"Yetmez ama Evet" mezardan diriliyor
Muhalefet bloğunda birleşme gözükürken birden seçimde kritik rol oynaması beklenen HDP’nin eski eş başkanı Sezai Temelli aradan fırlayarak çorbanın içine sinek misali kondu. Bir yandan “Anadolu’da Görünüm”le büyüyen, devlet propagandasına maruz kalan, hiçbir şekilde Abdullah Öcalan’ı kabul etmeyecek kitleyi idare etmeye çalışan, bir yandan da HDP’yle işbirliği yaparak Türkiye’de barış ortamının sağlanmasına katkıda bulunmaya çalışan muhalefete adeta pusu kurdu. Beğenin beğenmeyin, ama Kemal Kılıçdaroğlu epey bir zamandır ipteki cambaz gibi zor bir denge tutturuyor. Benzer şekilde Meral Akşener de. Bu iki isim de HDP yüzünden hem iktidardan “Teröristlerle işbirliği yapıyorlar,”saldırılarına maruz kalıyor, hem de kendi kitlelerinin eleştirileriyle boğuşmak zorunda kalıyorlar.
Böyle bir ortamda, tam da iktidara göz kırpmak için Temelli çıkıp “Çözüm İmralı’dır,” diye açıklama yapıyor. Çözümün İmralı’da arandığı oldu geçmişte, her devlette olduğu gibi Türkiye’de de teröristlerle gayrı resmi pazarlık barış için bir seçenek olarak görüldü. Devlet televizyonuna Osman Öcalan bile çıktı. Ama İmralı’dan bir çözüm gelmedi. Temelli’nin aradığı yanıtı aslında İmralı değil ama Kandil vermişti zamanında. KCK’dan Cemil Bayık pek kimsenin doğru yorumlayamadığı bir açıklamada “HDP’nin Cihangir marjinallerinden kurtulması” gerektiğini söylemişti. Kastettiği yetmez-ama-evet liberalleri HDP’nin İmralı ve Kandil’den sonraki en büyük bagajı olmaya devam ediyor. Sezai Temelli bu resimde bir bagaj askısı.
HDP LİBERALLERE KALDI
Katılanlar daha iyi anlatır 10 Ağustos 2010’da Muammer Karaca Tiyatrosu’ndaki “Yetmez ama Evet” gövde gösterisini. “12 Eylül’le hesaplaşılacak,” yalanı üzerine kurulu referandumda bir dolu “Cihangirli marjinal” buluşmuş, “evet” propagandası yapmıştı. Lale Mansur’suz karnaval olmayacağı gibi Hale Soygazi de oraydaydı. Oral Çalışlar, Ahmet İnsel, Ferhat Kentel, Baskın Oran, yeşil boya yediğinden beri sokağa çıkamayan Roni, Yıldarado, kendisini bir ara Taraf gazetesinde yazdığı için “genelevdeki bakireye” benzeten Oya Baydar ve tabii ki bir toplulukta var oluyorsa bulunduğu topluluğun niteliğini otomatik olarak sorgulamaya açan Zeynep Tanbay geceye “renk” katmıştı magazin basını diliyle söylersek. Bugün hepsi “Lower Cihangir”sakini.
Bu hisseli liberal hayaller kumpanyasında alt kadro olarak – Kartal Kaan mesela - “Yrd. Doç. Dr.” unvanıyla SezaiTemelli vardı. Bir ara söylediği saçmalıklara çok kıymet verilen Osman Can kadar ünlü değildi, ama belli ki hepsinden daha kurnazdı. Zira HDP’nin liderliğine kadar yükseldi tiyatro sahnesinden.
HDP’nin de eli kolu bağlı. Davaya baş koymuş, gerektiğinde bedel ödemiş siyasetçileri teker teker yok edildi. Hapse gönderildi, siyasi yasak kondu. Gültan Kışanak, Sebahat Tuncel ve “Selo” gidince meydan Temelli gibilere kaldı. Ufuk Uras nasıl hala HDP yöneticisi olmadı, merak ediyorum.
Partiyi tırpalayan güçlerin istediği de buydu zaten. Zira HDP’nin eski kadrosu, özellikle de Selahattin Demirtaş partiyi kimlik politikalarından uzaklaştırarak kitlelere yaydı, Beyaz Türkler’in gönlünü kazandı. Evet, bir ara Cihangir’le flört etti ama düşük liberallerin tuzağına düşmedi. İstanbul belediye seçimlerinde de hapishaneden attığı tek bir tweet’le bin tane Temelli’ye bedel olduğunu kanıtladı. Hala HDP seçmeninin iki dudağının arasına baktığı bir önder o. Ama bu durum Cihangir’i memnun etmiyor.
“Upper Cihangir”de bir süredir Meral Akşener korkusu yaratılmaya çalışılıyor. Milliyetçi bir partinin lideri olan Akşener’den “Biji Apo” deyip halay çekmesini, HDP’nin ancak bu şartla Millet İttifakı’na oy vermesi gerektiğini savunuyor geçmişin yetmez-ama-evet’çi liberalleri. Bunu açık açık da dillendiriyorlar: Erdoğan’la Akşener karşı karşıya kalırsa… Bu bir siyasi tercih olsa anlarım; ülkenin, davanın ya da partinin değil şahsi geleceğinin hesabını yapıyorlar. HDP’nin içine sızmış birkaç liberal bu görüşü yayıyor. Önümüzdeki günlerde AK Parti’yle HDP’nin flörtünün yolunu açmak için Temelli gibi başkaları da devreye girecek, seslerini yükseltecek. Dertleri yeniden ciddiye alınmak, yeniden o kumpanyayı kurmak, sözlerinin dinlenmesi. Sezai’nin temel derdi bu.
BİR BAŞKA GECE
Cihangir liberallerinin en büyük korkusu seçimde iktidar değişirse kendilerinin ait olduğu gibi çöp tenekesine süpürülecekleri. Mahallede panik büyük. Ekrem İmamoğlu ya da Mansur Yavaş gibi potansiyel adaylara nüfuz edemediler. Meral Akşener’le “ayrı dünyaların insanları” zaten ama kapıyı çaktırmadan zorlayanlar var. Kemal Kılıçdaroğlu’nu kandırabilirler ama onun aday olup da kazanma ihtimali çok zayıf, bunu biliyorlar. İktidarın liberallere kıymet verdiğinde nasıl refaha eriştikleri günleri unutamıyorlar: TRT’de kim kaç program yaptı, kaç gazetede köşe yazıldı… Ama sonunda kullanılıp atıldılar, işleri bittikten sonra arayan soran olmadı. Bir umut, belki HDP’yle işbirliği yapacak yeni AK Parti iktidarında tekrar kültürel iktidarı ele geçirebilirler diye düşünüyorlar.
Korkuları yersiz, aslında bilakis yine onlara ekmek muhalif caddeden çıkacak. Geçtiğimiz günlerde Halk TV’ye Fehmi Koru telefonla bağlandı, uzun uzun gündemi yorumluyor mesela. “Çocuk gelinler” konusunu sanki bu iki tarafı eşit bir tartışmaymış gibi ekrana taşıyabilen ve bunun hesabını hala vermeyen rosé üreticisi Şirin Payzın aynı kanalın yüzü; yanında yıllarca iktidarın ekonomi politikalarını öven huysuzla iktidara çakıyor şimdi. Karargahtan Saray’a “Emret”demeyi gazetecilik bellemiş Fikret Bila yeni transfer. Mustafa Balbay’ın FETÖ tarafından üzerinde oynanmış günlüklerini yayımlayan T24’ten tipler muhalefet kanallarında geziyor. Rezil olmuş tiplere mikrofon tutulur mu; ama burası Türkiye işte.
Hemen kulağıma gelen bir televizyon programı projesini fısıldayayım: Ciddi bir yapımcı firma bir zamanlar televizyona damga vurmuş “Bir Başka Gece” adlı varyete şovu seçimden sonra yeniden ekrana getirmek istiyor. Sunucular Hasan Cemal, Lale Mansur ve Zeynep Tanbay, skeçleriyle Ali Bayramoğlu ve Yasemin Çongar, gündeme dair yorumlarıyla Baskın Oran ve Ahmet İnsel ülkeyi kurtaracaklar. Halil Ergün ilk kez kariyerinde sınırlarını zorlayacak ve “aile babası” rolü oynayacak Hale Soygazi’nin yanında. Murat Belge’ye çeviri mi İstanbul mu yoksa yeme-içme bölümü mü verilse diye düşünülüyor hala. Programda boşanmak üzere olan evli çiftlerin anayasal sorunlarının dinleneceği bir bölüm olacak, bunu da Osman Can sunacak. Jenerik şarkısını Cem Mansur’un piyanosu ve Şanar Yurdatapan’ın düzenlemesinden Rojin seslendirecek. E Sezai Temelli de kamera şakaları yapar artık. Yalan tabii de, olmaz demeyin.