Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Statlar destanlarla büyür.

Dün o stat 2,5 saat boyu önce 40 bin kişinin omzunda, sonra kiralık ince delikanlının tepeden tırnağa golleriyle, bir de açıkçası direkleriyle, dualarla büyüdü, büyüdü, yetmedi.

“Çıkış yok” denen İnönü sahneden çıktığında, onun tarihi tozlarından doğan Vodafone Arena kendi siyah-beyaz defterini açmıştı.

Önce Feda, sonra Veda diyerek gurbette dolaşıp duran takım onunla buluştuğunda, “şampiyonluk destanı”nı da pek yorulmadan hazır bulmuştu Arena.

Kendi eliyle, kendi diliyle destan yazacaksa, o sene bu seneydi işte.

Ama bir destanı tek başına bir stat yazamıyor.

Oğuzhan, Atiba ve Talisca’nın oyunu tutması…

Quaresma ve Babel’in Cenk’i havada topla buluşturması…

Tosic ve Mitrovic’in de savrulmaması gerekiyordu.

Stat üstüne düşeni yaptı, bayrakları salladı, ıslıkları yağdırdı, her yanı desibel desibel donattı ama 27’nci dakikadaki iki kornere kadar biraz tek başınaydı. Cenk’in iki uzak şutuna karşılık, Lyon’un kaçmış bir golü vardı.

İşte o an müthiş solağın müthiş sağı çaktı ya, Şenol Güneş bir çocuk oldu zıpladı; tüm stat büyüdü hemen.

O zaman anlıyorsun ki, Talisca’nın tek ayağı 10 milyon avroymuş.

Sonra…

Türkiye’de üst üste pas rekoru kıran Beşiktaş, üst üste Lyon paslarıyla bypass oldu.

Gökhan’ın boyu kısa, Lacazette’in aklı uzun geldi; Fabri’nin eli delindi. Yılların Adriano’su ise çıkamayıp ofsaydı bozmuştu.

O vakit Marcelo’yu arıyorsun hemen. Ceza sahanın kontrolsüzlüğü içine oturuyor.

Beşiktaş’ın o sıra pek oynayamadığının stat da farkında.

Ne yapıyor ediyor, direğini dikiyor Lacazette’in karşısına ki destan umudu sürsün. Direk de açıkçası tadını çıkarıyor. Sağdan sola yolluyor topu; Fabri’nin boş kalesi önünden.

O sıra bakıyorum, gerçekten Aboubakar ile Marcelo mu eksik, yoksa Sosa ile Gomez mi?

Yoksa esas eksikler Oğuzhan ve özellikle Atiba mı?

İkinci yarı başındaki 3 dakika Beşiktaş’ın normalde her maç en az 60 dakika oynayabildiği deli-baskılı oyunun hap hali.

Böyle maçlarda hap yetmiyor o haliyle. Dozu biraz arttırmak gerekiyor.

O zaman sağ ayak 10, sol ayak 10 milyo avro olan adam diyor ki, benim kafam da bir o kadar! Ayağı baş, başı ayak olabiliyordu demek.

Quaresma’nın mühürsüz zarf gibi onca dağlara taşlara topundan sonra yanlışlıkla direği bulması Babel’i de şaşırtmış olmalı ki, maçı bitirecek şutu bir türlü atamadı, ayağına dolandı.

Ardından Fabri bir saniyede 3 gol kurtarmak zorunda kalınca, dur bitmedi, Lacazette yine direğe vurunca kendi kaçırdığına üzülemiyorsun bile.

Çünkü o sıra maç çıldırmış, uzatmak istiyor acıyı da balı da!

Uzatmada orta sahayı tutmak için Necip oyunda ama oyun bir türlü bizde değil. Fransızcadan transfer ‘Şans’, baştan beri her iki defanstaki en iyi oyuncu. Ne onların forvetini seviyor, ne bizimkini!

Uzatma; literatürde, işkence dışında artık Fabri’nin uzaması manasına da geliyor. Olmuş golü olmamış yapan bir sihirbaz.

Fabri bir yere kadar!

Bir de büyü gerekiyormuş.

Bir de gözyaşları.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar