Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        HER seçim döneminde olduğu gibi parti grupları tıklım tıklım…

        Önde bir milletvekili, arkasında da onlarca partili...

        Meclis koridorlarında bir o yana, bir bu yana koşturuyorlar.

        Bazen heyetler karıştığı için, bir bölgeden gelen farkına varmadan diğer bölgeden gelenin peşine takılıyor.

        Hatta bazen farklı partilerin seçmenleri birbirine karışıyor.

        Meclis’te dün karşılaştığım bir grup seçmen de bunların arasındaydı.

        CHP Meclis Grubu’na katılmak için gelmişler, tam bu sırada HDP grubu dağılınca, kuliste kalabalıkları karıştırmışlar.

        Geldikleri arkadaşları sanıp onların peşine takılmışlar.

        Yana yakıla geldikleri arkadaşlarını arıyordu.

        Hakkını teslim etmek gerek, TBMM polisi bu konuda çok mahir, yılların bilgi birikimi ile tecrübelendi…

        Çevresinde sürekli dönen birisini görse, biliyor ki yolunu kaybeden seçmen; sakin, telaşını yatıştıran üslupla hemen hepsine sabırla ve şaşması olası olmayan basitlikte yol tarifi yapıyor...

        Grip salgınının bu denli yaygın olduğu bir dönemde grup salonunu tıklım tıklım dolduranların niyeti ise sanılmasın ki seçmeni olduğu partinin liderini dinlemek.

        Hemen hepsi görünmeye gelmiş…

        ADAY ADAYLARININ MÜCADELESİ

        Tek mücadeleleri vardı, parti liderinin, kendisiyle gelen seçmenleri iki dakikalığına da olsa görmesi ve bir çift söz söylemesi…

        Bunu da yapmak zorundalar; çünkü bu seçim diğerlerinden çok farklı…

        Neden de aday adayları bu seçim, listede seçilebilecek bir yerde olabilmek için hem iç, hem de dış rakiple yarışmak durumunda kalacak…

        Bir yanda seçilebilecek yerden aday olmak isteyen kendi partilisi varken, buna ortak liste ile diğer partiden gelip aynı yere talip olan dış rakip eklenecek…

        Farklı partiden olmasına karşın, ittifaka en yakın partinin grubuna yanına seçmenini toplayıp gelmelerinin nedeni de buna dayanıyor.

        Bu görüntülere 6’lı Masa’da çok daha fazla karşılaşılıyor.

        GÜRÜLTÜNÜN ÇIKACAĞI YER

        Daha önce de belirttim, bu seçimde Altılı Masa’nın en zor işi Cumhurbaşkanı adayı gibi görünse de asıl gürültü milletvekili listelerinde çıkacak.

        Çünkü hem etkin, tanınmış öteki partinin yöneticisine listesinde yer açarken, hem de kendi arkadaşlarının iyi bir yerde kalmasını sağlayacak.

        Üstelik aynı listeden çıkacaklar da sonrasında birbirlerine rakip olacak…

        Çünkü 6’lı Masa kararına göre eğer TBMM’de çoğunluğu elde ederse Anayasa değişikliği yapacak.

        Aynı Cumhurbaşkanı görevine devam ederken, seçilmiş parlamentonun içinden en fazla milletvekiline sahip partinin Genel Başkanı’nı hükümetini kurmakla görevlendirecek.

        Peki, sonrasında hükümeti elinden kapmaya aday bu milletvekilleri aslında kimin listesinden çıkmış olacak?

        Karmaşık ve bir o kadar da zor işler vesselam…

        "Beş fazlası da benden" dönemine dönüş…

        "Beş fazlası da benden" dönemine dönüş…
        0:00 / 0:00

        MHP lideri Devlet Bahçeli’nin dünkü çıkışı ile seçimin Mayıs içinde olması kesinleşti.

        Zaten AK Parti yöneticileri de 30 Nisan ile 28 Mayıs arasında kalan 4 haftanın içindeki 4 pazardan birinde olacağını açıktan söylüyordu. Buna göre eğer 30 Nisan’da olursa final turu 14 Mayıs’a kalır…

        Eğer ilk turu 14 Mayıs’ta olursa ikinci turu 28 Mayıs’a gelir.

        Dikkatimi çeken ise bir süredir siyasi parti liderlerinin seçime yönelik sözleri ve bunun yarattığı Meclis hareketliliği...

        Meclis hareketliliği diyorum, çünkü Grup toplantıları için Meclis’e gelenlerin bazıları biz gazeteci milleti ve önüne gelen parti yöneticisini buldukları yerde ellerine bir dosya tutuşturuyor.

        Meclis’te dün kamuda görev yapan mühendislerin özlük haklarının iyileştirilmesini isteyenler çoğunluktaydı.

        Sadece onlar da değil, bazıları da 3600 ek göstergenin kendilerine de verilmesi için çabalıyor; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı’nın geçmişte 3600 ek göstergenin herkes için geçerli olacağı konusunda söz verdiğine atıf yapıyordu.

        İKTİDAR VAATLERİ

        EYT ve sözleşmeliler sürecinde yaşandığı gibi muhalefet liderleri güçlü destek verince iktidar tarafının başlangıçta gösterdiği direncini de kırıyor.

        Bunun en iyi örneği EYT’te yaşandı…

        Ancak hayata geçirilecek vaatler bununla da sınırlı kalmayacak gibi…

        Eğer Mayıs’ın ilk yarısında seçim olacaksa, Cumhurbaşkanı’nın Mart ayının ilk haftasında erken seçim kararını açıklaması gerekiyor.

        Ondan sonrasında TBMM’nin çalışması da zaten pek olası değil.

        Daha önce de buradan belirttiğim gibi önlerinde çalışma süresi olarak 5 haftası var.

        Bu kadar sürede henüz TBMM’ye gelmemiş olan EYT, başörtüsüne ilişkin Anayasa değişikliği ile sözleşmelere ilişkin düzenlemeler de var.

        Bunlara MHP lideri Devlet Bahçeli dün yenilerini ekledi, vatandaşın imar sorununu, terörle mücadelede yaralanıp da gazi sayılmayan kişilerin hak taleplerini, uzman çavuşların özlük haklarıyla ilgili beklentilerini, uzman jandarmanın okulda geçen bir yıllık süresinin de fiili hizmetten sayılmasını, sözleşmelilerle birlikte kamuya hizmet veren taşeron firmalarda çalışanların da kadroya alınmalarını ekledi…

        CHP LİDERİNİN VAATLERİ

        Bahçeli’nin ardından Grup kürsüsüne çıkan CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun gündeminde de vaatler vardı.

        Her ne kadar vaatleri gölgede bırakan şekilde SADAT’ın kendisini tehdit etmesiyle ilgili sözleri gölgelemiş olsa da dar gelirlilerin tam da sinir ucuna dokunan sözler verdi.

        “Vatandaşlarıma söz veriyorum, geliri olmayan, düşük gelirli hiçbir hanenin elektriği, doğalgazı, suyu kesilmeyecek” diye söze girdi, Aile Destek Sigortasıyla destek vereceklerini bildirdi.

        Mültecilerin Suriye’ye gönderilmesi sözünü verirken, SMA’lı çocukların ilaç parasının karşılanmasına, ücretli ve sözleşmeli öğretmen sistemini kaldırıp, 200 bin öğretmen daha atayacaklarına kadar bir dizi söz verdi.

        1991 SEÇİMİ GİBİ…

        Son dönem siyasi parti liderlerinin seçmen vaatlerini dinleyince hafızam beni 1991 seçimi öncesine götürdü.

        Siyasi yasağı kalkan merhum Süleyman Demirel, 1980 sonrası girdiği ilk seçimde en büyük rakibi iktidardaki ANAP ile yarışarak, tütün üreticilerine, “Destek alımlarında kim ne veriyorsa ben 5 bin lira fazlasını vereceğim” demişti.

        Siyasi literatüre bu söze “beş fazlası” diye kazındı.

        Özetle siyaset yine dejavu yaşıyor…

        Diğer Yazılar