Giderek büyüyen köpek çeteleri tehlikesi
Hayvan hakları konusundaki hassasiyetimi bu köşeyi takip eden siz okurlarım gayet iyi bilirsiniz.
Adalar’daki atların uğradığı zulme de, kedi ve köpeklere yönelik şiddete de her fırsatta elimden geldiğince karşı çıkan ve dikkat çekmeye çalışan bir yazarım.
Filozof Peter Singer’in, argümanlarının önemli kısmından çok etkilendiğim ‘Animal Liberation’ adlı başyapıtını da bu köşede anlatmıştım.
Bu kitap ‘Hayvan Özgürleşmesi’ adıyla Ayrıntı Yayınları tarafından Türkçeye çevrildi. Hepinize okumanızı tavsiye ederim.
Çağımızda çok etkili olan hayvan hakları hareketi ile vegan felsefenin ‘Das Kapital’i hükmündeki bu eser hakkında merkez medyada ilk yazan da ben oldum sanıyorum.
Bu köşede yayınladığım ‘Ekrem İmamoğlu Tunç Soyer’i neden aramalı’ başlıklı yazının linkini buraya koyuyorum. O yazının ikinci kısmında hayvan hakları hareketinin felsefesini özetlemeye çalışmıştım.
İNSAN-HAYVAN DOSTLUĞUNA TEHDİT
Ancak bununla birlikte uzun zamandır gözüme takılan ve beni ürküten bir tehlikeye de değinmem şart oldu.
Bu tehlike hem insanlar, hem hayvanlar, hem de insan-hayvan dostluğu için bir tehdit.
Türkiye’nin birçok şehrinin sokaklarında giderek artan bir problem baş gösteriyor: Köpek çeteleri…
Henüz 5 gün önce Adana’da 6o yaşında bir erkek 5 sokak köpeğinin saldırısı sonucu yaşamını yitirdi.
2 gün önce Adıyaman’da bir genç kız yine bir köpek çetesinin saldırısına uğradı ve canını zor kurtardı.
Geçen yıl Kayseri’de yine köpek çetelerinin öldürdüğü 14 yaşındaki genci hatırlarsınız… O korkunç olay uzun süre konuşulmuştu…
KÖPEKLER NEDEN SALDIRGANLAŞIYOR?
Bu tür olayların artmasını biz insanların sorumsuzluğuna ve hayvanlara sahip çıkmamasına bağlıyorum.
Başı boş metropol ortamına bırakılan köpekler doğal olmayan bu ortamda anormalleşiyor ve saldırganlaşıyor.
TANINMIŞ BİR MEDYA YÖNETİCİSİ HASTANELİK OLDU
Konuşulmayan çok vahim başka bir hadiseyi de ben yazayım…
Yine 2019’da bizim basın aleminde ismi herkesçe bilinen bir medya yöneticisi Bebek sahilinde köpeklerin saldırısına uğradı.
Köpek çetesinin üzerine üşüşmesi ile yere düştü ve kaburgaları kırıldı, ameliyat olmak zorunda kaldı. Uzun süre hastanede yattı.
Sorun yalnızca Bebek’te değil. Çengelköy’de ve Beylerbeyi’nin üst taraflarında ve İstanbul’un çeşitli semtlerinde de giderek büyüyen köpek çeteleri gözlemliyorum.
ALAÇATI’DA ETRAFIMI SARAN KÖPEK ÇETESİ
Kendi başımdan geçen hadiseyi de anlatayım: Ekim ayının sonunda Alaçatı’da bir sabah yürürken kendimi bir anda 10-15 köpeğin ortasında buldum.
Kulağımda müzik olduğu için geldiklerini duymamışım. Saniyeler içinde etrafımı sardılar ve çılgınca havlamaya başladılar.
Bir tanesi dişlerini bacağıma geçirirken yanımızdan bir kamyonet geçti. Ben de avaz avaz bağırmaya başladım.
Bunun üzerine dağıldılar da kurtuldum. Sonra oradan geçen bir hanımefendiye rastladım.
Alaçatı’da yazın ikamet eden yabancıların köpek baktıklarını, memleketlerine dönerken de zavallı hayvanları sokakta bıraktıklarını, hayvanların aç kaldığını, belli sokaklarda dolaşıp her geçenin üzerine havladıklarını ve bu nedenle giderek artan bir köpek çetesi sorunu yaşandığını anlattı bana.
Bu korkunç tabloyu önlemek için derhal bir şeyler yapmak şart.
Önlemden kastım masum dostlarımız köpekleri imha etmek değil elbette. Köpekleri bakımevlerine alıp, çoğalmalarını kontrol altında tutmak gerekiyor.
İKİ BAKANLIĞIN DESTEĞİ GEREKİYOR
Çevre ve Şehircilik ile Tarım ve Orman Bakanlıklarının desteği alınmalı,
Belediyelerin barınak alanları genişletilmeli ve sahipsiz hayvancıklara bir yaşam alanı sağlanmalı.
Köpek çeteleri meselesi biz insanların kendi benliğine tapması ve köpekleri de oyuncak gibi görmesinden kaynaklı bir sorun aslında. Hayvanları sahipsiz bırakıyoruz.
Zavallı hayvanları suçlamak çok yanlış. Kamusal bir problem haline gelen bu sorunu biz insanlar çözmek zorundayız.
