Seçmeni motive eden kazanır...
SEÇİMİN ikinci turu için iki aday ve destekleyen ittifaklar dün itibarıyla kolları sıvadı.
Önce sosyal medya araçları ve ittifak ortakları, ardından parti teşkilatlarıyla yapılan toplantıların ardından bugünden itibaren de ekran meydanlarında kendilerini daha sık göreceğiz.
Bunun nedeni de zaman kalmaması, 10 gün içinde mitinglerle fazla zaman kaybedilmemesi.
MİTİNGLERE VEDA
Bunun yerine miting benzeri, daha küçük toplantılar ve toplum üzerinde etkileri daha yüksek olan kanaat önderleriyle buluşmaların yapıldığı bir haftanın geçmesi öngörülüyor.
Her iki tarafın da bu açıdan birbirleri ile taktik açıdan bir farkı yok.
Zaten uzun vadeyi kapsayan bir stratejiyi üretme şansları da yok; o nedenle 10 güne sığacak yoğun taktikler, özellikle de karşı adayın politikalarını önceden fark edip bunun üzerine kurgulanan sosyal medya savaşı ile bu sürecin bitirilmesi amaçlanıyor.
Her birimizin dijital sürelere kapılıp gittiğimiz bu süreçte, sosyal medyanın hayatımızın büyük bölümünü kapsayacağı aşikar…
Ancak bütün bunlar seçimin kazanılması için önemli bir aktör değil çünkü içerik olmadan buralarda olmanın faydası da yok.
İçeriğin özü de seçmeni motive edebilecek araçları, cümleleri bulup yerleştirmekten geçiyor.
ERDOĞAN’IN AVANTAJLARI
Bu açıdan bakıldığında her iki aday açısından da seçmen motivasyonunda avantajlı ve dezavantajlı oldukları yerler var.
Cumhur İttifakı adayı Recep Tayyip Erdoğan açısından en avantajlı yönü, %50+1’i geçememiş olmakla birlikte rakibinin önünde tamamlaması…
Ancak 2014 (%51.79) ve 2018 (%52.59) seçimlerinde aldığı oyların 3 puan gerisine düştü.
Partisi de bu seçimin en fazla kaybedeni oldu; oy oranında 7 puan, milletvekillerinde de 34 sandalye kaybına uğradı.
Bütün bunlara karşın TBMM’nin en çok sandalyeye sahip birinci partisi oldu; rakibine neredeyse 100 sandalye fark attı.
Cumhur İttifakı olarak TBMM’de salt çoğunluğun üzerinde bir konuma ulaştı.
Bunun avantajı kadar dezavantajlı yanları da var; başında da “Nasıl olsa kazandık” havasına giren seçmen tabanının ikinci turda sahada etkinliğinin düşme ihtimali.
Seçmen tabanı açısından sadece partisinin değil, ittifak ortaklarının sosyolojik tabanlarının motivasyonu açısından da avantajlı ve dezavantajlı yönleri var.
İttifakının seçmeni kendi milletvekillerini seçtirebilmek için yoğun çaba gösterdi; özellikle MHP milletvekili adaylarının sahada gösterdiği cevvaliyet oldukça yüksekti.
Her ne kadar zaman zaman ittifak ortağı olmasına karşın AK Parti teşkilatı ile sahada rakipleşmesinden kaynaklanan kayıpları olsa da karşılığını da aldı.
İtirazlar nedeniyle milletvekili sayısında gelgitler yaşanıyor olsa da Parlamentoya en az 50 milletvekili gönderdi…
Yeniden Refah da bu süreci kazançlı kapatan parti oldu; tek başına girmesi halinde %7 barajını aşamayacağı görülmesine karşın, 5 milletvekilini parlamentoya soktu.
İKTİDARI TEK BAŞINA KURACAK
Ancak MHP, Yeniden Refah, Hüda Par ve DSP tabanlarının ikinci turda sandığa götürme motivasyonu açısından dezavantajlı bir yönü var; o da iktidarın AK Parti’nin tek başına kuracak olması.
İttifakın nüvesi olan partiler, kendisinden herhangi bir bakanının olmadığı kabinenin oluşumu için desteğini milletvekili seçimindeki kadar gösterebilir mi?
İttifak ortağı partiler bu konuda seçmen tabanını ne denli motive edebilir?
O nedenle AK Parti yönetimi elinde %49,5 olduğunu varsaymak yerine, %35 sağlam dayanağın üzerine ne koyacağını hesaplayıp, ötekinin de seçmenini sandığa götürmekle yükümlü.
Toplantı için Ankara’ya gelen AK Parti il başkanı ve belediye başkanının şu sözü de önemliydi:
“Ne yapmamız gerektiğini heyecanla soruyoruz, bize verilen cevap, ‘Miting yapmayacağız, siz çalışmanıza bakın’ yönünde oluyor. Sahayı tekrar nasıl ayağa kaldıracağız, onun modelini bize sunmuyorlar…”
YURTDIŞI OYLARIN DURUMU
Seçmen açısından bir diğer handikap ise yurt dışı oylar; çünkü Erdoğan son iki seçimde rakiplerinden çok daha yüksek oyu topluyor.
Her ne kadar 2018 seçimindeki gibi %62 gibi bir rakamdan 20 puan geriye düşmüş olsa da ilk turda rakibine de 20 puan fark attı, toplam oyların %44.41’ini aldı…
Yurt dışı seçmenin sandığa gösterdiği teveccühün en önemli etkeni de deprem oldu.
Yurt dışında yaşayan birçok kişi ailelerini görmek için geldiği sırada gümrüklerde oyunu kullanma fırsatı buldu; bu da katılımı arttırdı.
Şimdi ise büyükelçiliklerin önünde 5 saate yakın sıra bekleyip oy verdirebilmek için de ayrı bir motivasyona ihtiyaç var.
KILIÇDAROĞLU CEPHESİ
Kılıçdaroğlu açısından ise dezavantaj ve avantajlar rakibine tezat…
Dezavantajı, kazanacaklarına tam da inandıkları bir sırada, rakibini %50+1’e ulaştırmamakla birlikte Erdoğan’ın gerisinde kalmış olması.
Bu da kırılgan olan sosyolojik tabanında ciddi şekilde moral bozukluğuna, sandığa gitmeme eğilimlerine yol açtı.
Rakip taraf da bunu sosyal medyadan coşturunca, CHP seçmeninin sandığa gitmeme, gitse de “Nasıl olsa çalınacak!” semptomlarının artmasına yol açtı.
Sosyal medya gazı da buna eklendiğinde Kılıçdaroğlu tarafında önce morallerin düzeltilmesi gerektiği gibi ek bir çalışma zorunluluğu çıktı ki, seçmen motivasyonu açısından en dezavantajlı haliydi.
SELEFLERİNDEN ÇOK OY ALDI
Oysa Kılıçdaroğlu bu seçimde partisinin oyunu 4 puan yükseltti; milletvekili sayısını da arttırdı.
Yetmedi, geçen iki seçimde de ittifak olmasına karşın, hem Ekmeleddin İhsanoğlu, hem de Muharrem İnce’nin aldığı oydan %15 daha fazlasını elde etti; %45 ile sonuçlandırdı.
Her dönem ilk turda çıkan rakibini de geriletti ikinci tura bıraktırdı.
Hem ittifakını diri tuttu, hem de kısa süre içinde var olan olumsuz tabloyu olumlu bir noktaya taşıdı.
Ancak yine de klasik mutsuz tereddüt toplumunu motive edebilmekten şu kısa sürede başlaması gerektiği için dezavantajlı zeminde duruyor.
Avantajı ise Erdoğan’ın aksine iktidarı ittifak ortakları ile paylaşacak olması…
Dolayısıyla ittifak ortağı diğer parti tabanlarının milletvekili seçimini aldık, iktidar onların işi deyip Kılıçdaroğlu’nu kendi oyuyla baş başa bırakmak gibi olumsuzluğu yok; aksine avantajlı durumda.
Çünkü iktidarı almaları halinde lideri Cumhurbaşkanı yardımcısı olmakla kalmayacak, bakanlık da elde edecek.
Kendisini iktidarda temsil etme olanağına kavuşacak; bu da tabanın yeniden motive edilmesi açısından önemli bir avantaj sunuyor.
AKŞENER ETMENİ
Ayrıca ilk turda, istedikleri oya ulaşamamasının önündeki en önemli etkenlerden biri, milliyetçi kesimin Kılıçdaroğlu’na yönelik teröristlerle işbirliği propagandasından dolayı oy vermemesiydi.
Milliyetçiliğiyle mütemmim İYİ Parti Lideri Meral Akşener’in partisinin oylarını arttırmaya odaklanması nedeniyle tek başına odaklanamadığı Cumhurbaşkanlığı seçimine bu kez tam asılacak olması da bir avantaj.
Bu da milliyetçi oyların etkilenmesi için önemli bir etken oluşturacak.
Millet İttifakı’nın dünkü toplantısından çıkan sonuç da bunu gösteriyor; miting yerine daha çok salon toplantılarına ağırlık verilmesi, milliyetçi söylemlerin arttırılması yönünde bir propaganda amaçlanıyor.
Millet İttifakı bileşenleri liderlerinin hepsinin iktidarda bulunacak olması da onların her birinin bir yerde miting yapıp oy istemesine olanak tanıyor.
Bu da seçmen motivasyonu açısından bir başka avantajı sağlıyor…
Buna bir de her partinin seçim sonrası büyük kongrelerinin gelecek olması da eklendiğinde, parti yöneticilerinin de motivasyonunu iktidara odaklı arttırıyor.
İktidarda kongreye gitmenin avantajını hepsi biliyor…
Özetle bugün başlayıp, gelecek hafta sonu tamamlanacak 10 günlük çılgın kampanya sürecinin baş döndürücülüğüne herkes bugünden hazır olsun…