Madik atak medya tarihi!
Bir medya tarihi. Sadece bir açıdan.
Tabii kendi bakış açımdan da. Eksiğim, yanlışım, sübjektif baktığım olabilir. Siz doğrusunu bulursunuz.
***
12 Eylül sadece basına tahakküm kurmamıştı. Bir kısım basınla darbe yaptı ve sürdürdü.
Özal’ın liberalliğinin özgürlükler kısmı pek “mükemmel” değildi; “2.5 gazete” özlemini Asil Nadir’le gidermek istedi. Olmadı.
İzmir’in Yeni Asır’ı İstanbul’a gelmişti. O markayla tutmadı, Sabah oldu. Agresif Sabah hemen Hürriyet’e de vurup büyüdü. İkisi de birbirini boğabilirdi.
12 Eylül’e hazırlık katliam ve seri cinayetlerinin son halkalarından İpekçi Suikastı’ndan bir süre sonra Milliyet el değiştirmişti. İşte o Milliyet, Hürriyet ve Sabah’ın gerisindeydi.
Gazetecilik savaşıyla da süren “Ansiklopedi Savaşları”yla Milliyet birinci gazete oldu. Hürriyet ve Sabah, bir gecede attıkları dağıtım-bayi kazığıyla Milliyet’i batırmak istedi. Bayilerde Milliyet’i tezgah altına attırıyorlardı.
Hürriyet ve Sabah’ın müttefiki iktidardaki Çiller Ailesi’ydi. “İktidara yakınlık”la rakibini çökertme, batırma histerisiydi işte.
Doğan Grubu, can havliyle, en büyükken su almış “Amiral Gemisi”ni kelepir satın aldı.
Batırılmak istenirken bir anda birinci grup oldu. İlk işi “iktidarla arayı düzeltme” operasyonuydu.
Fakat DYP-ANAP rekabeti “Hürriyet-Milliyet” ile Sabah’ı yine kapıştırdı. Sözde “sosyal demokrat çizgideki” Milliyet, anket yamultmasıyla birinci partiyi koskocaman “ANAP” manşetiyle ilan edecek kadar şaşırmış, Sabah da “DYP”ye abanmıştı.
Seçim ikisine de halk tokadı attı: Refah birinci parti oldu, tek başına iktidar olamadı.
Olması gereken, ilk iki olan iki muhalefet partisi Refah ile ANAP’ın koalisyonuydu.
O koalisyon kurulsa, Kürt sorunu belki başka türlü ele alınacak, sonradan patlayan Susurluk üzerine gidebilme ihtimali belki daha ciddi olacaktı.
Büyük sermaye, büyük medya ve paşalar ile hortum ekonomisi panikledi.
Refah’ı engellemek için, Demirel’in de ittirmesiyle 2. ve 3. partilerden “Anayol” kuruldu.
Naylon olduğu için tutmadı; Çiller de gidip o panikle Refah’la koalisyon kurdu.
Hürriyet-Milliyet ile Sabah artık müttefikti. Sabah, kadim kankisi Çiller Ailesi’nden koptu.
İki büyük medya grubu, büyük sermaye, 28 Şubat Genelkurmay’ı ile Cumhurbaşkanı o “Refahyol”u vurdu. Erbakan da önceki Çiller iktidarının “fasa fiso”sunu korumak için kendini vurmuştu zaten.
***
28 Şubat koalisyonları, ikincisi olan Ecevit Hükümeti sandıktan çıkmışsa da, özde Hürriyet-Milliyet ileı Sabah Koalisyonu da oldu.
28 Şubat’ın muhafazakâr medyaya vurma girişimleri iki grubun umurunda bile olmamıştı. Daha önce, onca “küçük, alternatif, muhalif” gazetenin kapatılması, Kürt gazetecilerin öldürülmesi, gazete binası yakılması gibi vakalarda da o “basın özgürlüğü tutkusu” müthişti!
Medya aristokrasisi örgütü Basın Konseyi, hapistekilerin çoğunun “Gazeteci değil, terörist” olduğunu dünyaya ilan ediyordu.
İki grubun iktidar menfaati sansürleri, cezaevi katliamlarını teşvik edişi, RTÜK ihaneti, kayırılmalar; hepsi iğrençti.
Önce deprem, sonra krizle o koalisyon batarken, iki grup “hasta” Ecevit’i çöpe atıp yeni “suni” oluşum için devreye girdi. Gazeteci sandıklarınız siyaset mühendisliği yapıyordu ama nafile.
Banka-hortum arsızlığında Sabah-ATV fiilen batmıştı. Müttefik oldukları halde Doğan onları tam batırmak ve yutmak istedi. O sıra bugün Habertürk’ü çıkaran Ciner Grubu Sabah ortağı olmuştu.
***
Yani bugün ne dert varsa, hiçbir şey yoktan var olmuyor Sayın Didaktik Diyalektik!
Sonra “mağdurlar” halk isyanıyla geldi. AKP medya, sermaye, paşa gibi tüm yozlaşmış efendilere karşı iktidar oldu. Büyük medyanın vurmasını millet takmadı.
İlk işi, siyaseten de rakip olmuş, aslında sayesinde tek başına iktidar kazandığı; saldırgan bir medya ile “etik metik tanımayan”, Doğan ve Bilgin’e de sürekli saldıran Uzan Grubu’nu bitirmek oldu.
Doğan Grubu, Sabah’ı da batırmak için bir gecede yönetimini, yazarlarını, kadrolarını boşaltıp Vatan’ı kurdurdu.
Madik medyası bugünün kuyusunu kendi de kazıyordu yani.
“Medyaya rağmen” iktidar olup abartılı “medya korkusu” yaşayan Erdoğan ve AKP, Uzan’la yaptığını model aldı.
Sabah-ATV’ye bir gecede el kondu; AKP’nin bu işteki büyük müttefiki rakibini boğmak isteyen Doğan Grubu’ydu.
Bildiğim kadarıyla, iktidar (veya bir kısmı) TMSF’deki Sabah-ATV’yi önce, Carlyle gibi yabancı gruplara vermek istedi. “Askere karşı yabancı medya güvencesi” diye.
Fakat sonra ihtirasla “kendi malları” yaptılar; dünya basın tarihinin en sefil medya devirlerinden Havuz’un temelleri atılmış oldu.
***
Star, ardından Karamehmet’in Akşam’ı, derken başkalarına baskı, tehdit, kuşatma, düşmanlık, saldırıyla beslenen “tapelerin havuzu” şimdi “Cemaat medyası”ndan Koza-İpek’e çullandı.
Eski kankaların arası bozulmasa pek olacak şey değil tabii!
Ama dünyanın herhangi bir makul ülkesinde de olacak şey değil.
Elbet başka gazete, TV, gazetecilere baskı ve gözdesi polis-savcılar marifetiyle baskın yapılırken “Cemaat medyası” da “iktidar medyası” idi.
Ama ne yapacağız?
Kim mağdur ise mağrurlara karşı özgürlük diyeceğiz…
Kim mağrur, kibirli ve despot ise de adını koyacağız.
En acısı, eski mağdurların mağrurun feriştahı olması.
En hüzünlüsü eski mağrurların mağdur olması.
Sonra zaman geçecek… Hepsi bir şeylerin kıymetini anlayacak mı, işte onu bilemiyoruz!
Fakat mesele “mülkiyet”ten ibaret değil:
Sosyal medya yasakları, sansür, baskı dışında; el koyarak alternatif sesleri susturmak isteyen, gözdağcı-gözbağcı bir iktidar varsa, milisleri cam çerçeve indiriyor, polis copu ve gazla bina basıyorsa her kelimenin, her nefesin özgürlüğünü isteyeceksin Özgür!
- Komple saldırı mı komplo tezgâh mı?6 yıl önce
- Bundan böyle, Aznavour da yok!6 yıl önce
- İnci Sokağı'ndaki kız!6 yıl önce
- Fransa başbakanıydı… Barselona başkan adayı oldu!6 yıl önce
- Ajax'tan takasa, Avrupa'nın Pers seferi!6 yıl önce
- 380 yıl sonra Avrupa'nın 'din savaşları"6 yıl önce
- Cumhurbaşkanı adayına 'akli' muayene!6 yıl önce
- Faşizmin rehinesi olarak antifaşizm!6 yıl önce
- Her şey körleşiyor, derken… Devletler de itiraf eder!6 yıl önce
- İnsanların hüznü en çok gözlerinin içindedir!6 yıl önce