Tek tek olmak… Tek tek ölmek!
Soma madencileri, 301.
Torunlar inşaat işçileri, 10.
Yalvaç tarım işçileri, 17.
Ermenek madencileri, 18.
Dört iş katliamında 346 işçi.
Çalışma Bakanı daha yeni bir açıklama yaptı:
“2002-2013 döneminde iş kazalarında 13 bin 510 SİGORTALI işçi hayatını kaybetti.”
Bakanlığın 2013 “işçi ölümü” sayısı 1356.
Bu kazaların, cinayetlerin, katliamların; tepeden bakan değil, düşenlerin yanından takipçisi İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi, sadece bitmemiş 2014 için “Takip edebildiğimiz işçi ölümü sayısı 1676” diyor.
Bakan’ın açıklamasındaki “Sigortalı” kısmına da lütfen dikkat.
Çünkü verdiği sayı, “ölü işçi ordusuna katılanlar”ın sayısı değil, işyerindeki “kazalar”da “sigortalı ölenler”in sayısı.
Memleketin sosyal güvenlik, sigorta performansı malum.
Taşeronlar, biberonlar malum.
O yüzden esas sayıya yaklaşan, SGK değil, o “Meclis” olabilir ancak!
Kaldı ki, yine SGK istatistiklerinin hiç bakmadığımız bir sayfası var:
Her yıl meslek hastalıkları sonucu ölenler.
Öyle genetik değil, evde değil, işyerinde işinden dolayı bedenine yerleşmiş hastalıklar, yuttuğu kömür tozları, tiner kokusu, kimyasallar, kot taşlama zehri gibi “işyeri saldırıları” sonunda, bazen yavaş yavaş, bazen çok daha hızlı tükenenler.
Onları da katınca “yıllık işçi ölümü sayısı” 2 bin 500’ü buluyor.
Bu sayılara esasen yine “iş-işyeri katliamı” olan “Afyon patlamasının 25 askeri”, Karşıyaka’da “Alaybey Tersanesi’nin 10 askeri”, helikopterlerle düşenler, yollarda can veren askerler dahil değil. Onlar ayrı istatistikte!
Böyle büyümeye böyle ufalanma normal tabii!
Böyle zenginleşenlere böyle buharlaşanlar olağan tabii!
Böyle yoksulluğa böyle yok olma münasip tabii!
***
Tekrar başa dönersek, hemen unutulmaya yüz tutsa bile, herkesi sarsan dört iş katliamındaki toplam ölü sayısı 346’ydı.
Pekiyi nasıl oluyor da bu sayı 1300’leri, 1600’leri buluyor?
Nereye kayboluyor geri kalan 1000 dolayında ölü işçi?
İşte sadece Ermenek faciası sonrasında, o da bilinebilenlerle, bir Ermenek kadar daha işçi ölümü!
En az Soma’nın üç, Ermenek’in, Yalvaç’ın 50’şer katından fazla, Torunlar’ın 100 katı işçi daha cansız düşüyor; ama görülmüyor bile.
Çünkü tek tek düşerekten kayboluyorlar.
Tek tek cereyana kapılarak, tek tek havaya uçarak, tek tek parçalanarak yok olurken de yok sayılıyorlar.
“İşçi sınıfı”nın alnında işte hep aynı şey yazılı:
Hayatta tek başına zaten mümkün değil…
Ama ölürken dahi, tek tek, sayılmıyorsun bile!
Yüz hatları derinleşmiş anneni, kara lastik pabucu delik babanı, tabutuna sarılan evlatlarını bir an bile gören olmuyor, tek olunca ve tek ölünce!
Soma’da, Ermenek’te hep aynı biçimde, birbirine sarılmış bulunan, öyle birbirinden dua, dayanma ve dayanışmanın son nefesini alan işçiler bunu anlatıyor aslında!
***
Hemen Ermenek sonrası, henüz oradaki işçilere ulaşılmaya çalışılırken, kuş bakışı Türkiye’de, 50 yaşındaki Ömer Sönmez 6. katta duvar örerken düştü; K. Maraş’ta Seyfi Çil 6. Kat asansör boşluğuna düştü, aynı gün 34 yaşındaki Hüseyin Aşıcı’nın başına “bereket” değil briket düştü; Orhangazi’de TEİAŞ işçisi 27 yaşındaki Semih Yavaş cereyana kapıldı; Ordu’da YEDAŞ işçisi 32 yaşındaki Fahri Kontaş da öyle öldü; Maraş’ta 39 yaşındaki Hasan Kılıç inşaatın 14’üncü katından düştü; Bornova’da belediye işçisi 32 yaşındaki Serkan Gültepe kule vincinden düştü; Esenyurt Üniversitesi’nde 43 yaşındaki Abdullah Üye 9. kattan asansör boşluğuna düştü; Bingöl’de 34 yaşındaki Ahmet İnan maden ocağında iş makinesi altında kaldı; Ankara’da TUİK inşaatında Hüsnü Allak’ı delgi makinesi parçaladı; Yatağan’da kömür ocağında 55 yaşındaki Cemal Demir taşeron kamyonu altında kaldı; Ankara’da işe bir gün önce başlamış 35 yaşındaki Bayram Akoğul 6. katta kırılan platformdan düştü; Tokat’ta 44 yaşındaki Şeref Demir çatıdan düştü…
Antalya’da, “Tekstil Yıkama Fabrikası”nda kazan patladı…
Kocası cezaevindeyken üç çocuğuna bakmak için orada çalışan 45 yaşındaki Mediha Ünsal, iki çocuk annesi işçi Nurten Uyar hemen iş başında, 27 yaşındaki Ali Çin hastanede öldü.
17’si birarada tarım işçisi kadınlar, 10’u bir arada, (tam da Cumhurbaşkanı’nın dediği gibi) kimi hamile, kimi henüz 12-13 yaşında devlet çiftliğinde süt sağan kadınlar, 5’i bir arada atölyeye kilitlenmiş tekstil işçisi kadınlar, işte buharlaşan kadınlar…
İşçi olunca, ölmek kadının fıtratında da var!
***
Elektrik işçisi Fahri Kontaş, öylece elektrik direğinde asılı kalmıştı…
İnşaat işçisi Hüsnü Alluk için gelen ambulans çamurlu sahaya giremedi; arkadaşları onu iş makinesi kepçesinde taşıdı son yolculuğa.
Ömer Sönmez ise, 6. kattan düşerken, son bir hamleyle malzeme asansörüne tutundu havada…
Arkadaşları sayamamış, orada öyle kaç dakika, kaç saniye dayanabildi, diye.
Belki son defa iki çocuğuna sarıldı öylece.
Tek başına, yalnız, gücü tükendi tükendi…
Büyüme hızımızın üzerinden yere çakıldı!
***
İşte böyle:
Kimine kutu, kasa…
Kimine kaza düşüyor.
***
Bu yazı, hayattayken zaten sayılmayan…
İsterlerse toplamları bin olsun, tek tek ölünce de hiç sayılmayanlar için!
- Komple saldırı mı komplo tezgâh mı?6 yıl önce
- Bundan böyle, Aznavour da yok!6 yıl önce
- İnci Sokağı'ndaki kız!6 yıl önce
- Fransa başbakanıydı… Barselona başkan adayı oldu!6 yıl önce
- Ajax'tan takasa, Avrupa'nın Pers seferi!6 yıl önce
- 380 yıl sonra Avrupa'nın 'din savaşları"6 yıl önce
- Cumhurbaşkanı adayına 'akli' muayene!6 yıl önce
- Faşizmin rehinesi olarak antifaşizm!6 yıl önce
- Her şey körleşiyor, derken… Devletler de itiraf eder!6 yıl önce
- İnsanların hüznü en çok gözlerinin içindedir!6 yıl önce