Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

BENİ takip edenler bilir. Televizyonculuktaki başarı ölçüm; ses getiren ve her mecrada tartışmalara yol açan haberlere imza atmaktır. Bunu yapabiliyorsa bir program kıskançlığı bir kenara iterek şapka çıkartmak lazım. Kendi açımdan da Türkiye televizyonları açısından en başarılı spor programı hangisidir denirse cevabım nettir; Telegol... Program yapımcısı Serhat Ulueren’i iyi tanırım. Bu köşeden çokça eleştirilerime de maruz kalkmıştır. Star TV’den Kanaltürk’e gelene kadar yükselen bir grafiğe sahip. Serhat ve ekibinin en önemli özelliği de spor camiasındaki kaynaklarını yerli yerinde kullanmasından geçiyor. Son dönem ses gelen işlere bakarsanız birçoğu Telegol’den çıktı. Fazla geriye gitmeye gerek yok. Geçen hafta mesela... İnan Kıraç’ı yayına çıkartmayı başardılar. Spor medyası çok iyi bilir ki Kıraç’ı buna ikna etmek deveye hendek atlatmaktan zordur. Aynı gün Galatasaraylı yönetici Ali Haşhaş ve Işın Çelebi’nin de programa bağlanması da cabası. Gazeteleri işte buradan çıkan haberler doldurdu. Bırakın gazeteleri Galatasaraylı üyelerin bile bu programdan sonra pozisyonlarını tekrar gözden geçirdiklerine eminim. Telegol hiçbir şey olmasa bile bir Erman Toroğlu ya da Ahmet Çakar’ın bir iki kelimesinden bile olay yaratma becerisine sahip hale geldi. Bel altı konuşmalar ve ara ara yükselen hararet de olmasa eleştirilebilecek en ufak bir şey kalmayacak. Kavga demişken; Serhat Ulueren’ı aradım ve takipçilerin kafasındaki şu soruyu sordum; Bilerek mi yapıyorsunuz? Cevabı aynen şöyle; “Biz kavga etmiyoruz, fikir tartışması yapıyoruz. Bu tartışmaları da olmazsa işler ters gidiyor demektir zaten. Ayrıca şunu da söyleyeyim, Dünya’nın hiçbir yerinde, bizden başka görüntüsüz 5.5 saat program yapan yok. En ufak detaya kadar da bu yüzden konuşmak zorundayız.” Başarı kontrolsüzlükte mi yatıyor bilmiyorum. Ama Serhat Ulueren’in elinin altında mutlak bir el freni olması lazım. Çünkü bu kadar iyi giderken duvara toslamak canı fena acıtabilir.

Özdenak’ın 150 gömleği!

Gökmen Özdenak özellikle giyim tarzı ile kendinden çokça söz ettiren bir spor yorumcusu. Bu tarafıyla geçtiğimiz hafta canlı yayında bir hayli 'komik' duruma düştü düşürüldü. Seyircilerimiz merak ediyormuş boynunuzdaki kaşkolü nasıl bağlıyorsunuz diye, burada da gösterebilir misiniz?" denilince hiç itiraz etmedi, şekli iki kez tekrarlandı yayında. Konu bununla da kapanmadı tabii... Bu defa sohbet yorumcunun italyan gömleklerine geldi. Özdenak 150 tane aynı tarz gömleği olduğunu açıkladı! Özdenak bu kadar gömleği nereye koyuyor bilmiyorum ama spor programında bu moda gösterisinin ne anlama geldiğini merak ettim yine Serhat a sordum. Acaba Gökmen Özdenak'a moda programı mı sunduracaklardı? "Evet moda programı yapabiliz. Belki de yemek. Çünkü Gökmen ıratarettd^ çok da iyi yemek yapar' dedi. Bu cevaptan sonra anladım durumu üemek kı yeni programın tanıtımı yapılıyormuş çaktıra çaktıra... Ne diyelim herkese afiyet olsun.

Aslında Arda kimi kırıyor!

Galatasaray’ın starı Arda’nın sinirleri bu ara bir hayli bozuk olsa gerek. Karşısında kamera görür görmez bir anda külhanbeyi kesiliyor. Baksanıza geçtiğimiz haftalarda yaptığına. Sarı-Kırmızılılar’ın İBB’ye yenildiği maçın sonrası... Muhabir: Arda merhaba Arda Arda: Çekme kırarım o kamerayı!.. Muhabir: Kamerayı niye kırıyorsun ki Arda! Hakikaten ne oldu da Arda bir anda kamerayı kırmaya karar verdi? Ve ayrıca ne olursa olsun böyle bir hakka sahip misin? Bak Arda, Muhtemelen o kameramanın aldığı maaş taş çatlasın bin 500 TL’dir. O kırmayı planladığın kameranın değeri ise en az bu arkadaşın 4 aylık maaşı eder. Ve muhtemelen olası bir ‘parçalama’ durumunda parasını kanala ödeyecek olan da o... Kendini tutamıyorsun belki ama istersen konunun bu tarafını da düşün. Belki biraz sinirlerinin gevşemesine yardımcı olur... Ne dersin?

Açılım

Spor televizyonları ve programlarının benzeştiğinden yakınırım zaman zaman. Aynı konuların üzerinde tepin tepine bildiğin kadar. Geçtiğimiz günlerde Spormax’teki ‘Açılım’ adlı programa takıldım. Bizim sayfalarımızda da yazan Ömer Gürsoy vardı ekranda. Konuştuğu konular, sporun içinde olmasına rağmen bir o kadar da es geçilen konulardı ki! Ben de izleyince farkına vardım. Gürsoy sporun birçok alanına emek veren, derinlemesine bilgileri ve önerileri olan bir isim. Benim isyan ettiğim gibi kafası sadece futbola da çalışmıyor. Spormax’ı bu isim ve program konusunda kutluyorum. Yerim kalmadığı için programla ilgili detaylara haftaya gireceğim. Bugün ben de önümüzdeki hafta yazacağım yazının küçük bir tanıtımını yapmış oldum böylelikle.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar