Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Ferzan Özpetek’in yeni filmi Napoli’nin Sırrı (Napoli Veleta) gala gecesinde birbirinden ünlü isimleri ağırlayarak vizyona girdi. Sonbahara uygun romantik bir film izleyelim diye gittiğim gala gecesinde Özpetek’in psikolojik gerilim türüne kaymış olduğunu görünce bir hayli şaşırdım. Yapımın hemen başında işlenen cinayet size Jean-Christophe Grange kitaplarından uyarlanan bir filmin içinde olduğunuz hissiyatı verse de bu yükseliş çok uzun sürmüyor ve konu alışılageldik Ferzan Özpetek tadıyla kaplanıyor. Film bitiminde Gina’da verilen kokteyl sırasında uzun süre film hakkında konuşurken buldum kendimi. Bir ustanın filminden çıkınca böyle oluyor. Genelde bu tip partilerde film hakkında iki-üç çift laf edilir ve güncel dedikodular denizine dalınır. Ama bu sefer öyle olmadı. Yönetmen filmin sonunu biraz da izleyenin hayal gücüne bırakınca doğal olarak partideki davetliler izlenimlerini birbiriyle paylaşıyordu.

CESUR SEVİŞME SAHNELERİ

Film neden izlenir sorusuna verilen cevap farklı farklıdır sonuçta. Zaman geçirmek için sabun köpüğü hikayeleri sevenler olduğu kadar izlediği filmden sonra hayatı sorgulamaktan hoşlananlar da az değil. İşte Napoli’nin Sırrı sorgulama yönlü bir film. Filmin müziklerini yapan Pasquale Catalano’nun özel seçkisiyle sokaklarını dolandığınız Napoli’ye aşık olmanız muhtemel. Napoli’nin antik gizeminden fazlasıyla yararlanan film, klasik İtalyan sinemasında gözlenen hayaller, aile sırları ve güzel insanlar sarmalından oluşuyor. Bugüne kadar bir çok filmin yorumunda ‘cesur sevişme sahneleri’ kalıbı kullanılmıştır ama Ferzan Özpetek bu konuda da piyonunu birkaç hamle ileri götürmüş. Öyle ki bu sahneleri ‘Grinin 50 Tonu’ ile kıyaslamaktan geri duramıyorsunuz.

Önceki film İstanbul Kırmızısı’nın hezimetini üzerinizden atmak için aşık olacağınız Napoli sokaklarında Özpetek ile buluşmanızı öneriyorum. BKM’nin güç verdiği filmin çıkışında Napoli’ye doğru bir yolculuk planında bulunmanız muhtemel.

***

Ve kazanan Ebru Şallı

Yıllardır hakkında en çok konuşulan kadınlardan biridir Ebru Şallı. Model olarak başladığı kariyerinde yaptığı işler kadar pilates tutkusu da gündemdeydi. Onun spora olan ilgisini ‘reklam yapıyor’ olarak nitelendirenler bir türlü dinmedi. Fakat 2000’lerin başında bu spora başlayan Ebru’nun 2018’e gelindiğinde sahip olduğu ölçüler çok şey anlatıyor. Önceki gün Grey için yaptığı sağlıklı kahvaltı menüsünün tanıtımında gördüğüm Ebru Şallı, onu ilk kez görüp vurulduğum 2000 model dergi kapaklarındaki halinden hiç farklı değil. Bel ölçüsü konusunda daha da inceydi hatta.

Kadın gerçek hayatta photoshop’lu gibi maşallah. Her ince insan gördüğünüzde söyleme ihtiyacı hissettiğiniz gibi “Ben de hiçbir şey yemesem öyle olurum” kalıbını kullanmayın hemen. Ebru aç değil, sadece beslenmeyi öğrenmiş. Yıllar içinde kendini geliştirerek sektörünün tepesine tırmandı hepsi bu. Onun pilates tutkusuyla dalga geçenler Ebru Şallı yerine kendilerine sarsalar nereden nereye gelirlerdi halbuki. Sürekliliğin pek de önemsenmediği günümüzde kendini hala koruyor olmasını takdir edilesi buluyorum. .

***

Alçakgönüllü star Atakan Hoşgören

Popüler dünyadaki tek 18’lik Aleyna Tilki değil biliyorsunuz. Gençler dinozorlaşmış isimlerdense kendilerine yakın isimleri tercih etmeye başladığından beri piyasadaki genç işler çoğalmaya başladı. Daha çok “Aleyna’nın ruh hali ne olacak” tribine girilse de aslında o yaşta birçok ünlümüz var artık. Ergenlikle gençlik arasında vakit geçiren kitlenin en sevdiği dizi olan 4N1K İlk Aşk mesela. Episode Dergisi’nin son sayısında okuduğuma göre, dizinin başrol oyuncusu Atakan Hoşgören, gençlik ve ilgi çekme konusunda bir hayli şaşıranlardan. Hayatında ilk defa katıldığı bir dizi seçmesinde başrole seçilen Atakan, İstanbul Moda Haftası’na katıldığında saatler boyunca genç hayranlarıyla selfie çektirmişti.

Dergideki röportajda “Ani bir ilgi bombardımanıyla karşılaşınca ne olduğunu anlayamadım ama ailemle yaşadığım için eve gidince yine Atakan olmak zorundayım. Ailem gerçeklik ve hayal dünyası arasında duran önemli bir destek sistemi benim için. Onlar olmasa bu renkli şöhret denen dünyayı nasıl göğüslerdim bilemiyorum” diyen Atakan’ın aklı başında tavırları hoşuma gitti. Buradan da görüyoruz ki genç kardeşlerimiz, abileri ablalarından çok daha olgun. Aynı ilgiyi gören 30’lu yaşlarındaki star adaylarının bir dizide oynadıktan sonra kendilerini Leonardo DiCaprio mertebesine konumlandırmalarına alışmıştık biz oysa. Alçakgönüllü star görünce seviniyor insan…

***

Sevimli hayalet Sam yeniden aramızda

1990 çıkışlı Ghost’u izlemeyen yoktur herhalde. Çıktığı dönemde ortalığı yıkan bu film günümüze gelindiğinde klasik olmuş altın gibi parlıyor. Tabii ki Demii Moore ve Patrick Swayze’li orijinal filmin yeri her zaman bambaşka. Fakat artık efsaneleşen bu oyunun müzikal uyarlaması da aynı şekilde merak cezbediyor.

19 Ekim-4 Kasım arasında Zorlu PSM sahnesinde izleyebileceğiniz Ghost The Musical, sonbahar romantizminin üzerine iyi gidecek gibi duruyor. Meşhur çömlek sahnesini canlı canlı izlemek güzel olacak. Beste ve şarkı sözlerinde Eurythmics’ten Dave Stewart’ın parmağının olması bile heyecan verici.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar