Durma, hadi ıslıkla!

ABD Dışişleri Bakanı diyor ki:

“Türkiye ile ortak sınır operasyonu yapacağız.”

Kastettiği “Türkiye’nin sınırı.”

***

Diyor ki, “Bu sınırın yüzde 75’i zaten kapalı.” Adam biliyor. (Kastettiği PYD kontrolündeki bölge olmalı!)

Diyor ki “Kalan 98 kilometrenin de kapatılması için Türklerle operasyon yapacağız.”

Yani “98 kilometreyi Türkiye kontrol edemiyor, birlikte operasyon yapacağız.”

Çalsana çalsana, hadi ıslık çalsana!

Katliamda öldürülmüş insanları ıslıklamaktan, bir maç için sahaya çıkmış insanların marşını ıslıklamaktan daha mı zor?

Bu ıslık tabii devletine, hükümetine de gidiyor az biraz…

Çünkü adam bunu adeta “Türkiye’ye operasyon yapacağız” kibri ve kararlılığıyla söylüyor!

***

Neden böyle diyor? İki ihtimal var:

1.Türkiye sınırda Işid’i kontrol edemiyor.

2. Türkiye sınırda Işid’i kontrol etmiyor.

Artık nasıl anlarsan anla.

Dünyanın kaçıncı büyük ordusu, “asker millet” ve “terörün her türlüsüyle mücadele eden devlet” var ama İncirlik’te Türkiye topraklarını pist, hangar, cephanelik, nükleer depo diye kullanan adam diyor ki, “Türkiye sınırında operasyon yapacağız.”

***

Pekiyi ne için? Aynen şöyle:

“Bu mücadele Irak ve Türkiye üzerinden yüzlerce milyon dolar kazandıkları petrol kaçakçılıklarını engelleyene kadar devam edecek.”

Bakar mısın!

Neden böyle diyor? İki ihtimal var:

1.Türkiye Işid’in yüzlerce milyon dolarlık petrol kaçakçılığını engelleyemiyor.

2. Türkiye Işid’in yüzlerce milyon dolarlık petrol kaçakçılığını engellemiyor.

İlk ihtimallerde, büyük müttefikini “acz” ile suçluyor…

İkinci ihtimallerde, büyük müttefikini “ihanet” ile suçluyor.

Belgesi var mı bunun?

Belgesi de mi var bunun?

***

Bugün yalan yanlış veya doğru doğru, dünyanın her köşesinde Türkiye’nin üstüne yapışan, bu ikinci ihtimal. Cılk bir yapışkan.

Çünkü NATO müttefikliğini dert etmeyen, NATO’nun İslam dünyasını hedefe koymasına karşı en fazla laf edebilen bir devlet-hükümet var bir yanda, bir yanda da şunlar var:

“Işid’in canlı bombası”nı tek başına Işid’e yakıştıramayıp bildik tüm örgütler ittifak yapıp Ankara’da patlatmış göstermek isteyen bir devlet-hükümet…

İncirlik’ten ABD uçaklarına el sallayıp onların YPG-PYD ile birlikte Işid’e karşı savaşına onay vermiş, bir yandan YPG-PYD’yi “öncelikli terörist” saymış, ama hem de YPG-PYD eskortluğunda Işid’den aceleyle kaçırdığı Süleyman Şah Türbesi’ni YPG-PYD’ye emanet etmiş bir devlet-hükümet…

Işid ve El Nusra elemanlarının, silahlah ve paraların vızır vızır geçtiği bir memleketin devlet-hükümeti…

Bir Rusya’ya bir ABD’ye koşan, ama ikisinin de fazla takmadan nihayetinde Suriye için kendi aralarında anlaşmasına seyirci kalmış, Çin füzelerinden bile vazgeçmiş bir devlet-hükümet…

Neredeyse NATO-Rusya ittifakı kurulmuşken, “sınırını kontrol edememek-etmekle” suçlanan bir devlet-hükümet…

Çocuğu öldürülmüş anaları meydanlarda yuhalattıktan sonra, maçtaki saygı duruşunda öldürülmüş insanları yuhalayanları “kına”yan bir devlet-hükümet!

O “sınır”da Işid elemanları yakalamış, kovalarken sınırı az geçince rehin alınmış astsubayı ordudan kovan bir devlet!

***

ABD Dışişleri Bakanı’nın “en pis ima”sını sona sakladım. Bir daha okuyun:

“Irak ve Türkiye üzerinden yüzlerce milyon dolar kazandığı petrol kaçakçılığı!”

Hadi Irak ırak ama Türkiye tam burası!

Tam buradaki “demokratik hukuk devleti!”

Tam buradaki “kırmızı çizgili güvenlik devleti.”

Nereye, nasıl, kimler vasıtasıyla gidiyor “yüzlerce milyon dolarlık petrol?”

Nereden, nasıl, kimler vasıtasıyla geliyor bu “yüzlerce milyon dolarlık petrol kazancı?”

Işid’in burada rafinerileri mi var, petrol tankerleri mi, dolum tesisleri mi, tanker filosu mu, akaryakıt istasyonları mı?

Siz benzininizi, dizelinizi, gazınızı, LPG’nizi Işid’den mi alıyorsunuz?

Nasıl geçiyor bu akaryakıt, nereye gidiyor, kimler ne kazanıyor?

Bir Işid ekonomisi mi oluştu; Işid servetleri mi?

Yalansa yalanlayın müttefikinizi…

Ama kimse yalayıp yutmasın petrol, kara para ve kan kirini!

***

Artık Kerry’nin, “sınırdaki operasyoncu”yu hiç takmadan, “Suriye’nin bütünlüğü ve seküler yapısının korunması için Rusya ve İran ile anlaştık” demesine hiç girmeyelim.

Ah Sayın Davutoğlu, bir Dışişleri Bakanı iken koyduğunuz “hedef”e bakınız, bir de bugün Başbakanlığınız döneminde “şu küstah adamlar”ın koyduğu “tef”e!