SEÇİME bir aydan az kaldı…
Sahada seçim etkisinin bulunmadığına bakarak yanılmayın; siyasi partilerin hemen hepsi, gelecek hafta bayram ile birlikte sahaya inme hazırlığını bitirdi.
Hatta o denli ki Cumhurbaşkanı adaylarından ikisinin; Erdoğan ve Kılıçdaroğlu’nun gündeminde bir günde iki, bazen de üç ilde miting programı var.
Her ne kadar açılış ve iftar programları kapsamında bunun örneklerini bugün de görüyoruz, ancak meydanların dolduğu, seçim otobüslerinin üzerinden seçmene hitap edildiği süreçler gelecek haftadan sonra başlayacak.
En çok da 4 hafta sürecek…
Miting programları gibi partilerin propagandalarının ağırlık noktası da benzeş…
Ekonominin ve ağırlıklı olarak da vatandaşın cebine giren gelirin iyileşmesine odaklı...
Bir taraf, var olanı kaybettirmeden iyileştirme sağlayacağı vaadinde bulunurken, diğeri kalıcı iyileştirme üzerine vaatlerini oturtmuş durumda…
HEDEF KİTLELERİ DE BENZEŞ
Sadece programları, propagandaları değil, hedef kitleleri de benzeş…
Partilerin son günlerde yayınladıkları propaganda videolarında da görüldüğü gibi ağırlıklı olarak hedef alınan seçmen kitlesi gençler ile orta yaş grubu…
Hatta Millet İttifakı bileşenleri ikisini birlikte kullanmayı, mesajını iki kesime aynı cıngıl içinde vermeyi tercih ediyor.
Bunun nedeni de belli…
Oy kullanacak seçmenin ağırlıklı bölümü 60 yaş altında toplanmış bulunuyor.
YSK’nın açıklamaya hazırlandığı Sandık Atamalı Seçmen Sayısı verilerinin ilk taslağına göre toplam seçmen sayısı 61 milyon civarında; yurt dışı ile birlikte 64 milyona ulaşıyor.
Siz farklı verilere aldanmayın bunun içinde ilk kez oy kullanacak olanların sayısı ileri sürüldüğü gibi 8 milyon değil, 5 milyona ancak ulaşıyor. …
DÖRTTE BİRİ 18-30 ARASINDA
Asıl dikkat çeken ise 18-29 yaş grubunun sandık hakimiyeti...
Toplam oy kullanacak seçmenin %25’inin yaşı 18-29 arasında; bu kesimin sayısı 15 milyonu geçiyor.
Buna 30-39 yaş grubundaki %24 oranındaki seçmen de eklendiğinde 40 yaş altının toplam seçmen içindeki sayısı %50’ye varıyor, sandıkta karar verici seçmen grubu haline geliyor…
Hatta 60 yaşa kadar olan grup da etlendiğinde rakam %80’e ulaşıyor…
SANDIĞIN ORTA DİREĞİ
Bunların içinde bir grup var ki kendinden öncekiler kadar, sonra gelen yaş grubunu da oy tercihinde etkiliyor.
Sözünü ettiğim ailenin, hatta sandığın orta direği diye de tanımlayabileceğimiz 50-69 yaş grubu…
Aslında toplam seçmenin %25’ini oluşturuyorlar; ancak kendinden önceki yaş grubu üzerinde siyasal karar alma sürecinde önemli etki yapıyorlar.
Bunlar üç yaşındaki çocuğun dedesi, üniversite çağına gelmiş 18 yaşındaki delikanlının veya 30 yaşına gelip evlenme çağına gelmiş gencin ebeveynleri…
Aynı zamanda 80’ini aşmış olanların da evlatları…
Torunu kreşe, ebeveynlerini de hastaneye götürme arasına sıkışmış kalmış yaş grubu…
OYLARIN REFERANS GRUBU
Neden bu grubun etkin olduğu konusuna gelince...
Bütün akademik çalışmalar ve bu kapsamda hazırlanmış kamuoyu yoklamaları da gösterdi ki Z kuşağı diye tanımladığımız 18 yaş grubunun ağırlıklı bölümü, oy verirken “referans grup” diye de tanımladığımız aile bireylerinin görüşüne başvuruyor ve onların davranışı doğrultusunda oyunu kullanıyor.
Bu belirli oranda etki yapan sosyal medyanın yönlendirmesinden çok daha güçlü hissediliyor.
Nitekim iki akademisyen, Kenan Aydın ve Volkan Özbek’in “Ailenin Seçmen Davranışı Üzerine Etkisi” çalışması, birçok makalenin, hatta kamuoyu yoklaması yapan şirketler ile partilerin de referans ölçütü…
Araştırmalarına göre seçmenlerin %69,8’i oyunu kullanmadan önce oy vereceği siyasi parti hakkında aile bireyleriyle konuşuyor; kararını onların tercihine göre şekillendiriyor…
Bunun içinde Z kuşağı diye adlandırdığımız kesimin yeni çok yüksek, genç seçmenlerin ağırlıklı bölümü, arkadaş ve sosyal medyadan daha fazla ailenin kararından etkileniyor.
Onların sosyo-psikolojik veya rasyonel diye tanımlanan oy verme davranışlarında, ebeveynlerinin siyasal tutumunun yanı sıra, ailenin içinde bulunduğu ekonomik ve sosyal koşullar etki yapıyor.
HER DÖNEM ETKİLİ
Bu kapsamda şunu rahatlıkla söyleyebiliriz…
Ailenin orta direği diye de tanımladığımız ebeveynler aslında genç seçmenin oy davranışına da doğrudan etki yapıyor.
Uzun yıllardır kamuoyu araştırmaları yapan Dr. İbrahim Uslu, konu üzerinde konuşurken önemli bir hatırlatmada bulundu.
Geçmiş seçimlerde de gençlerin toplam seçmen içindeki paylarının yüksek olduğuna işaret edip ekledi:
“Yeni bir baby-boom dönemi yaşamadığımıza göre geçen seçimden farklı olmayacak. Seçmenler 30 yaştan itibaren, kendinden sonra gelen yaş grubundakilerin bire bir aynısı oy tercihinde bulunuyor. 25 yaş altındakiler ise onlara danışıyor; ayrıca sandığa gitmeme eğilimi de bu yaş grubunda daha yüksek…”
Bu durumda şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki, ailenin orta direği, sandığın da karar vericisi olacak.
Çünkü bu yaş grubuna dönük her bir mesaj, sadece gençleri değil, bütün seçmen kitlesini etkiliyor…
BULGARİSTAN İLK SIRADA
Seçmen sayılarına ilişkin veriler yurt dışı doğumlu seçmen sayısı açısından da ilginç bir başka veriyi karşımıza çıkardı…
Türkiye’de oy kullanacak seçmen sayısı 61 milyon civarında…
Buna ilave olarak 4 bin 969 sandıkta da 3 milyon 286 bin 786 Türk vatandaşı yurt dışı temsilciliklerde oy kullanacak.
Karşımıza çıkan ilginç bir diğer veri de yurt dışında doğan seçmenlerin ülkelere göre dağılımı…
Türkiye’de yurt dışı doğumlu seçmenlerde Suriyelilerin veya Almanya’da doğanların sayısının daha yüksek olacağını varsayardım.
Sonuçları görünce şaşırmamak elde değil; yurt dışı doğumlu en çok seçmen 384 bin ile Bulgaristan doğumlu.
Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Bulgaristan’daki Türk azınlığı dünkü ziyaretinin gerisinde de bu veri yatıyor…
Bu grubu ikinci sırada 209 bin seçmen ile Almanya doğumlular takip ediyor.
Suriye doğumluların sayısı 168 bin civarında; 24 bin Afganistan, 22 bin İran, 16 bin de Irak, 6 bin de Libya doğumlu var ki bunların toplamı 235 bini biraz geçiyor.
Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü verileri baz alındığında ise Türkiye’de oy kullanacak 18 yaş üstü Suriyeli sayısı 163 bin 44 kişi…
Dolayısıyla sosyal medya odaklı okuduğunuzda sanırsınız ki çok daha yüksek bir sayı söz konusu…
Resmi veriler, yapılan tüm taramalar da gösteriyor ki gibi milyonla ifade edildiği gibi abartılı bir sayı yok…