Her yüzde birlik artış, yedi vekil kazandırıyor...
İTTİFAKLARIN az oya sahip partileri aralarına katmasının faydası konusunda farklı şeyler söylendi…
Ancak bütün hesaplamalar gösteriyor ki sosyolojik tabanlar üzerinde yaratacağı efektin ötesinde, milletvekili sayısı da var…
Her iki ittifaktan konuştuğum isimlerin hesaplamaları da aynı sonucu sunuyor…
Oy oranı yüksek partilerin hepsinde yüzde birlik artış, 5 ile 7 milletvekiline denk geliyor.
Özellikle büyük kentlerde bu sayı bazen 8’e kadar yükseliyor…
Çünkü İstanbul’da bölgelere göre her %2,4 ile %3 oya bir vekil düşerken, bu oran Ankara’da %7-9, İzmir’de ise %8-9’a denk geliyor…
Dolayısıyla, az bir farkla oy artışı yapan parti öne geçiyor ve yüzde bir artış yapmasına karşın, 7-8 vekil çıkarıyor; her yüzde birlik artış da katlamalı şekilde vekil sayısını yükseltiyor.
Yani % 2 artış 12-14 vekil artırırken, %3’lük artış milletvekili sayısı çok olan illerde 20-22 vekil fazla çıkarmasına yol açıyor.
Neden de D’Hondt sistemindeki bölünmenin getirdiği sonuç…
SAĞ BLOKLAŞMA İLE ÇOKLU FARKLILAŞMA
Partiler de bundan dolayı çok az bir oyu da olsa seçmen sayısında etki yapacak partileri ittifak içinde tutmaya gayret ediyor.
Tabii bu ancak liste ortaklaşmasıyla olası; o da ancak bir partinin listesinden diğerlerinin girmesiyle mümkün…
Bu da kendi kimliği ile seçime katılmak isteyen partileri ister istemez sıkıntılı halde bırakıyor.
Anlaşılan o ki her iki blokta da liste ortaklaşmasını 87 bölgenin tamamında göreceğimiz parti sayısı çok az olacak.
AK Parti, bugünkü tabloda sadece Hüda-Par’ı listesine katarken; buna belki bazı bölgelerde BBP de dahil olacak.
Ancak başat partilerin yani, AK Parti ile MHP’nin çok sayıda bir ortaklaşması son gelişmeler ışığında mümkün görünmüyor.
Anlaşılan o ki her parti kendi amblemiyle seçime girecek.
Zaten Cumhur İttifakı’nın ana dinamiği sağ bloku oluşturmaktı; bunu da sağladı; geçmişte birlikte görüntü vermesine rağmen sağ ideolojide olmayan partileri arasına katmadı.
Böylece Türkiye’de var olan %60-40 bloku lehine çevirmek, bu yönde bir algı oluşturmak çabasında…
Millet İttifakı ise içinde sağ ideolojiye sahip partiler olmakla birlikte, daha liberal tutum sergilemeleri dolayısıyla, karşısındaki katı sağ blok kadar ideolojik kimlikleri öne çıkmıyor.
Millet İttifakı da bundan dolayı daha renkli bir görüntü veriyor…
MİLLET İTTİFAKI'NDA GENİŞ BANDA DÖNÜŞ…
Millet İttifakı’nda bu durum olumlu getiriler sunduğu kadar, aynı sağ seçmene hitap eden partiler açısından bazen aynı sonucu vermiyor.
Nitekim, ittifak içi ittifak veya çatı ittifakı olarak isimlendirilen üç partinin birlikte bir partinin amblemi altında seçime girme çabası da bu kapsamda sonuçsuz kaldı.
Görünen o ki bölgelere göre 4-5-6’lı ittifaklara tanıklık edilecek.
Yani, CHP ve İYİ Parti ekseninde diğer partilerin liste ortaklığına farklı bölgelerde, farklı amblemle tanıklık edeceğiz…
AKŞENER ETKİSİ
CHP ve İYİ Parti’nin konuyla ilgili isimlerinin aktardığına göre liste ortaklığı üzerindeki görüşmeler de adaylık sürecinde yaşanan gerilimin ötesinde tahmin edilmediği kadar iyi gidiyor.
Anlaşılan o ki CHP liderliği, İYİ Parti’yi, dolayısıyla lideri Akşener’i çok daha öne çıkaran tutum izleme konusunda kararlılığını koruyor.
İYİ Parti’nin bugün de devam edecek temayül yoklamalarının sonuçları da listelere etki edecek; YSK denetiminde olmadığı için temayülde son kararı da Genel Merkez verecek…
YER DEĞİŞTİRDİLER
Liste ortaklığına yönelik kararların da bir an önce verilmesi gerekiyor, çünkü dün Cumhurbaşkanı adaylarının sıralamasına ilişkin kura çekimini tamamlayan YSK’ya 9 Nisan’a kadar milletvekili listelerinin teslimi gerekiyor.
Cumhurbaşkanı listelerindeki sıralamaya gelirsem…
İlginç bir şekilde sıralamadan hem AK Parti hem de CHP çok memnundu.
AK Parti birinci sırayı kapmış olmanın memnuniyetini yaşarken, CHP geçen seçim adayları Muharrem İnce’nin oy pusulasında birinci sırada bulunduğunu anımsatıp, bunun bir yarar getirmediğine vurgu yapıyordu.
Liste sıralaması seçmen tercihinde nasıl bir etki yaratır kestirmek zor, ancak ilginç olan AK Parti adayı ile CHP adayının geçen seçimdeki sıralarında yer değiştirmiş olmaları.
Geçen seçim CHP adayı İnce, birinci sıradayken, AK Parti adayı Erdoğan üçüncü sırada yer alıyordu.
YSK’daki dünkü seçimde ise yer değiştirdiler Erdoğan, birinci sırayı alırken, Kılıçdaroğlu üçüncü sıraya yerleşti.
Geçen seçim Akşener 2, Demirtaş 4, Karamollaoğlu 5 ve Perinçek de 6’ncı sırada yer almıştı.
YSK’nın dün bir süreci daha bitirmesinden sonra geriye gelecek hafta sonu milletvekili listelerinin teslimi kalıyor.
Bunun da tamamlanmasıyla 10 Nisan’dan itibaren kampanyaların devreye girmesi söz konusu olacak.
LİSTE İSYANI SEÇMEN ÇEKMEZ
Bazı partiler, özellikle çok oylu partilerde listede yerlerini beğenmeyenlerin ayrılıp kendilerinin geleceğini bekleyebilir; bunun da bir oy geçişine yol açacağı da farz edilebilir.
Ancak unutulmamalı ki seçmen bu sistemde Cumhurbaşkanı’nda kişilere, milletvekilliğinde ise iktidara gelecek partilere bakıyor, davranışını ona göre şekillendiriyor.
Eğer parlamenter sistem olsa, koalisyon ortaklığına katılma olasılığını göz önünde tutan seçmen, öteki partiye geçen vekil adayının peşinden gidebilirdi.
Ancak başkanlık sisteminin bu seçimde de geçerli olduğu bir zeminde kimse kimsenin peşine takılıp gitmez.
Hele ki Cumhurbaşkanlığı üç numaralı kararnamesi gereği 800 kadar üst düzey, toplamda ise 3 bine yakın kadronun boşalacak olması da bir başka siyasi freni oluşturur.