Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Müsaadenizle biz de şunu anlayalım:

Cümbür cemaat, çok kirli işler yapmışsınız!

***

İktidar ile “Paralel Yapı” dediği eski komşu kapı birbirini kazıdıkça, hakikat tam ortaya çıkmasa da, felaket anlaşılıyor.

Kirli bir ortaklığın kirli devletinin kirleri dökülüyor işte.

***

“Yasadışı dinleme” diye kapı kapı, ev ev dolaşan, Emniyet’ten yargıya, TÜBİTAK’tan TİB’e “toplama” yapan iktidar operasyonu, sonuçta kimleri alıyor:

Bizatihi kendi kurdukları düzeneklerle, kendi tayinleriyle bazı işlere memur edilmiş…

Bu arada o kirlilik içinde bir gün iktidar kirlerini de biraz şeffaflaştırmış elemanları!

Ortada ne varsa…

Ortaklaşa kirdir!

Ama iktidarın bize belletmek istediği bu değil:

Onlar evlerine, kasalarına, kutularına, sıfırlarına, fısıltılarına uzanan elleri kırmak istiyor.

Zurna orada zırt dedi çünkü.

Çünkü, sıradan insanların, onlardan olmayanların, karşıdakilerin, ötekilerin başına gelenler o kadar da mühim değildi!

Mühim olsaydı, böyle bir yapı olmazdı, öyle kapılar açılmazdı.

Mühim olsaydı, “Dink suikastı”nın derinliklerini kurcalamak bugünlere kalmazdı.

Mühim olsaydı, binlerce mağdur insanın, hayatı alınmış çocukların hakikati ve adaleti çoktan teslim edilmiş olurdu.

Mühim olsa, Uludere’nin bir sorumlusu çıkardı ortaya.

***

Cumhurbaşkanı’nın daha iki sene önce, “Benim çok çok eski arkadaşım. İmam Hatip’ten sınıf arkadaşım. İdris kardeşim gözü kara bir kardeşimdir. Çalışkan, gayretlidir” diye övdüğü eski İçişleri Bakanı bir şey diyor…

Başka bir yerde olsa, bırakın haberi, başka şeyler olurdu.

İdris Naim Şahin, hayatı çalınmış çocukların, gençlerin bir ötekine çarpılması sırasında ruhu sık sık rahatsız edilen Serap Eser’i anıyor.

Hani, İETT otobüsüne molotoflu saldırıda öldürülen 17 yaşındaki genç kız.

“Katilleri” müebbet yedi.

Ama bakın eski bakan ne diyor:

“Otobüse molotof atan kişilerin ne yazık ki istihbarat ajanı olduğu bilgisini edinmiştim.”

Şahin bunu, “KCK içinde çok sayıda ajan” iddiasının bir parçası olarak söylüyor ve hiçbir şey olmuyor zaten!

Ne yalancı diyen var…

Ne de doğruysa diye mesele eden!

***

İşin tuhafı tabii…

Şahin de bunu iktidardan koptuktan bir yıl sonra, olaydan 6 sene kadar sonra söylüyor…

Aynen, “İmam Hatip’ten arkadaşı”na 1994 belediye günlerinden, AKP kuruluşuna ve sonrasın yoldaşlık edip hiç itirazsız, tam biatle yılları devirdikten sonra.

Havuz medyasından “Pararel Yapı’nın imamları” diye, hem de isim isim hedef göstererek, onca yıldan sonra yapılan yayınlar gibi.

“Yasadışı dinleme” diye yapılan operasyonlar gibi; “sahte deliller” diye ortaya dökülenler gibi.

***

12 Eylül-Susurluk-28 Şubat kirli zincirinin sözde karşısında konuşlandı, bu iktidar.

Devletin derinliklerindeki kirlerle mücadele iddiasıyla.

Netice şu:

Kirden kaçış yok!

Çünkü kimin elinin kimin cebinde olduğu meselesinin dışında da, “devlet kiri” sabit kalemle, çıkmaz mürekkeple yazılmış gibidir.

Çünkü kirli para, kirli adalet, kirli havuzlar, kirli istihbarat, kirli emniyet, kirli yargı; “demokratik hukuk devleti”nden daha cazip gelir.

Çünkü tartışılmaz otoriteler, tahakküm histerileri, dünya nimetlerine arsızca düşkünlük dünyanın her yerinde kirden başka sır tanımaz.

Çünkü “başkalarının hayatı” ve milyonlarca insanın kaderi; ihtirasların, iktidar çılgınlıklarının, sınır tanımaz kudret arzularının altında ezilip yok olur ve bununla ancak kir içinde baş edebilirsiniz.

Kir, vicdanınızın bir sızı duymasını bile engeller; nasır tutturup kabuk döşeyerek.

Kir, bırakın başkasının sizin asıl yüzünüzü görmesini, kendi yüzünüzü sizin görmenizi bile engeller, hakikati örter.

Kir, kirin örtüsü olur.

Kiri gizlemek için yeni bir kirlik daha döşenir boydan boya.

Kirinizi kirle sıvarsınız!

***

Böyle mi gider…

O ayrı konu!

Kirin nasıl her yere nüfuz etme gibi bir huyu varsa…

Hakikatin de her an, er geç ortaya çıkabilme gibi bir inadı vardır!

***

Yaşadığımız bir sancı da “Ortak iktidar”dan “Tek kişilik iktidar”a geçişin eseri.

“Ortak iktidarla yapılandırılmış” devletten “paralel”in sökülüp “tek el”e göre yeniden yapılandırılması.

Tek el, tek yumruk, tek tokat!

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar