İlk turdan çıkan sonuç…
MİLLET İttifakı’nda SP lideri Temel Karamollaoğlu aday belirlemeye dönük ilk turunu dün itibarıyla tamamladı.
İkinci turunu ise gelecek hafta atacak…
Ortaya çıkan görüntü net; ittifakın 5 partisi Kılıçdaroğlu konusunda olumlu, İYİ Parti ise olduğu noktada...
Akşener isim yerine “kazanabilecek aday” konusundaki ısrarını koruyor…
Bu aşamada şurası da açık ki ortaya çıkan görüntüde olduğu gibi Kılıçdaroğlu’nun kişiliğine veya ismine yönelik de bir negatifliği yok.
Aday olması halinde nasıl bir sonuç üreteceğinden endişeli…
İYİ PARTİ’DEN OY KAYAR
Açık söylenmese de sohbetlerin sonunda görüldüğü gibi bunun da iki gerekçesi var; ilki muhafazakar seçmenin oy verme rahatlığının nasıl sağlanacağı...
İkincisi ise çok daha önemlisi, Cumhurbaşkanı’nı aday gösteren partinin oyunun yükselmesi…
Kamuoyu yoklamalarında da Kılıçdaroğlu’nun aday olması halinde İYİ Parti’den CHP’ye seçmen kayması yaşanabileceğine yönelik beklentinin çıkması…
Bu da ister istemez direncin bir başka göstergesi…
Ancak her iki tarafın da bu noktaya gelmesinde ciddi etkisi var…
BİREYSEL ÇIKIŞLAR
İYİ Parti’nin kabullenmekte zorlandığı gelişmeler, CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu’nun “Kılıçdaroğlu aday olmazsa Masa dağılır” sözleriyle başladı.
CHP lideri Kılıçdaroğlu ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak bu sözlerin partiyi bağlamadığını söylemiş olsa da İYİ Parti yönetimi bu sözleri hiçbir zaman unutmadı...
CHP’den atılan her bir adımı ve gelişmeyi de bu açıklamayı kerteriz alarak okudu…
Özellikle de Kuşoğlu’nun açıklamaları sonrası CHP liderinin yeni bir propaganda söylemine geçerek “yapacağım… gerçekleştireceğim… geliyorum…” benzeri cümleleri kurması, İYİ Parti yönetimindeki okumayı kesinleştiren haritaya dönüştü…
Masa adına bireysel tutum geliştirildiği, kendilerinin NOTER gibi kullanılmak istendiğinin hissedilmesine neden oldu.
Rahatsızlığı yükseltti.
SARAÇHANE UNUTULMADI
Bazı televizyon şovcularının konuşmalarının CHP Genel Merkez odaklı olduğu kanaati de İYİ Parti’deki tepkiyi arttırdı; bu kişilerin bilinçli konuşturulduğu kanaati oluştu.
Her ne kadar karşılıklı görüşmelerde CHP ile ilgilerinin olmadığı, kendilerinin de bu kişilerin tutumundan rahatsız olduğu söylenmiş olsa da iknaya yardımcı olamadı.
Akşener tutumunu daha da sertleştirdi…
Üzerine bir de 14 Aralık’ta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı İmamoğlu hakkındaki mahkeme kararı günü Saraçhane’de yaşananlar bindi.
Akşener’in katılımıyla düzenlenen mitinge CHP’den yükselen tepkilere İYİ Parti çok içerledi.
İYİ Parti lideri de o günü hiç unutmadı, her söz açıldığında o güne işaret edip, “Ben oraya birlikte seçtirdiğimiz Belediye Başkanımıza sahip çıkmaya gittim” diye hayıflandı...
Aslında İYİ Parti’nin öteden beri savunduğu, İmamoğlu, Yavaş veya İlhan Kesici’den biri aday olsun siyasetine de bu gelişmeler zemin oluşturdu.
BENZER AÇIKLAMALAR
Üzerine bir de Cumhurbaşkanı Yardımcılarının eşit yetkili oldukları ve kararları da eşit ortaklık içinde alacaklarına yönelik sözler bindi.
Başörtüsüne yönelik CHP’nin kanun teklifine AK Parti’nin Anayasa değişikliğiyle el yükseltmesi eklendi; işin tuzu biberi oldu…
Tabanına bunu izah etmekte zorlanacağını belirten İYİ Parti’de kaşların çatılmasını da beraberinde getirdi.
Bütün bunlar İYİ Parti lideri Akşener’in tepkisini açıktan dışa vurmasına zemin hazırladı.
Zaten pürüzlü olan Masa zemininde, kademeli çatlaklar oluştu…
Son örneği Cihan Paçacı’da görüldüğü gibi parti yöneticilerinin söylemde ayağının takılmasına ve yönetimden düşmelerine yol açtı…
Aslında Paçacı’nın sözlerinin, iki gün önce benzer demeç veren diğer Genel Başkan Yardımcısı Ümit Özlale’den ne eksiği vardı ne de fazlası...
O da sözlerini önceki gün tevil etmek zorunda kaldı…
TOPLANTILAR SERİSİ
Şimdi görünen şu ki İYİ Parti Karamollaoğlu’nun ikinci turuna kadar parti yetkili organlarında durumu ele alacak.
Belediye, il başkanları ve milletvekilleri ile görüşecek.
Şurası açık ki milletvekilleri ile parti yönetimi arasındaki bakış farklı…
Çünkü milletvekillerinin ağırlıklı bölümü mücadeleye girip çıkmış, birkaç seçim geçirmiş isimler; o nedenle sandık gelince tabanın ruhunun ne şekil aldığına da hakim...
Parti yönetiminde sahada seçim görmemişlerin sayısı çok; siyasi tecrübesi olanlar da bir süredir ilk halka karar mekanizmasının dışında...
Görünen o ki bugün bir grup milletvekili, gelecek hafta da GİK toplantısına kadar sürecek istişareler serisi sonucunda bir noktaya varılır…
Nasıl sonuç getireceğini ise karşılıklı temasın yaydığı sinerji belirler…
Bunlar İYİ Parti cenahında yaşananlar…
KILIÇDAROĞLU’NUN TALİMATI
CHP cephesindeki durum ise daha farklı…
Şurası açık ki Kuşoğlu’nun açıklaması bir kenarda tutulursa, CHP lideri Kılıçdaroğlu, geçmişin aksine bu süreçte kadrolarına hakim oldu.
Çok sesliliği ve kliklerin harmonisini genetiğine işlemiş geleneğin partisinde herkes liderin sözünü dinledi, sustu…
Ancak kararlılığından da bir adım geri durmadı, Kılıçdaroğlu’nun adaylığını bu süreçte kamuoyuna da ilk adımda çok da sıcak bakmayan kadrolarına da kabul ettirdi.
Hem de parti içinde ortaya çıkabilecek kapıda bekleyen iç iktidar kavgalarını da göze alarak…
Son örneği de önceki gün Genel Merkez’e asılan Kılıçdaroğlu’nun “Ben Kemal geliyorum…” pankartı oldu…
CHP’nin Kılıçdaroğlu ısrarı ise aslında dar bir kadroda başladı.
CHP liderinin aday olma düşüncesi aklında dahi yoktu…
Ne zaman ki dillendirilmeye başlandı, bu durum belediye başkanları için gelen talebin yarattığı karşılıklı rekabetin önüne geçmek, partinin oylarının yükselmesine de katkı sağlamak paratoner hareketi olarak yorumlandı.
Sonrasında ise beklentiye ve gerçeğe dönüştü…
KANUN DÖNMESİNE İZİN VERİYOR AMA
Bu noktaya gelmesindeki neden olarak da Kılıçdaroğlu’na yakın kurmayların hepsi “Mega kentleri ilk kez elimizde tutarak seçime gidiyoruz, bunu kaybetmemeliyiz” gerekçesini sundu.
Oysa Cumhurbaşkanı Kanunu’nun 11’inci maddesi gereği, belediye başkanları aday olmak için görevlerinden ayrılabilir, seçilememeleri halinde de geri dönme hakkına sahiptir.
Ancak kritik nokta burada ortaya çıkıyor; hastalık gibi kısa süreli ayrılmalar durumunda olduğu gibi Başkan giderken yerine yardımcılarından birini bırakamıyor; adaylık için istifa gerekiyor.
Belediye Yasası gereği istifası halinde de Büyükşehir Belediye Meclisi geçici bir başkanvekilini belirliyor.
CHP de bundan dolayı iki büyükşehir belediye başkanının aday olmasına, belediye meclislerinde AK Parti hakimiyeti olduğu için sıcak bakmıyor.
Bir ay içinde belediye imkanlarının, görevdeki başkanvekili tarafından tersine kullanılacağından korkuyor.
HDP’YE OY VEREN SEÇMEN
Ayrıca HDP’ye oy veren seçmenin oylarına da ihtiyaç duyulacağını da her aşamada kayda geçiriyor.
İmamoğlu’nun yukarıdaki nedenle aday olmasına sıcak bakmazken, bu kesimden gelecek oyları da dikkate almak zorunda olduklarını, dolayısıyla Kılıçdaroğlu’undan başka bir seçeneğin de bulunmadığının altını çiziyor.
İYİ Parti’nin baştan beri “kazanacak aday…” söylemiyle birlikte, belediye başkanlarının adını söyleyerek aslında Kılıçdaroğlu’nu baştan reddettiğini söylüyor; İYİ Parti’ye karşı hayıflanıyor.
Sahada CHP liderinin karşılığını görmeden, bu yöndeki söyleme girilmesinin hoş olmadığını kayda geçiriyor.
Kılıçdaroğlu ile Akşener’in sorunları çözmek için Ahlatlıbel’de gerçekleştirdiği baş başa görüşmenin de iki partinin sinesinde barındırdığı gerilimi azaltmadığı ortada duruyor.
Her ne kadar son hafta, iki tarafta gözlenen kaş çatıklık ölçüsünde gevşeme belirginleşse de sıkıntılı süreç aşılmış değil.
Her şey gelecek hafta sonunda netleşir…
Aslında Masa’nın baştan aldığı karar, “Seçimin açıklandığı tarihte adayımızı açıklayacağız” yönünde de olduğu için, kimse acele de etmiyor…
Sonunda işin olacağına varacağını da iki tarafın siyaset bilirleri birbirinin kulağına fısıldıyor…