Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

TERMAL ya da kaplıca deyince genellikle Afyon, Kütahya, Bursa ve Yalova gibi şehirlerdeki tesisler; buralara şifa bulmaya giden aksakallı dedeyle, eklem rahatsızlığı çeken nine gelir aklımıza.

Bizdeki durumun aksine dünyanın geneli aynı yaz ya da kar tatiline çıkar gibi arada bir de “kaplıca tatili”ne çıkar.

Hatta bu prestijli de bir tatildir. Zira başını İsviçre, Avusturya ve Kanada gibi ülkelerin çektiği kaplıca tatili rotalarında, sudan gelen sağlık ciddi bir lüksle ve üst çıta hizmetle harmanlanmıştır.

Son yıllarda adını bilim, kültür ve sanat adına yaptığı ataklarla duyurarak ülkenin çekim merkezlerinden biri haline gelen Eskişehir’de kaplıca tatili adına dünyadaki benzerlerine eşdeğer şeyler yaşanıyor şu sıralarda.

Eskilerin “havuz” dedikleri Bademlik Tepesi’nin şifalı sularını banyolar bölgesinden özel borularla taşıyan ve Türkiye’nin kaplıca turizminde yeni bir sayfa açtığına emin olduğum bir otel açıldı 6 ay evvel Eskişehir’de.

Rixos Hotels zincirinin Eskişehir’e açtığı bu otelin ve şehrin methini epeyce duyuyordum ama ne yalan söyleyeyim “Abartıyorlar” diye düşünüyordum. Görünce anladım ki eksik bile anlatmışlar.

Otel de, şehir de tam anlamıyla muhteşem. Her ikisini de sayfalarca yazabilirim. O yüzden mutlaka bir hafta sonunuzu ayırın ve kendiniz gelip görün diyorum.

Tarifeli uçak seferlerinin bulunmadığı şehre Yüksek Hızlı Tren’le ulaşmak en konforlusu. İstanbul’dan 3 saat, Ankara’dan da 1 buçuk saat gibi bir sürede Eskişehir’e ulaşabiliyorsunuz.

ESKİŞEHİR’E DAİR

İşte size çoğunu şehrin kabuğunu değiştiren Yılmaz Büyükerşen’in sağ kolu Tugay Aladağ, Rixos Eskişehir’in Genel Müdürü Özer Diler, yöneticileri Serkan Ayaz ile usta rehber Erol Kara’dan öğrendiğim Eskişehir’e dair notlar...

- Şehirde 7 adet sahne ve senfoni orkestrası var. 2 TL’ye tiyatroya gitmek mümkün.

- Haller Gençlik Merkezi ve hiçbir huzursuzluk yaşanmadığından bodyguard’ların görev yapmadığı barlar sokağı şehrin en dinamik noktaları.

- Heykelleri, bankları hatta saksıları bile kendi üreten Büyükerşen’in eseri Kent Park, Balmumu Müzesi, Sualtı Dünyası, Lületaşı Müzesi, Cam Sanatları Müzesi, Devrim Otomobil ve Sazova Parkı mutlaka görülmeli.

- Kardan adamı bile Yunus Emre büstü şeklinde yapan elişi sanatçılarının bulunduğu Odun Pazarı’ndaki Atlıhan’a uğramalı ve hemen karşısındaki Köfteci Ahmet’te “balaban köfte” yemeli.

- Eskişehir’e gelip “çiğ börek” yemeden dönülmez. Papağan ve Kırım Çiğ Börek bu işin en ustaları.

- Meyhane derseniz Kör Kamil, balıkçı derseniz Mezze Restaurant şehrin en meşhurları. Sulu yemekte Trakya Lokantası’nın, çorbada Mahir’in, köftede de 1932’den beri aynı yerinde hizmet veren Tatlıdil’in eline kimse su dökemiyor.

- Kapısında kuyruklar olan Helvacı Sefilliler’in tahin ve met helvası ile Karakedi Bozacısı’nın bozasının tadı sevgili üstat Mehmet Yaşin’in dediği gibi damak çatlatan cinsten.

- Özellikle gelin hamamlarıyla oldukça ünlenen Anjana SPA bugüne kadar deneyimlediğim en ciddi ve donanımlı SPA’lardan biri. Göz kapağınızdan el damarlarınıza kadar sizi rahatlatmayı esas alan Hint terapisi çok ünlü.

- Kurşunlu Külliyesi’ne mutlaka gidilmeli ve Atatürk portresi ve Türk bayrağı altında her cumartesi ve pazar halka açık provalar yapan Eskişehir Mevlevihanesi Kültür Derneği’nin ilahileri dinlenmeli.

- Yine Kurşunlu Külliyesi’nin bünyesinde bulunan Cam Sanatları Merkezi camın nasıl da mücevhere ve takıya dönüştüğünü görmek için bulunmaz bir adres.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar