Alaçatı'nın en yenisi 'Sota'
BENİM gibi Alaçatı’nın yazından hiç haz almayanlar için en güzel zamanlar bu ılık baharlar.
Sıcak bir yana insan seline kapılmadan, restoranda barda kazıklanmadan, ister kafa dinleyerek ister eğlenerek vakit geçirilen zamanlar.
Geçen hafta sonu Alaçatı’daydım.
Hummalı bir hareket var köyde. Herkes yaklaşan sezon için öyle ya da böyle bir hazırlık içinde. Elini çabuk tutup şimdiden sezonun startını veren mekânlar da var, kış boyu hiç hız kesmeden yola devam edenler de.
Alaçatı’nın gözde butik otellerinden biri olan Viento’nun bünyesinde açılan Sota Restaurant elini çabuk tutanlardan biriydi.
Sota, bir “kabuklu” restoranı! Istakoz, karides, midye vs… Yani denizden çıkan kabuklu ne varsa onlarla yapılan yemeklerin ağırlıklı olduğu bir restoran.
Her ne kadar konsept danışmanlığını ve mönüsünü İzmirli şef Osman Sezener yapmış olsa da, mekânın hemen her yerinde sahibesi Figen Erbaş Kocabıyık’ın dokunuşları hâkim.
Mönüyü hazırlarken malzemelerin yerel ve mevsimlik olmasına özen göstermişler.
Mottoları da bunun ispatı. “Saf, sağlıklı, doğal ve yerel”.
Hakikaten de öyle. Neyi sorsam bir hikâyesi var. Direkt ürünün ve üreticinin soyağacını döküveriyorlar size. Çoğu özel üretim yapan Türkiye’nin değerli markaları… Sadece merada beslenen ineğin sütünden yapılan tereyağı, Ayvalık’ta işlenen zeytinyağı ve Kars’ta üretilen peynir bunlardan yalnızca birkaçı.
Figen Hanım ve eşi Zaim Bey, “Kendi evimize girmeyen ve soframıza gelmeyen hiçbir ürünü müşterilerimize sunmuyoruz” diyorlar.
Sota Restaurant’ın mönüsü çok hafif deniz ürünleri ve yöresel mezelerle başlıyor. Ege’ye has ara sıcak ve ana yemeklerle devam ediyor.
Her ne kadar benim favorim ıstakozlu spagettileri olsa da, Çeşme limonlu ve antepfıstıklı ahtapotları, Karaburun peynirli patlıcanları, aile tarifi mücverleri, Girit kabakları ve karavida ızgaraları da oldukça iddialı oldukları lezzetleri.
***********
CİN BY GÖZ SAHNESİNDE
YAZ–kış demeden ve hızını kesmeden yoluna devam mekânlardan biri de Hacımemiş’teki “Cin by Göz”.
Hem akşam yemeğinde, hem de bara, hatta kulübe döndüğü saatlerde bile hep dolu...
İzmirliler başta olmak üzere Ankara ve İstanbul’dan gelenlerin buluşma noktası adeta.
Cumartesi akşamları sıra dışı bir canlı müzik performansına ev sahipliği yapıyor mekân.
Cin by Göz’cüler caz vokalisti Su İdil’e farklı bir sahne teklifi yaparak, ağır cazlar yerine tüm zamanların popüler Türkçe ve yabancı parçalarını seslendirmesi teklifinde bulunmuşlar.
İdil de bunu hafiften cazla harmanlamak kaydıyla kabul etmiş. Ortaya nefis bir iş çıkmış.
Kaliteli, rafine ve de çok çok eğlenceli.
Üstelik paylaşıma da açık.
Ben şahit olmadım ama mekânın yaratıcısı Gözde Dalokay Oğultürk’ten dinledim. Hızını alamayan müşterilerinin İdil ve orkestrasıyla aynı sahneyi paylaşması âdet olmuş artık burada.
Sahne alma heveslilerine duyurulur.
***********
DAMAKTA KALAN TOP 3
- Yeşilköydeki Tekne Balık”ın ‘Güveçte Levrek’i
- Kuruçeşmedeki TOI”nin ‘Wellington Beef’i
- Cihangir’deki Charter Pub’ın ‘Dana Bacon Burger’i
- Ve huzurlarınızda Ayta Sözeri!6 yıl önce
- Rokoko ve Addis Ababa desem?6 yıl önce
- Bebek'te Thassos lezzetleri6 yıl önce
- Nişantaşı'nın yeni İtalyanı6 yıl önce
- Y ve Z kuşaklarını anlayabilmek için6 yıl önce
- Sanat sokağa taştı6 yıl önce
- Sicilya'nın ünlü kasabası Cefalu6 yıl önce
- O pastane artık bistro6 yıl önce
- Şeflerin Oscar'ına aday bir Türk6 yıl önce
- Bayan değil 'kadın' diyor6 yıl önce