Ahlaki pusulamız nereye kayboldu?
Ahlaki olarak muğlak alanlarda “Acaba doğru mu olur yanlış mı” diye tereddütettiğinizdeyapmamakherkesin yararına olur herhalde. Adını sanını duymadığım, pek yaratıcı ve komik de bulmadığım birYouTubekarakteri (ya da moda deyimle sosyal medya fenomeni) şimdi şuursuzluğunun bedeliniyargı önünde ödeyecek.
Kıyamet 100 TL karşılığı iki erkeğin (bir başka videoda da iki genç kızın) öpüştürülmelerinden kopuyor.Bir buçuk milyon kişi izlemiş, ben en geç görenlerdenim.
Ne yalan söyleyeyim, gençlerin kafasına silah dayamıyor, elindeki kartlardan rastgele görev seçen ve karşılığında küçük rakamlar alacak gençleri zorlamıyor. Ama ortadaki ödül, rakamından bağımsız olarak, bir manipülasyon aracı olarak kullanılıyor.
YouTubefenomeninin diğervideo’larındaöpüşmeyi bırakın,insanıgerçektenküçük düşüren,bu gencecik insanları alay malzemesine dönüştüren pek çok başka“görev”var. Asıl utanç verici ve rahatsız etmesi gereken görüntüler de bunlar zaten. 20 TL karşılığı beş kere “Bengay’im” diye bağırmak, hatta bununvideo’yada çekilmesi insanın hayatında kara bir leke olmazbelki. Ya da 40 TL’ye (ya da ne kadarsa, dönüp bakmadım) kafada dört yumurta kırılması, insanın sokakta donuna kadar soyunmasıda.Çok yaratıcı, radikal, meydan okuyan, ezber bozan bir “görev” de değil sonuçta.
Ama para insanı yapmayacağı şeye zorluyorsa ahlaki olarak muğlak bir araziye girilmiş demektir.
“Jackass” gibi bu işin öncüleri işi çok daha uç noktalara götürmüşlerdi zamanında. Konserlerde falan gördüğümüz o iğrenç portatif tuvalete oturan birine tuvaletle birlikte ‘bungeejumping’ yaptırmak gibi.Amabütüntabularıyerle bir ederken her kural tanımazlığın dabir kırmızı çizgisi olduğunuonlar bile biliyordu:Çocuklar hiçbir zaman malzeme edilemez.
ÇOCUKLUĞUN İCADI VEYOKOLUŞU
Dünyanın en önemli iletişim bilimcilerindenNeilPostman “ÇocukluğunYokoluşu” kitabında bugün artık biyolojik bir kategoriolarak anılan“çocukluğun” icat edilen bir kültürel kavram olduğunu anlatır. Rönesans’a kadar çocukla yetişkin arasında bir ayrım olmadığı dönemin resimlerdeki çocukların üzerinde giydikleri kıyafetlerden de anlaşılır; 16 yüzyılda icat edilen çocukluk günümüze kadar kabul edilerek gelmiştir.
AncakPostmaniletişim teknolojilerinin gelişmesiyle birlikte çocuklukla yetişkinlik arasındaki kesin ayrımın medya tarafından yok edilmeye başladığına dikkat çeker. Yetişkinlere yönelik haberler 10 yaşındaki bir çocuğun algılayabileceği şekilde basitleştirilirken pazarlama stratejileri de çocukları müşteri, yani bir yetişkin gibihedef alır. Yetişkinlere ait olduğu düşünülen seks gibi eskiden bilinmez dünyalar da çocuklarahitap eden çizgi roman, film ya da oyuncakların içine sıkıştırılır. Barbie’nin meme ucuveyaerkek arkadaşıKen’inpipisi yoktur ama parçası oldukları “evcilik oyunu” yetişkinlerin dünyasının birebir taklididir.
Aslındabilimçocukların korunması gerektiğini şart koşar. Çocuk kendi kendini koruyamayacağı için de bu görev yetişkinlere düşer.Pedofiliye, cinsel tacize yönelik katı tedbirlerin, cezaların altında yetişkinintoplumdaki ve ailedeki bu doğalsorumluluğunu istismar etmesini önlemek yatar. İnsan beyninin karar vermeye yarayan ön lobu 23-24 yaşlarında tam olarak geliştiği göz önünde bulundurulursa yetişkinlerin gençlere karşı sorumluluğunun önemi daha da anlaşılıyor.
PARANIN GÜCÜ
Sadece para karşılığıYouTuberating’inemalzeme edilen gençler değil, 16 yaşında Milli Takım’da oynatılan bir futbolcu, Küçük Ceylan, Küçük Emrah gibi genç yaşında sahneye çıkartılan şarkıcılara karşı da yetişkintoplumunun sorumluluğu büyük.
Video’dakigençlerin18 sınırını aşıp aşmamaları fark etmiyor, kendi kararlarını veremeyecekher gencinaklı bir şekildeçelinmeye uygun: Futbolcular bir önceki kuşakta gördükleri pahalı arabalara, şöhretli kadınlara, şarkıcılar göz kamaştırıcı sahne ışıklarınatav oluyor.Başıboş İzmirli gençlere ise 100 TL yetiyor.
Bu çarpık düzenin kaçınılmaz sonucu olarak zaman zaman haber olan aşırıvak’alarda(Arda Turan’ın silahı,RiverPhoenix’in aşırı dozdan ölümü) gençlerin travması tartışılıyorama hemenunutuluyor.
River PhoenixSonuçta kazanan hep serbest piyasa.Her dönem çok para kazanangençfutbolcularınşöhreti ve serveti taşıyamadıkları içinyoldan çıktığını tartışırız, amaçark kuşaktan kuşağa aynen işler. Futbolculardan daha çok onların üzerinden daha fazlasını kazananlar sistemin gardiyanlardır çünkü ve bu mekanizmayı olduğu gibi sürdürmek işlerine gelir.İki genç taş atıp kolları yorulmadan 100 TL kazanırken, onları izleyen1.5milyon kişinin bir “serbest piyasa”geliri yaratması gibi.
Ahlaki pusulanın şaştığı yer de gençlerin öpüşmesi değil, paranın gücüne hiçbir tedbirin karşı koyamaması.