Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Netflix’in yeni yerli dizisi “Kuş Uçuşu”nda “Cüneyt Özdemir tavsiyesiyle” işe başlayan sosyopat genç kadın rakibi stajyeri tuzağa düşürmek için zayıf anını kolluyor, kamera asistanını alet ediyor, rakibi baygın yanında da genç erkek fotoğraflarını Instagram’da bir dedikodu hesabına yolluyor ve nedense bu bir skandala dönüşüyor, rakibi eleniyor. Dizinin büyük gizemlerinden biri haber merkezinde sosyal medyaya sızıntı sağlayan köstebeğin kim olduğu üzerine kurulu. Çok basit bir şekilde konu çözülebilir aslında: Fotoğrafı—dizide “anlık” olarak geçiyor—kamera asistanı çekiyor, sosyopata yolluyor. Toplam iki kişinin elinde olan bir fotoğrafı dedikodu hesabına kimin sızdırdığını bulmak zor olmasa gerek. Ama zekamıza hakaret bu dizinin böyle dertleri yok.

        Türkiye’nin en iddialı haber sunucusu olarak sunulan dizinin ana karakterine akşam 16:00-18:00 arasında kızıyla vakit geçirdiği için hiç kimsenin ulaşamayacak olmasının absürtlüğü de diziyi ilgilendirmiyor. Ana haber öncesi, haberin en sıcak olduğu saatler bir genel yayın yönetmenin gününün en yoğun dilimidir bu saatler. Ama bu dizi haberciliği fazlaca esinlendiği “Morning Show” gibi başka dizilerden öğrenmiş belli ki, sürekli “Gerçek tektir, mutlaktır, biz haberciler gerçeğin peşindeyiz,” gibi boş laflar—boş çünkü objektiflik ve gerçeğin tek olup olmadığı gazetecilikte tartışmalı kavramlardır—edip dururken kendi gerçekliğine sadakati hiç önemsemiyor.

        REKLAM

        KİM KİMDİR

        Medya patronu karakter saç modeline kadar Vuslat Doğan Sabancı’dan esinlenilmiş—Doğan Grubu hala medyada olsaydı dalga geçmek sıkardı. Ana karakter haber sunucusu da torpilini hiç kimsenin tam olarak çözemediği Kanal D’nin eski ana haber spikeri olmalı. En azından dudak silikonları andırıyor.

        Bir ara Defne Samyeli’nin canlı yayında rehine pazarlığı yaptığı andan esinlenerek stüdyoda silah çeken konuğu sakinleştirmeye çalışıyor. Belli ki yapımcılar “Joker” filmini izlemişler, ama “The King of Comedy”den habersizler. Biraz daha az çalmak her zaman için daha iyi bir seçenektir. “Havva Hakkında Her Şey” peki?

        Oh shit. Dizide aralarda o kadar çok İngilizce kelime kullanılıyor ki, şu ana kadar araya bir laf sıkıştırmadığıma pişman oldum. Diziyi yazan Meriç Acemi daha evvel de “Aşk 101” adlı lise dizisini yaratmıştı; Türkiye’deki liseli olma tecrübesini Amerikan dizilerinden öğrenen Acemi’nin haber merkezleri konusunda da bilgisizliği de çok bariz. Yes baby. Şaka yapmıyorum, beş cümlede birileri “baby, see you,” falan gibi kelimeler kullanıyor. Dördüncü bölümdeyim, belki gözümden kaçmıştır ama LOL göremedim henüz.

        Ağlanacak halimize LOL’lanacak bir dizi “As The Crow Flies.” İngilizceye çevrilince dizinin adındaki kuşun karga olduğunu da anlıyoruz ve hepimiz hemfikiriz ki karga kuş uçuşu dendiğinde ilk tercih ettiğimiz kuş değildir.

        Neden mi izliyorum? Why oh why? Bazen İbrahim Çelikkol yerine bir kütük oynatsalar nasıl olurdu diye merak ediyorum o yüzden. Silikonlu “bayan” ve sosyopat stajyer kadar kötü oyunculuk hayatımda gördüm mü hatırlamıyorum. Abartılı değil bu ifadem. Ben bir kötü dizi uzmanıyım. Zamanında Küçük Onur’un Kanal D’deki dizisini veya “Aynalı Tahir”i bile izledim. Benim için bir dizi ya “The Wire” kadar mükemmel olacak ya da Küçük Onur’unki kadar berbat.

        REKLAM

        “Karga” dizisini de “o kadar kötü ki sırf bu yüzden güzel” kategorisinden takip ediyorum. Evet kötü, berbat, zekamıza hakaret ama bir şekilde de sarıyor ve—en azından ben—daha ne kadar dibe batabilir diye merak ediyorum. Acemi hanım son bölümde “cliffhanger” olarak sunucunun silikonlarını patlatırsa tadından yenmez, ama nerede kendiyle dalga geçebilecek bu yaratıcılık, bu “camp” veya bu mizah? “Karga”nın kendini ciddiye alması çok komik ama. Ne olduğu ilk bölümden belli, hakkında yazacak olmasam bu kadar bile devam etmezdim. Bu yazıyı noktaladığım an bırakacağım. “Binge watch” yapanlar: Silikon sahnesi varsa uyarın ama, devam edeyim.

        BU BİR NETFLIX SORUNU

        Netflix yöneticileri neden 200 bin abone kaybettiklerini, neden önümüzdeki çeyrekte iki milyon daha abone kaybedebileceklerinin nedenini sadece bu dizide bulabilirler. Bugüne kadar içeriği kaliteden ödünsüz doldurdular. Bu sadece Türk dizileriyle ilgili bir sorun değil. Platform iyi sinema filmlerine para yatırırken dizilerde kalitesizliğe, sadece bir sonraki bölümü izlettirmeye önem veriyor. “The Crown” (ve belki “Ozark”) dışında prestij yapımı yok Netflix’in, onun yerine her ülkeden “Karga” ya da benzer kalitesizlikte işlerle kütüphane şişiriliyor. Miktar bugüne kadar kalitenin hep önüne geçti. Son zamanlarda çok konuşulan Türk dizilerinin kötü oyunculuk veya berbat hikayeyle gündeme gelmeleri şaşırtıcı değil. Fast Food içerikte daha iyisini beklemek mümkün değil.

        Ancak bu işin böyle gitmeyeceği de belli. Nitekim Netflix de abone kaybını önlemek için frene basmayı, içerikte çıtayı biraz yükseltmeyi kendi içinde tartışıyor. Tartışsın da ortada temel bir sorun var.

        Netflix yerli yapım için kolları sıvadığında piyasanın bilinen aktörlerine kapıyı açtı. Yıllardır Türk televizyonlarını parselleyen ekip bu sefer de Netflix’i ele geçirdi ve Kanal D gibi yerlerde öğrendikleri çarpık sistemi burada uygulamaya kalktılar. Kanal genel müdürleriyle yapımcılar arasındaki içli dışlı ilişki “Karga” dizisinin bir bölümünde işlenebilir, ama bu durumda kendi bacaklarına kurşun sıkmış olurlar. Netflix yerli yapımlardan sorumlu olan kişiyi ABD’den getirmedi sonuçta, nereden buldu sanıyorsunuz? Kanal D’den! Beğeni çıtası Kanal D olan biri nasıl Netflix’te daha iyi bir içeriğe onay verebilir? Kapasitesi olsa Kanal D’de yapardı bunu. Bu sistemden ancak karga sesli “Kuş Uçuşu” çıkar, “Succession” değil. Bir süreliğine Türk izleyicisini de kandırabilirler, ama sonsuza kadar kandıramazlar.

        Sahi son bölümde ana haber sunucusunun silikonları patlayacak mı patlamayacak mı please spoil.

        *

        Düzeltme: Yazının bir önceli halinde dizinin adı "Kuş Bakışı" olarak yanlış yazılmıştır.

        Diğer Yazılar