Organik yazı!
Tamam, çok acı, hüzün, öfke mevcut ama aynı zamanda matrak bir ülkemiz var çok şükür.
Hepimizin bir de o tarafı var.
Kimimiz bir lokma bir hırka, kimimiz bin lokma bin fıkra.
Her birimizin gırgır tarafı olmasa zaten sinirden ölürdük.
***
Cumhurbaşkanı bayramımızı kutlarken “devletin istihbarat birimleri”nin önemli bir tespitini hepimizle paylaştı:
“Organik bağımız yok diyorlar ama (HDP’nin) bölücü örgütle inorganik bağınız olduğu ortada. Tüm istihbari bilgilerle biliyoruz.”
Burada lütfen dikkat edin; “inorganik dağ” denmiyor; düz ovada siyasette “inorganik bağ” daha bilimsel.
***
Esed’in günlerinin sayılı olduğunu, Kobani’nin düştü düşeceğini, Musul Konsolosluğu’na bi şeycikler olmayacağını bilen ama Reyhanlı gibi patlamaları bilemeyen “tüm istihbari bilgilerimiz” var zaten bizim.
O yüzden bu “kesin bilgi”dir!
***
Tahminim o ki bu “istihbari bilgi” İmralı’dan alınmıştır.
Çünkü devlet neredeyse HDP’den daha sık görüşüyor Ada ile!
Buna organik yahut inorganik bağ demiyoruz literatürde; sera bağı belki.
HDP’nin eş başkanları da çok şaşırmıştır, devletin elindeki “istihbari bilgiler”e.
Hakikaten sıradan insanın, hatta HDP’lilerin çoğunun dahi habersiz olduğu bir “bilgi” bu.
Yine tahminim o ki, bu “istihbari bilgi”, Türkiye’deki “yurttan sesler”i dinleyen ABD ve Alman istihbaratlarını da hayretten hayrete düşürmüş, ayarlarını bozmuştur.
Çünkü insan, Amerikalı ve Alman da olsa, haliyle her şeyi bilemez.
Bir bileni dinleyip öğrenirsin.
***
“Organik bağ” olsa, üzümlerin asla suni gübre, kimyasal ilaçla yetiştirilmemesi gerekiyor.
Asmaları da asmayıp beslemek tavsiye ediliyor.
Fransa’nın bağcılık (ve haliyle şarap, şampanya) merkezlerinden birinde görmüştüm:
Bu “organik bağ”ları uydularla kontrol ediyorlar; kimse öyle kafadan tek asma bile eklemesin, arsızlık yapmasın, ürünü bozmasın diye.
Çünkü bu sayede “AOC” oluyor kısaca; yani “Kökeni kontrol altında” bir şişe tabii. Mantarı da var; kesin bilgi.
Devletin elindeki İmralı da öyle bir şey.
“İnorganik bağ”da, sanırım şöyle oluyor:
Bakarsan bağ, bakmazsan dağ olacak ya…
Sen ilan ediyorsun ki, şıra neyin üreteceksin bu bağdan.
Fakat gizlice alkol bulaşıyor. Artık üzüm üzüme bakarak sarhoş oluyor desen, bilmem hangi istihbarat örgütü inanır!
Sanırım devletin ve iktidarın, haliyle Cumhurbaşkanı’nın HDP sorunu biraz böyle:
Parti bir adada değil, devletin elinde değil.
Birazcık da halkın elinde sayılır, denebilir.
Örgüt daha tanımlanabilir bir şey; parti ise daha sinir bozucu belki de.
***
Zaten bu karışıklık yüzünden, elimizde öyle ya da böyle bir bayram umudu gibi bazen açan, bazen daralan “barış süreci” de “baraj”ları karıştırıyor.
“Örgüt” barajları tehdit ediyor…
“Parti” yüzde 10 barajı geçip barajın kalkması için teklif veriyor.
“Tüm istihbari bilgiler” de ister istemez barajlardaki inorganik bağı tespit ediyor.
Geçmiş zaman işte, aklıma geldi:
Bir zamanlar, o üç yıl üst üste şampiyon olmuş Seba-Milne ve Metin-Ali-Feyyaz, Rıza-Ulvi-Kadir Beşiktaş’ı için de “Barajı 9.15’e kuran tek takım” denirdi.
O vakit böyle beyaz çizgi, Piyero Loti, oynat Ender filan yok; barajı keyfince kuruyorsun.
Bazılarının hiç içinden gelmezdi, nizami ve insani baraj. 7 metreye konuşlanır, ellerini mecburen çapraz bağ yaparlardı. Biliyorlardı, top fena gelebilir! Siporcunun zeki, çevik ve ahlaklısı çocuklardı işte!
O Beşiktaş ise öyle saf görünümlü ama emekle tuttuğunu koparan bir takımdı Sayın Orman!
Bir ağaç gibi tek ve hür ama esas, bir orman gibi kardeşçesine oynarlardı!
Tabii orman demekle orman olmuyor; ağacı kesip otel filan dikmemek lazım!
***
Bayram dolayısıyla konudan konuya geçiyoruz.
İstihbari mevzu, organik tarım ve köy işleri, fitbol derken, ekolojiye de değinmeden yapamadık işte.
Oysa aklımda Kutlu Savaş’ın, “Susurluk sürecinde devlet birimleri faili meçhullerde PKK’dan ele geçirilmiş silahları kullandırıyordu” diye yaptığı tanıklık vardı.
Fakat Bayram ve Barış’a saygımdan Savaş’ı sonraya bırakmayı münasip gördüm; siz de öyle görürseniz.
O da esasında “İnorganik bağ” sayılır.
10 artı 30 bin, 40 bin “ölümüz”le, binlerce kayıpla ve pek konuşulmayan on binlerce sakat ve travmayla, derin yaralarla idrak edilmiş bir süreçti işte.
Bayram her kaybın hanesine matemiyle gelir zaten.
Bayram gelir; evladın, baban, kardeşin gelmez.
Eloğlu duyar…
Kardeşin duymaz işte!
Duyar belki de…
Seslenmesini, ruhuna sarılmasını bilebilirsen.
Vallahi hissedersin kollarının arasında.
Not: Müsaadenizle birkaç gün ara veriyorum. Bittabi organik bir ara. Yine içten geleni, kimyasal neyin bulaştırmadan söylemek üzere.
- Komple saldırı mı komplo tezgâh mı?6 yıl önce
- Bundan böyle, Aznavour da yok!6 yıl önce
- İnci Sokağı'ndaki kız!6 yıl önce
- Fransa başbakanıydı… Barselona başkan adayı oldu!6 yıl önce
- Ajax'tan takasa, Avrupa'nın Pers seferi!6 yıl önce
- 380 yıl sonra Avrupa'nın 'din savaşları"6 yıl önce
- Cumhurbaşkanı adayına 'akli' muayene!6 yıl önce
- Faşizmin rehinesi olarak antifaşizm!6 yıl önce
- Her şey körleşiyor, derken… Devletler de itiraf eder!6 yıl önce
- İnsanların hüznü en çok gözlerinin içindedir!6 yıl önce