Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Sene 2015 sonu.

2007 başındaki “Dink cinayeti”yle ilgili, “devrin iki güçlü polis şefi”ne müebbet, başka Emniyet mensuplarına da çeşitli hapis cezaları istendi.

Hem “ağırlaştırılmış müebbet”, çünkü “kasten” cinayetten sorumlu tutuluyorlar!

***

Önce şu notu yazayım:

Neymiş? Şu anda iktidar ve “bağımsız” yargının dediğine göre, polis her zaman “kahraman” olmayabiliyormuş!

Öyle genellemelerle, başka taammüden yahut taksirli “polis cinayetleri”ni aklamak isteyen devlet, hükümet, siyaset, medya, millet mensupları için bu not.

Evde arama yapmak isteyen polise “Ayakkabılarınızla girmeyin, galoş takın” dedikten sonra öldürülen Dilek Doğan’ı duydu mu Başbakan?

***

İkinci not şu:

Dershaneler, 17-25 Aralık, “Paralel meselesi” olmasaydı, şu anda böyle bir dava, böyle damardan bir suçlama olmayacaktı muhtemelen.

Bu vakaların ardından bile, şu andaki Cumhurbaşkanı 2014’te “Dink cinayeti kişiselleştirilmiş bir şey. Paralelle ne ilgisi var? Dink devlet görevlisi değildi ki” diyebildi.

Bugün davayla aynı çizgiye gelmesi daha sonra. Artık “kişisel” demiyor, o da “örgüt” diyor.

Rastlantı bu ya, 2004’te Yasin Hayal (Emniyet’in gizlediği Erhan Tuncel’in talimatıyla) Trabzon McDonald’s’a bomba koyduğunda ve Dink Suikastı güzergâhına girdiğinde, şimdi ağırlaştırılmış müebbetle yargılanan Emniyet Müdürü Akyürek de hemen “Örgüt yok. Kişisel” deyivermişti.

***

Fakat tam bu noktadadi, çok ciddi bir sorun var.

Bu “örgüt” ve cinayetin “polis şefi” zanlıları öyle “Muhaberat, PKK, Daeş, DHKP-C” değil. Ne kökü dışarıda, ne içeride de devlet dışında.

Bizatihi devlet içinde örgütlü, bizatihi devlet içinde “yuvalanmış” ve bizatihi devleti yönetenler, bugünkü Cumhurbaşkanı ve onun “iktidar arkadaşları” tarafından, bilhassa tayin (ve terfi) edilmiş.

Rahip Santoro Cinayeti” ile “McDonad’s bombası” Trabzon’undan, İl Emniyet Müdür’nü getirip Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı yapan Vitor Pereira değil!

***

2005 Mayıs ayının ikinci haftasındaki Bakanlar Kurulu toplantısı bugün ayrıntısıyla konuşulmaya muhtaç o zaman.

O toplantıda hükümet “Yeni Emniyet İstihbarat Daire Başkanı” üzerinde mutabakat sağladı çünkü.

Çünkü önceki Başkan Sabri Uzun, Şemdinli bombası faili Astsubay için, “Tanırım, iyi çocuktur” diyen Kara Kuvvetleri Komutanı Büyükanıt’ı (ve Genelkurmay Başkanı Özkök’ü) çok rahatsız etmişti; “devletin-evin içi”ni işaret ederek.

O yüzden “Yeni Başkan Akyürek” çok titizlikle seçilmiş olmalı!

***

O günkü haberlere göre, Akyürek adını İçişleri Bakanı Aksu ısrarla savunmuş, Ak Parti hükümeti de mutabık kalmıştı.

Bu kadar “Ak”tan 10 yıl sonra “kapkara” bir şey çıkmış oldu!

Şimdi cinayet sanığı olan Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Akyürek’in “(eski) Başbakan’la baba oğul gibiydik” diye iddiayla tarif ettiği sonraki dönem uzunca sürdü.

Dink Cinayeti işte o günlerde geldi.

Cinayet ardından da, Ergenekon ve benzeri dosyalar da bu ekiple yürütüldü.

Akyürek’in terfi ve tayini orada da kalmadı; Teftiş Kurulu Başkanı bile yapıldı, önceki Başbakan ve iktidar tarafından.

***

Durum şu:

Birilerini özellikle yükseltilmiş, kilit mevkilere getirilmiş.

Sonra onlar “terör örgütü, cinayet sanığı” olmuş!

Sorun şu:

Akyürek’in durumu değişmiş ama…

Her ikisinde de iktidar aynı iktidar, Ak aynı Ak!

***

Daha önce yazdığım şey:

AKP hükümetleri, bugün suçladıkları nice vaka, yapı ve kişide “yardım, yataklık, propaganda” zanlısı olmaktan nasıl kurtulacak?

Zanlı dedim; şimdilik. Suç suç olursa, suçlu suçlu çıkarsa, zanlı da orada kalmayacak esasında.

O yüzden bu davaların hepsi, iktidara da karşı özünde.

Bugün kendinizi savcı-yargıç zannedersiniz, yarın başka şeyler olur.

Bunu Akyürek biliyor işte!

***

Son not:

Dink Suikastı, kişisel olmadığı gibi, böyle daraltılmış bir örgüt işi olmaktan da ziyade, bir “milli mutabakat”ın vardığı yer sanki.

Dink’i kuşatan, mahkum eden kanun ve ısrarlı savunması AKP’nin eseriydi.

Dink’i duruşma duruşma kuşatan, çembere alan, hedef yapanlar sonradan kimi “Ergenekon sanığı-mahkumu” olmuş “AKP dışı, ulusalcı” bir ekipti.

Dink Suikastı’na giden zincirde polis, jandarma, yerel “milliyetçi unsurlar” da yer aldı.

Bir ülkenin ruhunun kararıp kafayı sıyırmasındaki esas mesele böyle bir şeydir zaten:

Bir iklim, bir ayaz, bir duman yaratılır; birbiriyle çelişenler dahi öyle böyle paylaşır.

Orada bazen bir insan, bazen ülkenin aklı, vicdanı, insanlık hali boğulur!

***

Eski güçlü polis şefleri Akyürek ve Yılmazer’in yargılanması, hakikatlerin anlaşılması açısından bir fırsat olur mu bilmiyorum ama bildiğim, Akyürek’in üzerinde mutabakat sağlanan 10 yıl önceki o Bakanlar Kurulu’nda neler konuşulmuşsa mesela, onlar da dosyada olmalı!

HAVUZ BASKINI!

İktidarın medya oyunları doymak bilmiyor.

İlk günden “medya tasfiyesi”yle başladı.

Sonra el koyarak, ayak koyarak, taş koyarak devam etti.

Aynen berdevam.

Birilerinin suçlanması başka, ki kimsenin suçu henüz kanıtlanmadı…

Sana muhalif medya”ya el koyup başına Havuzunun içinden yöneticiler tayin etmek başka bir şey.

Star el konarak dağıtıldı…

Sabah’a el kondu, elden teslim edildi.

Akşam vesaire öyle oldu.

Şimdi de “İpek medyası.”

El konmuş Sabah’tan birileri şimdi el konmakta olanlara yönetici tayin ediliyor.

Başbakan da, sağolsun,Kübra Par’ın söyleşisinde, “Kültür, sanat, demokrasi, düşünce özgürlüğü, Avrupa’nın en özgürü, fakat şey içime sinmedi” filan diyor.

Yukarıdaki aynı şey burada da geçerli:

Bu medya grubunun şimdi iktidara muhalif olmak dışında geçmiş ne “kabahati” olmuşsa, sizinle birlikte olmuştur Sabahat!

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar