Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Bu yazıda finans biliminde geçerli yaklaşımları da kullanarak yaptığımız analizler çerçevesinde yatırım kararlarınıza yönelik "bilgi" vermeye çalışacağım, karar vermek her yatırımcının bizzat kendi inisiyatif ve sorumluluğundadır. Öncelikle 201 0 yılında Dünya ve Türkiye ekonomisindeki bazı kritik faktörleri en özet haliyle seçip, 2011 bağlantısını ifade edelim:

Dünyada; parasal birlik isterken ekonomi birliği bile sorgulanmaya başlanan Avrupa Birliği'nde bütçe krizleri 2011 yılında da sürecek; ABD "0" düzeyli faiz uygulamasına "gittiği kadar" devam edecek; Çin iç talep yönetimine daha fazla ağırlık verecek, ihracat artış hızını ise dizginleyecek; 2009 ve 201 0 yılında ağırlıklı olarak üretim kaynaklı ticari büyüme yaşanırken, tüketim tabanlı ticaret ancak 2010 yılında toparlanmaya başladı; bu eğilim hızlanacak; altının rezerv olma özelliği ile talep görmesi, sürü psikolojisi olsa bile devam edecek; kırılma noktası ise ABD kısa vadeli faizlerinin yükselme sinyali ile başlayacak; gelişmiş ülkelerde üretim ve özellikle tüketim görece artacak, bazı emtialarda hızlı fiyat yükselmeleri yaşanacak; taşımacılık endeksleri Çin etkisiyle 2010 sonuna doğru ciddi gerileme yaşadı; yansımalarını 2011 yılı ilk yarısında geçici de olsa sert bir şekilde göreceğiz.

Türkiye'de; 2009 Küresel, 201 0 Avrupa krizine karşın ekonomi ithalata dayalı ihracat örneğini sürdürdü, bütçe disiplinini sağlarken cari açıkta yine rekora gitti; yanlış zamanlamalı öne çıkarılan Mali Kural, Başbakan'ın müdahalesiyle rafa kalktı; para politikalarında cari açık konusunun ihmal edildiğini gözlemlediğimiz süreçte Başbakan devreye girip, cari açık ile rezerv bağlantısını dile getirdi; Referandum sonuçları, en azından seçime giden sürecin daha ılımlı geçmesine olanak tanıdı; yatırımlarını daha da artıran küresel yatırımcılardan bir anlamda A notu alan Türkiye, "Reyting" şirketleri tarafından ise, halen "yatırım yapılabilir" sayılmıyor; 2011 'de kim hatalı ortaya çıkacak; borsa endeksi doyum seviyelerine ulaştı ki, halka arzcılar sıraya girdi. Yeni arzlar da gelecek, endeks herhalde düşmez düşürülmek istenmez (?), yine de dikkat gerektiriyor.

Peki, bu değerlendirmelerin dışında faktör mü yok? Var tabii ki; herkes kendi faktörlerini ele alabilir. Askeri, siyasi, dini, psikolojik çok sayıda farklı etken ele alınabilir. Şimdi biz yukarıdaki seçtiğimiz özet değerlendirmeyi biraz sayısal analiz ile tamamlamaya çalışalım; tasarruflarını sadece altın, dolar ve İMKB hisselerinden oluşturmak isteyen ortalama risk tercihli bir yatırımcı için farklı dönemleri temel alarak hazırladığımız bir portföyde; %60 altın, %24 dolar ve % 16 oranında İMKB fonuna yer vermek uygun görünüyor (analiz dönemi 1987-2010 aylık). Bu portföye göre riskini yarı yarıya azaltmak isteyen yatırımcı için tercih; %50 vade sonuna kadar tutulmak üzere bono veya tahvil sepeti, %30 altın, %12 dolar ve %8 İMKB fonu oluyor. Bazı yatırımcılarımız hemen Euro olmaz mı diyebilir; pekâlâ her şey olabilir, ancak buradaki münferit portföy yapısı, tanımlanan araçlar ile en optimal olanıdır.

Analiz sonucunun verdiği önemli bilgi, altın fiyatlarının bu kadar yükselmiş olmasına rağmen daha da cazip yatırım aracı haline gelmesi. Aslında, 2010'dan yadigâr kalan gelişmeler de, bir süre daha altın talebinin olabileceğini teyit eder görüntüde. Bu bilimsel ama geçmişe dayalı analizin farklı vade ve alt periyotlar kullandığımızda farklı portföy yapıları göstermesi nedeniyle, ihtiyatlı olmamız gerekir. Zira geçmişte altının hızlı değer kaybettiği dönemlere de şahit olunmuştur. Piyasalar mükemmel değil, sürekli aynı portföy de en iyi değil. Özellikle de ABD'nin faiz politikasının 2011 yılında iyi izlenmesi gerekecek. Kısa vadeli faizlerin artma eğilimi ile birlikte portföylerde altın pozisyonunun belki de çok hızla azaltılması yerinde olabilecektir. İşin açığı şu, geçen seneden bizim portföy analizini zaten fark edip belki analiz bile yapmadan altın almış olanlar en iyi stratejiyi uygulamışlar (!).

Değişik portföy tercihlerine, özellikle de döviz ağırlıklı olanlarına, vadeli işlem, opsiyon, emtia fonları, bankaların korumalı fonları içerenlerine, sadece hisse portföyü içerenlerine ileriki yazılarda yer vermeye çalışacağım.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar