Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Doğan Güreş son nefesini verirken bilmem hiç düşünmüş müydü?

“Ben Tak-Şak düzeni isem, bu düzen ne” diye.

“Paşa”, Başbakan Çiller’i kastederek, “Tak diyor, Şak diye yapıyoruz” şeklinde bir “demokratik hukuk devleti” tarifi yapmıştı.

Kastettiği, sadece “terörle mücadele” değil, o kafileden “yargısız infazlar”dı bir de.

Tabii o devrin esas niteliği; kendisinin tevazu ve nezaket ile askeri vesayet yokmuş gibi ettiği o söze karşılık, “Tak” diyenin de “Şak” yapanın da bizzat kendileri olmasıydı!

***

Ne gariptir ki “askeri vesayet” ve “yargısız infaz” üzerine onca lafı ve bir kısım eylemi olmuş bu iktidar, o dönemi asla ciddi sorgulamadı.

Tersine, o günlerin simaları, başbakanından emniyetçilerine, bu iktidarın “kıymetli” ahbapları oldu.

Zaten öyle bir kafa karışıklığı var ki millette de…

Misal, o DYP-SHP iktidarının bizzat bir nevi “12 Eylül-28 Şubat yönetimi” olduğunu, “Susurluk idaresi” kurduğunu unutup unutturup sonraki Refah-DYP iktidarıymış gibi “28 Şubat mağduru” olduğunu sanıyorlar.

Oysa 12 Eylül ile 28 Şubat arasındaki geçiş işte o Tak-Şak iktidarıdır.

***

“Tarihte bugün”den “bugünkü tarih”e gelirsek…

“Tak-Şak” günleri paşası Güreş veda ederken…

2014 model yeni bir “Tak-Şak” düzeni de tahkim ediliyordu.

Tak deyince Şak yargı…

Tak deyince Şak polis…

Tak deyince Şak Meclis…

Tak deyince Şak bakanlar…

Tak deyince Şak medya!

Tak deyince Şak diye rehin ve esir alınan sosyal medya!

O eski günlere münasip “Hizbullah-PKK çatışması”ndan bir dekor…

Öldürülen polisler…

Öldüren polisler…

Birbirini katleden, balkondan atanlar…

Bisikletiyle gazete dağıtırken “yüzleri maskeli” infaz mangasının öldürdüğü bir “gazeteci”!

Sürekli bir terör lisanı.

“Somut delil” aramaktan, “kuvvetli şüphe” duymaktan dahi vazgeçip “Makul şüphe”yi ev basmak, genel arama yapmak, içeri atmak için yeterli gören; HSYK zaferinin hukuku ve biat kadrolarıyla donanmış önyargılı, self-Emniyet’li bir “Tak-Şak” kanun devleti.

Dur-vur sistemi.

***

O günler “terörle mücadelede yargısız infaz mangaları” Tak-Şak düzeni elemanlarıydı; “terörist” zaten “terörist” idi.

Bugünkü tuhaflık şu:

İktidarın şu sıra sürekli “terörist” diye andığı dört grup var:

1. Paralel dediği yapı

2. PKK ve kapsama alanı

3. Kobani’de YPG (ve tabii siyasi merkez PYD)

4. Bir de lütfen Işid!

Şimdi bir de şöyle bakalım:

1. “Paralel” diye ortalığın ayağa kaldırıldığı “yapı”, bırak paraleli, bir ara iktidarın tam göbeğinde, her kapıdaki yapı idi. Polisiyle, yargısıyla, medyasıyla, iş dünyasıyla.

İktidar bugün “terör ağı” dediği bu yapıyla ortak olmuş, işbirlikçisi olmuş, yardım ve yataklık etmiş, yardım almış, birlikte eylem ve icraatta bulunmuş, “Ne istedilerse verdik” denmiş ve verilmiş, “Yapının Reisi”ne bakanlar, gazeteciler, bürokratlar koşmuş, bedava gezilerine katılıp “terör örgütü propagandası” yapmışlar, onu ziyarete giden Başbakan Yardımcısı’na bugünün Cumhurbaşkanı “Sor bakalım, bir emirleri var mı” demiş…

Yani “terör örgütü” ne yapmışsa, çoğu bu iktidarın sayesinde!

2. “PKK ile Işid aynı… O da terör örgütü” dendiği sırada, hükümet kiminle “Çözüm süreci” yürütüyor(du) ki? Ya öyledir ya şöyledir. O vakit bizatihi “terör örgütüyle ilişki”yle kendinizi de suçlamış oluyorsunuz; “terörle mücadele mantığı”na göre.

3. PYD-YPG, kendi toprağını savunanlar değil de, kafadan “terörist” ise; Salih Müslim ile ne görüşüyorsunuz? Neden ve nasıl ikide bir gelip gidiyor o vakit?

Dahası; ABD, S.Arabistan vesaire uçakları bir bakıma onlara yardım için Işid’i bombalıyorsa, neden müttefiklerinizi “Terör örgütüne yardım” ile suçlamıyorsunuz? Neden o koalisyona girmiş gibi yapıyorsunuz?

4. “Lütfen terörist” Işid ise, malum, “Türkiye’de muhabbet gördük. Tedaviden mühimmata” demiş bir örgüt. “Ey Işid, teröristsin” diye değil, “Ey Işid, Müslamansan” diye nezaketle seslenilmiş bir paralel yapı!

***

Yani hem “teröre karşı” Tak-Şak düzeni yeniden kuruluyor, “ileri demokrasi”de.

Hem de, hep işbirliği yaptığı veya ilişki kurduklarına “terörist” diyen veya öyle dedikleriyle iyi kötü muhabbeti, münasebeti olmuş bir “hukuk devleti” mevcut!

***

Herkesin sorunu ise şu:

Böyle düzenlerde, kendini kudretliden yana görenler de dahil, herkes rehin düşer.

Böyle düzenlerde, “güvenlik-kuşku-izleme” duvarı ardında kimsenin hakkı, hukuku, haysiyeti ve hayatı güvende değildir…

Ve böyle düzenlerde, bir de devrin talancıları, yağmacıları, hortumcuları, havuzcuları pervasızca azar!

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar