Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Sayın Arınç Vicdanı”nın felsefeye temel giriş dersleri sürüyor.

Yeni konumuz, “Sayın Arınç Kalbi”nin kime sevgisi azaldı, hatta yok oldu?

Sıradan bir ailede hemen “aile içi, eş durumu” filan akla gelir ama hayır. Kendisi Allahtan diyor ki, “Evde mutluyuz.”

O zaman “işyeri”nde sorunlar var.

Ya patrona ya diğer çalışanlara karşı bir sevgi azalması söz konusu.

Ama biz o kişinin kim olduğunu asla bulamayacağız!

Zor.

Tahmini bile zor.

Kendisinin onun adını bildiği bile şüpheli. Söylerdi yoksa.

Seçim sonuçlarına göre söyleme ihtimali var.

Bu cesaret midir yoksa esaret mi Mefharet?

***

Bu hususu şöyle ifade etti kendileri:

Birilerine olan sevgimiz belki kayboldu.”

Bu ülkede (halen) yaşayan birisi olarak yine de şükretmeli; hepimiz gibi.

Çünkü onca insan yattığı yerden, kimi bayrağa sarılı tabutlardan, kimi Dağlıca’dan, kimi memleket dağlarından, kimi Gezi bağlarından, kimi Suruç kimi Ankara Garı’ndan, kimi Ermenek, Soma’dan, kimi cephanelik içinden, Afyon’dan, işyerlerinde 1500 işçinin katledildiği piyasalardan ruhlarını doğrultup diyorlar ki:

Sizin sevginiz kaybolduysa bizim canlarımız kayboldu.”

***

Belki hakikaten nöbetçi bir “Vicdan” kendisi de, istisnai durumlar dışında, genellikle “kendine yapılan, edilen haksızlıklar, vefasızlıklar, hainlikler” üzerinden, nasıl deniyor, “algı” yapıyor, alınganlık yapıyor.

Onun “bana ajansta filan ambargo uyguluyorlar” dediği ülkede, ne ambargosu, insanlar işinden, aşından, mesleğinden, sıkça da haysiyetinden, bazen hayatından edildi. Yalan, kurgu, kargo haberler ile bir milletin aklı da ruhu da karartıldı.

Bir şey daha diyeyim; bütün bunlar şu ara, bu hafta olmadı!

***

Tamam, teslim ediyorum, “kurucusu” olduğu parti, yıllarca parçası olduğu iktidar için daha ne desin?

Yok, vazgeçtim teslim etmekten.

Madem bir şeyler mırıldanıyor, milletin gözünü, ruhunu aydınlatacak biçimde yalanı, dolanı, yılanı daha açık söylesin.

Mesele sevip sevmemek değil çünkü.

Mesele “Aşkım ben geçtim” mesajından öte, milyonlarca insanın hayatı, kaderi, kederi.

Hem öyle eleştiri de yetmez ki; özeleştiri şart.

***

Yılan, dolan kadar tehlikeli yalan.

Diyelim tapeler, tepeler de yalan filan…

Fakat Arınç, Kabataş imalatıyla Göbelsvari propaganda yapılırken de hükümetin, devletin parçasıydı; “Camide içki içilirken” de.

Üniformalı köle yerine konduğu düzende, aşırı mesai yüklenip “başörtülü bacımıza saldırıp camide içki içenler”e öfkelenen polisin vurduklarının vebalini de taşıyor…

Yaralı tedavi ettiler diye mahkum edilen doktorlar ile insanların yaralarının da.

Artık diğer tamah-günah yığınını “Sayın Arınç Vicdanı Kozmik Odası”ndan kendisi çıkartır!

***

İyi bir insan” olmak sadece kötülük yapmamakla alakalı, yani sadece onunla kifayet eden bir pozisyon değil.

Mesela “medya etiği” denen zımbırtı da; sadece yaptığın, ettiğin haberin, yazının “temiz, doğru, 5nbirk, cici, steril” olmasından ibaret değil ya, öyle.

Mesele kötülüklere karşı ne söylediğin, onlara karşı ne ettiğin, ne yaptığın?

Neyi vicdanında gömmeyip taşıdığın. Vcdanın yükü yani.

Yoksa o yükü, kiri, pası, safrayı boşalt çöplüğe, sonra kimseye kötülük yapmadan, günahsız, tertemiz yaşa.

O da iyi tabii!

O zaman tek derdiniz sizi kanallara çıkarmamaları olur…

Kanallar olur…

Kanayanlar değil!

Sayın Arınç sakın alınmasın Aydın; bu sözler hepimiz için Burçin!

Çünkü ülkede ne bi tane Vicdan var…

Ne vicdansızlık onun sandığı kadar.

***

Başlığı ödünç aldığım o kırk yıllık Asu Maralman şarkısı şöyle başlayıp aynen öyle biter:

Ne güzel başlamıştı, hep öyle gidecek sandım

Özlediğim sevgiyi yalnız sende bulurum sandım

Gün olmadı ki gözümden iki damla yaş gelmesin

Senin gibi zalimi Tanrı kimseye vermesin!

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar