Kafamız biraz karışık ama geçecek!

Hayatımız bildiğimiz şekilde devam ediyor.

Bu kez Korelileri “Uygur Türklerine zulmeden Çinli” diye dövenlerimiz var

“Çoban şiddeti yüzünden” Ermenistan’a kaçar ineğimiz de var.

Hükümet ve koalisyon çalışmaları da bu minvalde devam ediyor:

Parti liderleriyle görüşemeyen Cumhurbaşkanı, Deniz Baykal’dan sonra Celal Doğan’la görüştü.

Anladığım kendisi bir AKP-CHP koalisyonundan yana ama temas kurduğu CHP eski bir CHP; Baykal’ın genel başkan, Doğan’ın Gaziantep ve Gaziantepspor Başkanı olduğu bir CHP.

***

Milletimizin bir kısmının “Uygur Türklerine zulmeden Çinlileri dövme” tercihi, sadece Asya’nın Koreli, Japon, Tayvanlı, Vanlı ve elbette bazen bizzat Uygur Türkü olan “çekik gözlü” ahalisinden hesap sormakla kalmayacak, muhtemelen Eskimolara da uzanabilecek.

Bazı insanlara şiddeti başka insanlara şiddet yoluyla protesto edecekseniz ille, işiniz hiç kolay olmuyor tabii!

Çünkü o sıra elinize ne geçerse.

***

İneğe gelince.

Daha doğrusu inek gelince, bilmiyorum “Düşmana mukavemetsiz teslim olmak yoluyla Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin itibarını zedelemek”ten savunması istendi mi?

Çünkü, biliyorsunuz, Işid kovalarken yanlışlıkla sınırı azıcık geçip rehin alınan, biri bebek, iki çocuk babası asker ordudan atıldı.

İneğin suçu daha ağır olmalı.

Birincisi Ermenistan sınırı kapalı. Çayı geçerek bunu ihlal etti.

İkincisi, “düşman tarafı”na geçti. Casusluk ve hainlik.

Üçüncüsü “Mukavemet etmeksizin teslim olarak” hepimizi rezil etti.

Dördüncüsü sanki Türkiye tarafında “şiddet ve baskı varmış” gibi yapıp hem de Ermenistan’a kaçarak resmi tarihi gerçeklerimize aykırı hareket etti.

***

Şimdi Koreli ve inek vakalarını aynı yazıda yazınca, tedirgin de olmuyor değilim.

Çünkü “Uygur Türklerine zulmeden Çinlileri protesto için” geçen gün Çin lokantasının Uygur Türkü aşçısını döven, sonra Koreli turistlere saldıran “hassasiyet”, bu ineğin de haddini bildirir normal olaraktan.

Sorarsanız, hak etti mi, etti ama şiddete karşıyım!

***

O yüzden Cumhurbaşkanı’nın işi zor hakikaten.

İki CHP’liyle görüşüyor, meğer biri partinin genel başkanı değilmiş, kendisinin de o vakit yakından izlediği “kaset skandalı” ile gitmiş.

Diğeri de CHP’nin o eski kadim belediye başkanı değil, Cumhurbaşkanı’nın seçimden beri “terörist” olmakla suçladığı HDP’lilerdenmiş.

Üstüne bu Kore krizi…

Üstüne bu inek skandalı!

***

Bugün kuşku günüm olmalı.

Acaba diyorum, Cumhurbaşkanı, bu zorlu günlerin sıkıntısıyla Celal Doğan ile Nihat Doğan’ı karıştırmış olabilir mi?

Üzerlerinde GS ve GA formaları olsa karıştırmazdı kesin.

Birden şunu da düşündüm, bir saniye, ama hemen geçti:

Celal Doğan’ı, Aydın Doğan’ın akrabası sanması da mümkün değil!

***

Böyle “Çin’i protesto için Koreli ve hatta Uygur Türkü şey eden” gayretli vatandaşlar ve “Çobanı protesto için Ermenistan’a meyleden” ineklerin ülkesinde…

Cumhurbaşkanı’nın CHP’lilerini de anlıyorum…

Başbakan’ın Kanal 7 ekranından birden, anide, kimsenin beklemediği bir anda “Türkiye’de zalim bir rejim var. 4 yıldır kendi halkını katlediyor” diyebilmesini de.

Kafamız biraz karışık.

Geçecek ama.

Belki bu hafta geçer.

Bugün henüz pazartesi.