunu sağlamak.

        Diğer Yazılar