Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Dün HDP Eş Başkanı Mithat Sancar’ın “Teke Tek”te Fatih Altaylı’ya açık açık bu iktidarı yıkma hedefinde olduklarını söylemesi seçim sürecinin en önemli açıklamalarından biri. Sancar’ın seçimin ve adayın kaderini değiştirecek ve bu programdan sonra daha çok fazla tartışılması gereken bir diğer açıklaması da Mansur Yavaş’ın adaylığına karşı çıkmadıklarını söylemesiydi. Tam olarak “Özellikle Mansur Yavaş’a itiraz etmiyoruz,” demedi. Bunun yerine “İsim konuşmuyoruz,” dedi ama bir yandan da herhangi bir adaya da kapıyı kapatmadı.

        Biraz muğlak, biraz da çelişkili. Eş başkan isim konuşmadıklarını söylese de bir süredir gerek kapalı kapılar ardında gerekse de kamuoyuna karşı HDP’lilerin “Mansur Yavaş veya Meral Akşener’e asla oy vermeyiz,” diyor. Sancar’ın yanıtı ise bu itiraza kıyasla daha ılımlı, hatta açık kapı bırakır cinste. Ufak da olsa aday hesaplarını değiştirebilecek bir çıkış, belki de Mansur Yavaş’a dair “Kürtler oy vermez,” ezberi bozulabilir. Ama önce HDP’nin kendi Mansur Yavaş ezberiyle yüzleşmesi gerekiyor.

        MİTOLOJİ ÜRETİLİYOR

        HDP’nin Yavaş önyargısının tek nedeni ülkücü kökeni. Daha doğrusu bu geçmiş etrafında örülen, üretilen mitoloji. Bir üst düzey HDP’li bana açık açık “Mansur Yavaş gelirse ertesi gün hemen Kürtleri tutuklamaya başlar,” dedi. “Belediyede neden oy verdiniz?” diye sorduğum bir başka HDP’liyse “Belediye başkanı yol yapar, adam asmaz,” diye yanıt verdi.

        Sohbet biraz daha saçma bir yere vardı, ama açıklayıcı olduğu için aktaracağım.

        “Ekrem İmamoğlu’nun asmayacağını nereden biliyorsunuz?” diye sordum. “Sonuçta o da sağ siyasetten geliyor, üstelik milliyetçiliğiyle meşhur Karadeniz kökenli.”

        “Ekrem İmamoğlu’yla tıpkı Erdoğan’ın ilk yıllarında olduğu gibi çalışabiliriz, belki bir süre sonra o da bozulabilir ama en azından birkaç sene rahat ederiz Kürt hareketi olarak.”

        HDP’lilerin tutumu biraz modası geçmiş 90’lı yıllar Cihangir solcusu klişesi, ama çokça da potansiyel adayların Kürt seçmene yaklaşımlarından vardıkları sonuç. İmamoğlu tepkileri hiç umursamadan Pervin Buldan’ın Kadınlar Günü’nü kutluyor örneğin. Bu gibi ufak jestlerin simgesel değeri büyük, en azından HDP’de karşılık buluyor.

        Mansur Yavaş’ın siyasi konularda konuşmama ısrarı ise hakkında sadece mitolojileri üretilmesine yarıyor. Ülkücüyse kesin Kürt düşmanıdır. Belki de değildir? Ne Yavaş’ın Kürt düşmanı olduğuna dair elimizde bir bilgi var, ne de olur da bir gün iktidara gelirse ilk işinin Kürtleri tutuklamak olduğuna dair.

        Aksine, Mansur Yavaş’ın bir akşam yemeğinde Kürt halkını ve kendi kökenini kastederek “Zamanında bir yola girdik, ama hayat bize gerçeklerin zannettiğimiz gibi olmadığını gösterdi,” dediğini biliyorum. Problem böyle bir cümleyi dahi kamuoyunun önünde hâlâ söylemekten kaçınması.

        Yavaş hakkında söylenenler artık “Deli saçması, kim inanır,” diye görmezden gelinecek gibi değil. Bazı HDP’liler inanıyor; rakamlar böyle diyor. Sancar isimleri tartışmıyoruz dese de partililerin sık sık Mansur Yavaş aleyhinde yaptıkları açıklamalar sahada karşılığını buluyor. Araştırmaların gösterdiğine göre belediye seçimlerinde Yavaş’a oy veren ve Cumhurbaşkanı adayı olursa onu destekleyeceğini söyleyen HDP’lilerin oranı bir senede yüzde 80’lerden 50’lere kadar geriledi.

