Adaydan daha zor…
ALTILI Masa’nın son toplantısında ortak liste ile seçime girilmesi konusunda uzlaşı çıktı.
Bu konuda bir komisyonun çalışma yapılması üzerinde uzlaşıldığı açıklandı.
Partilerin yöneticilerinin aktardığına göre bu konuda liderler de istekli.
Ancak bu yetmiyor, listeler belirlenirken uygulanacak yönteme partilerin yetkili kurullarının da onay vermesi gerekiyor.
Aslında onay vermemelerinin neye mal olacağı da önlerinde duruyor. Çünkü seçime 6 Nisan tarihinde yürürlüğe girecek yeni Seçim Kanunu kapsamında girilecek; bu yeni kanun da partilerin önüne geçen seçimdeki gibi çoklu alternatif koymuyor.
İki yöntemden birini tercih etmesi gerekiyor.
Ya partiler kendi başına girecek veya 6 parti ittifak içinde ittifak diye de bilinen yöntemle seçim bölgelerinde ortak liste yapacak.
Hangi ilde hangi partinin listesinden girileceğine karar verecek.
Hem ittifak içinde kalıp, hem de kendi parti kimliği ile girmek isterse de en az 41 ilde aday çıkarması gerekiyor.
Altı partinin 41 ilde kendi logosuyla girmesi demek, 4 ve daha az milletvekili çıkaran illerde ortak liste belirlenmeyeceği anlamına gelir.
Çünkü 4’ten fazla milletvekili çıkaran illerde de parti logosunu koruyarak seçime girmek demek oyların bölünmesi manası taşır.
Nedeni de Kanun’a yeni eklenen hükmü…
Buna göre siyasi partiler, geçen seçimden farklı olarak ittifak içinde seçime girse dahi, oyları bir potada değil, ayrık sayılacak...
Örnek vermem gerekirse, geçen seçim bir bölgede ittifak içinde seçime giren partilerden A: 60, B:30 aldığını varsayalım; oyları 90 olarak kabul ediliyordu; milletvekili dağılımına toplam oy esas kabul ediliyordu.
Oysa yeni kanuna göre ikisinin oyları ayrık sayılacak; A:60, B:30 olarak hesap edilecek.
İlkinde ikisinin birlikteliği üç milletvekili getirirken, yeni kurala göre oyları ayrı sayılacak…
Seçime birlikte giren diğer ittifak daha fazla milletvekiline sahip olurken, ayrı kalan A sadece bir milletvekili çıkarırken, B hiç vekil çıkaramayacak.
EĞER 41 YERDE AMBLEMİYLE GİRERSE
Aslında 6’lı Masa bileşenleri de bunu görmekle birlikte, hepsi kendisini çok daha büyük hissetmesi veya öyle kabul edilmesini arzu etmesinden olsa gerek uzlaşı havası vermiyor.
Günün sonunda nasıl bir uzlaşı yakalanır?
Bunun yanıtı, ortak liste ile daha fazla vekil çıkarıp, iktidarın nimetinden yararlanmak mı, yoksa %3 barajını aşıp Hazine yardımına ulaşmak mı daha ehveni şer sorusuna verilecek yanıtta gizli…
DEVA Genel Başkanı Ali Babacan’ın dün T24’te Murat Sabuncu’nun sorularına verdiği yanıta bakılırsa, Hazine yardımından faydalanmak öncelikli hedefi…
Çünkü “ittifak içinde olmakla birlikte, DEVA logosunun seçim pusulasında görüleceğinden” söz ediyor.
Bu da Türkiye’nin yarısında, yani 41 yerde kendi başına seçime girmek demek.
TEK BAŞINA GİRMENİN KARŞILIĞI 126 VEKİLLİK
Bunun tek yolu var, 4 ve altında milletvekili olan 43 ilin 41’inde seçime girmek…
Yani iki vekil çıkaran 13; üç vekil çıkaran 20 ve dört vekil çıkaran 10 bölgede kendi logosuyla seçime girerse ittifaka daha büyük zarar vermez; ancak bunun karşılığı da 26 milletvekili demek.
Yarısında dahi oyların yok olması 63 vekilden vazgeçilmesi anlamına gelir…
CUMHUR İTTİFAKI'NIN AVANTAJI
Bundan dolayı ancak iki partinin listesinden diğer partilerin seçime katılması fayda getirir.
İki başat AK Parti ve MHP üzerine kurulu Cumhur İttifakı’nın avantajı da burada ortaya çıkıyor.
Altılı Masa'nın bunu kendi lehine çevirmesi ancak CHP ve İYİ Parti’nin olarak liste ittifakı kurması, diğerlerinin onlara aday vermesiyle mümkün olabiliyor.
Altı partinin kendi başına girmesinin nasıl bir zorluk üreteceğini, hesabı kâğıt üzerindeki matematiğin değil, bizzat sahaya hakim ruhun vereceğini, seçim süreçlerini bizzat yaşayıp gelenler görüyor.
Yapılan tüm simülasyonlar da gösteriyor ki DEVA ve diğerleri, 41 yerde kendi logosuyla seçime girme ısrarını sürdürürse daha düşük vekil sayısına ulaşır.
Hatta hiç vekil çıkaramayabilir…
AKŞENER: MİNNET EYLEMEM
Bütün bunların yanında CHP ile İYİ Parti arasında geçen yerel seçimin deneyiminden kalan burukluk da tazeliğini koruyor…
Belki de bundan olsa gerek, İYİ Parti lideri Akşener’in dün partisinin Muğla Kongresi’nde Nesimi’nin ünlü dizesine atıf yaparak söyledikleri bu konudaki mesaj niteliğindeydi:
“Onunla, bununla anlaşarak değil, onunla bununla kapı arkalarında ahbaplık ederek değil, ondan bundan bir şey isteyerek değil, var ya bir türkü ‘minnet eylemem, minnet eylemem’ kendi irademizle, çalışkanlığımızla, gücümüzle milletimizi ikna ederek birinci parti çıkacağız…”
Sözlerinin bu seçim için mi, yoksa sonraki için mi geçerli olacak onu süreç gösterecek.
Akşener’in bu cümlesinin öncesinde CHP ile yerel seçimdeki işbirliğinin kendilerine 11 büyükşehirde belediye başkanlığını kazandırdığını anımsatması, sözlerinin oy oranı düşük partilere verilmiş mesaj algısı yarattı.
SADECE 25 YERDE UZLAŞIYORLAR…
Bütün bunlara karşın uzlaşı sağlanabilir mi?
Yapılan tüm simülasyonlar, iki partinin katı tutumunun devam etmesi halinde İzmir başta olmak üzere Muğla, Antalya, Mersin gibi kıyı kentlerde uzlaşı imkanı vermiyor.
Büyükşehirlerde iki ve üç bölge olması dolayısıyla toplam 87 seçim bölgesinden ancak 25’inde uzlaşı sağlanabileceğini ortaya koyuyor.
Yani ortak liste konusunda liderler kesin tutum almadığı sürece anlaşmak çok kolay gözükmüyor.
Ayrıca oy oranı düşük görünen partilerin ortak liste konusunda talep ettikleri milletvekili aday adayı sayısının çokluğundan söz ediliyor ki bu işi çok daha açmaza sokuyor.
Bundan dolayı Cumhurbaşkanı adaylığından çok daha zor bir süreç kapıda bekliyor.
YÖNETİM YÖNTEMİ ÇELİŞKİSİ
Cumhurbaşkanı adaylığı konusunda da henüz bir uzlaşı sağlanmış değil.
Görünen o ki Genel Başkanlar milletvekili adayı olmayacak; Cumhurbaşkanı yardımcısı görevini üstlenecek.
Burada da bir başka anlaşmazlık dün ortaya çıktı.
O da Gelecek Partisi Genel Başkanı Davutoğlu’nun önceki gün dile getirdiği “Cumhurbaşkanı ile tüm kararları ortak alacağız” yönündeki açıklaması…
Babacan böyle bir kararlarının olmadığını, önemli kararlar ve yüksek düzeyli atamalar için bu kuralın geçerli olacağını belirterek düzeltme yapmaya kalksa da dün AK Parti tarafından ciddi eleştiri konusu yapıldı.
Aktarıldığına göre 6’lı Masa’da da böyle bir karar alınmamış, geçmişteki üçlü kararnameye benzer kararlar için ortak tutumu göstermek ve Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme geçişi de rahatlatmak için bu yönde hareket edilmesi üzerinde uzlaşı sağlanmış.
MİLLET İTTİFAKI İŞBİRLİĞİ
Aktardıklarından çıkardığım şu ki Millet İttifakı’nın eski bileşenleri birbirine uzak gibi görünse de son günlerdeki gelişmeler ve karşılıklı diyalog sonrası işbirliğine çok yakın hale gelmiş.
Yakın gibi duranların açıklamaları da uzaklaşmalarına yol açmış.
Anlaşılan o ki 26’sında İYİ Parti’nin ev sahipliğindeki zirvede birçok konu daha da netleşir.
Yol haritasının açıklanacağı 30 Ocak’taki toplantıda adayın silüeti ortaya çıkar…
Büyük olasılık SP veya CHP’nin ev sahipliğindeki toplantıda da aday açıklanır ki bu da zaten seçim takviminin açıklandığı gün demektir.
Çok değil bir ay sonra, seçimin günü ve aday dahil her şey berrak görünür…