Kapımızda savaş ihtimali giderek güçleniyor
Asıl soru hiçbir zaman Donald Trump’ın gidip gitmeyeceği değil, giderken ne kadar zarar vereceğiydi. Görevi 20 Ocak’ta bitecek olan Trump bu kısa sürede savaş bile çıkarabilir. Dün, İranlı nükleer fizikçi Muhsin Fahrizade’nin büyük ihtimalle İsrail tarafından öldürülmesi Trump’ın giderayak çıkarmak istediği savaş için yeterli ortamı oluşturacak gibi gözüküyor. İran bu suikastın intikamının mutlaka alınacağını söylüyor, Trump ise saldırı için tek bir Amerikalının canına zarar gelmesini bekliyor.
Aslında Trump göreve geldiği günden beri İran’a saldırmanın veya İran’ı kışkırtmanın bir yolunu arıyor. İki ülke arasındaki gerginliğinde olgun tarafın İran olduğunu görmek şaşırtıcı, ama durum bu. İran şu ana kadar serin kanlılığını korumuşa benziyor. Sene başında Kasım Süleymani’nin öldürülmesine tepki verdi, ama bir İran-ABD savaşına yol açacak şiddette değil, göstermelik, simgesel bir tepkiydi daha çok. Yeni yönetime iki aydan daha kısa süre kalmışken Fahrizade’nin öldürülmesine de böylesi bir mesafeli tepki vermesi olası bir savaşı engelleyebilir.
Ama Trump yönetimi ve Trump’ı parmağında oynatan İsrail bu durumdan hoşnut değil. Önceki gün Axios’un özel haberine göre İsrail ordusu IDF olası bir İran savaşına karşı hazırlığa başladı. Washington Post’un dünkü haberine göreyse ABD yönetiminden Irak’a da büyük baskı var. İsrail ve ABD amiyane tabirle İran’ı gaza getirmek için her şeyi yapıyor ama İran gaza gelmiyor.
İran gaza gelmiyor çünkü Biden’la yeni bir sayfa açmak istiyor.
İran geçtiğimiz günlerde Joe Biden’ın seçilmesiyle birlikte ilişkilerin yeniden başlamasından duyduğu memnuniyeti belli etti. Biden da Obama’nın İran’la vardığı ama Trump’ın çekildiği nükleer anlaşmasına ABD’nin yeniden imza koymaya hazır olduğunu belli etti. Olası bir Amerikan saldırısı Biden’la yeni bir sayfa açmayı imkansız kılacak.
İlişkilerin düzelmesinden hoşnut olmayan ülke İsrail. Nükleer anlaşması Obama’yla Netanyahu’nun arasının bozulmasına neden olmuştu, hatta bir Amerikan Başkanı’nın körü körüne İsrail’in hoyrat politikalarına boyun eğmemesi devlet politikasında da yeni bir aşamaya gelindiğinin işaretiydi.
Sanıldığının aksine Amerika’nın Yahudileri, İsrail’e çok daha eleştiriler bakıyorlar. O bakımdan Obama kendi seçmenini de bu politika değişikliğiyle karşısına almadı. Aksine İran’ın nükleer üretimine sınır koyarak barışçıl yönden gerginliği de önledi.
Trump’ı parmağında oynatan İsrail bağlantılı milyarderler var.
İsrail’e eleştirel bakan Amerikan Yahudileri kadar Amerika’da İsrail’in çıkarlarını korumaya ant içmiş kuvvetli isimler de var. Bu isimlerin kuvveti cüzdanlarının büyüklüğünden geliyor. Ve 2016’da Beyaz Saray’da parayla istediklerini yaptıracak bir kukla buldular.
Donald Trump’ın İran’a saldırmak için yüz milyonlarca nedeni var, bu nedenlerin tamamı da parayla ilgili. Trump’a en çok bağışı yapan Las Vegaslı otel-kumarhane kralı Sheldon Adelson gibi iş adamlarının çıkarları doğrultusunda Ortadoğu politikasını belirledi. Trump’ın kampanyasına yüz milyonlarca dolar bağışlayan Adelson gibi cömert iş adamları istediği için Kudüs’ü başkent olarak tanıdı ABD. Bu iş adamlarının çıkarları ABD’nin Suudi Arabistan’la arasının bozulmasına ters olduğu için Washington Post yazarının İstanbul’daki Suudi konsolosluğunda öldürülmesinden sonra bile tepki vermedi Trump yönetimi. En son Dışişleri Bakanı Mike Pompeo geleneksel Amerikan politikasını yerle bir ederek Batı Şeria’ya gitti ve bölgeyi fiilen İsrail toprağı olarak tanımış oldu. ABD aynı zamanda Batı Şeria’da üretilen ürünlere “İsrail yapımı” denmesine de izin verdi, bu bölgedeki araştırma kurumlarına devlet desteği taahhüt etti—Batı Şeria’da sadece Adelson’ın açtığı bir tıp fakültesi var. Trump’ın 2024 planı için de Adelson’ın paralarına ihtiyacı var.
Savaş yanlıları için süre azalıyor.
Trump’ın günlerinin sayılı olduğunu Adelson ve İsrail biliyor. Biden yönetimi “Üçüncü Obama” kabinesini andırdığı için de dış politikada bu çıkar odaklarının işine gelmeyen bir tercihin söz konusu olabileceğini düşünüyorlar. Holocaust’tan kurtulan bir üvey babası olan yeni Dışişleri Bakanı Tony Blinken görevi devralacağı Mike Pompeo’nun aksine serinkanlı karar veren bir kariyer diplomatı.
Ama asıl tehlikeli ihtimal krizin Biden yönetiminin kucağına kalması. Trump’ın emrinde olduğu büyük sermaye ve İsrail’in dileğini topal ördek haliyle yerine getirmesi. Adelson zamanında “İran’ı atom bombasıyla dümdüz etmeyi,” bile önermiş iddialara göre.
Pentagon’un içini boşuna boşaltmadı Trump.
İki hafta önce New York Times’da Trump’ın İran’a saldırmayı düşündüğüne dair çıkan haber 11 Eylül sonrası Irak savaşının altyapısını hazırlayan haberleri andırıyordu. Ama bu sefer gazete daha temkinliydi. Zira Irak savaşı öncesi yaptıkları yalan haberlerin bedeli ağır oldu, dönemin başkanı George W. Bush bile özür dilemek zorunda kaldı.
New York Times’ın haberine göre Trump’ın İran’a saldırı hayallerini devlet yetkilileri engellemiş, sonunda Trump kırmızı çizgisini bir Amerikalının canına zarar gelmesi olarak belirlemiş. Öte yandan, seçimden sonra Pentagon’un ve Ulusal Güvenlik Dairesi’nin içini boşaltan Trump’ın devlet içinde olası bir saldırıya destek aradığı da ortada. Pentagon topal ördek de olsa baş komutanın savaş çağrısına hayır demeyebilir. Pompeo’nun İsrail ziyareti, şimdi İranlı fizikçinin suikastı de Türkiye’nin yanı başında Trump ve Netanyahu’nun birlikte bir iş çevirdiğinin göstergesi.