        Ekrem İmamoğlu kendi partisinden vetolu, Mansur Yavaş da HDP’den. Bu durumda iki “kazanacak aday” saf dışı kalıyor ve seçmen bugüne kadar girdiği hiçbir seçimi kazanmamış Kemal Kılıçdaroğlu’na mecbur bırakılıyor. HDP’nin oyun kuruculuğu bu kadar riskli olmak zorunda değil.

        ÇİFTE STANDART

        Daha da önemlisi bazı HDP’liler Mansur Yavaş’a haksızlık ediyor. Sürekli haksızlığa uğradığından yakınan ve önyargıları bozmak isteyen bir parti kendi şikayet ettiği tuzağa düşüyor. Mansur Yavaş’ın göreve gelir gelmez Kürtleri tutuklamaya başlayacağına dair paranoya bütün HDP’lileri ve Kürtleri “terörist” olarak görmekle eşdeğer değil mi?

        HDP yıllarca bu basmakalıp ezberlerden yakınırken bugün Yavaş’ı ihtimal olarak dahi değerlendirmemesi düpedüz çifte standart. Dahası, sadece geçmişinden dolayı bir insan hakkında yargıda bulunmak hem birlikte yaşama kültürüne hem de HDP’nin de vaat ettiği demokratik ideallere aykırı.

        Dahası, Türkiye sosyolojisi değişiyor, eski ezberler geçerliliğini yitiriyor. Selahattin Demirtaş bu açıdan bir tabuyu devirdi, “Anadolu’dan Görünüm” propagandasıyla büyüyen bir kuşağın bile oyunu kazandı. Benim oyumdan daha çarpıcısı var: “Aslan amca” dediği Alpaslan Türkeş’in kucağında büyüyen Hıncal Uluç bile Demirtaş’a oy verdi. Şimdi eski bir ülkücü de neden HDP’lilerin oyunu almasın?

        Ama bunun için de Mansur Yavaş’ın artık çıkıp konuşması, kendisini anlatması, en azından sustukça hakkında üretilen bu tevatürlere bizzat son vermesi gerekiyor. Bunu yapacak tek kişi kendisi. Ve tam zamanı da şimdi. Söyleyeceği birkaç cümle, yapacağı bir-iki jest Türkiye’nin tarihini değiştirecektir.

        Selo aday olabilir mi

        Selo aday olabilir mi
        0:00 / 0:00

        Sadece HDP’lilerin değil, üçüncü bir yol arayışındaki isimlerin de beklentisi “yakışıklı esmer adam”ın seçimlerde aday olması. Ancak konuştuğum HDP’liler siyasi yasaklı olduğu için bunun mümkün olmadığını söylüyor. Bu yüzden de ben ibre Meral Danış Beştaş’ı gösteriyor diye yazdım.

        Ancak Mithat Sancar dün akşamki yayında Selahattin Demirtaş’ın da HDP’nin adayı olabileceğini söyleyince kafam karıştı. Eş başkanla bana bilgi veren partililer arasında bir yanlış anlama mı var?

        Tecrübeli gazeteci Hilal Köylü geçen sene Demirtaş’ın aday olup olamayacağını Serbestiyet için yazdı. Avukatı Mahsuni Karaman da 2016’dan beri tutuklu olan Demirtaş’ın siyasi yasaklı halinin sürdüğünü aktarıyor. Aynen alıntılıyorum:

        “Aslında infazın bittiğini görüyoruz. İnfaz edildi ama infaz edilmesi yetmiyor. Siyasi yasaklı olması sürüyor. Cumhurbaşkanlığı seçimi için önümüzde bir yıl gibi bir süre var. Anayasa Mahkemesi, bizim itiraz başvurumuzu incelemeye alır, hak ihlali kararı verirse durum değişebilir. Mahkemenin ne yapacağını göreceğiz. Ama Demirtaş’ın şimdilik hukuken cumhurbaşkanı adayı olma şansı yok.”

        Sancar acaba “Demirtaş da adayımız olabilir,” derken Anayasa Mahkemesi’nin siyasi yasağı kaldıracağını mı bekliyor yoksa bu sadece bir yanlış bilgilendirme mi? Bu konuda HDP’nin daha net bir açıklama yapması gerekiyor.

        Olur da “yakışıklı esmer adam” seçime girerse olacakları hayal bile edemiyorum. Bugünlerde Kemal Kılıçdaroğlu’nun en büyük isteği Demirtaş’ın siyasi yasağının sürmesi olduğuna eminim.

        Diğer Yazılar