Adil yargılama krizi!
“SURİYE’deki Kürt oluşumu bir devlet mi?”
Fransa’da bu soru mahkemelik oldu.
Cevabıyla birlikte:
“Bir devlet olmadığı halde, Fransa Devleti, onların yakaladığı DEAŞ mensubu Fransız kadınların iadesini talep etmiyor ve orada adil yargılanabileceklerini iddia ediyor!”
ÖNCELİK KADINLARDA
Son zamanlarda Kuzey Suriye’de Kürtler arka arkaya, “Fransız cihatçıların yakalandığı”nı açıklamıştı.
Erkeklerde başrolde, burada yazdığım Thomas Bardouin; kadınlarda başrolde yine burada ayrıntılı yazdığım Emilie König vardı.
Mahkemelik olan mesele öncelikle kadınlarınki. Çünkü yanlarında çocuklar da var. Hıristiyan Fransız bir aileden iken Müslüman ve sonradan “cihatçı” olmuş König’in Suriye’de doğmuş 3 çocuğu gibi.
Bu kadınlar Fransa’ya iadelerini ve kendi ülkelerinde yargılanmak istediklerini beyan etti.
Buna karşılık hükümet ve cumhurbaşkanlığı, ağırdan alarak “Kürtler tarafından da adil yargılanabileceklerini” belirtti.
İşte DEAŞ’lı kadınların (sadece bu iade meselesi için) avukatları Fransa Devleti’ni bu noktadan yakaladı:
1. Kürt bölgesi bir devlet değil. Dolayısıyla adil yargılamadan söz edilemez.
2. Fransa kendi vatandaşı olan kadın ve çocuklara sahip çıkmak zorunda, ama onları adil yargılamak da zorunda.
3. Fransa Devleti, kendi ülkesinde aranan, haklarında yakalama kararı olan, davalar açılmış, hatta mahkûmiyetler bulunan vatandaşlarının iadesini istemeyerek suç işliyor!
4. Kürt güçler, yakaladıklarının Fransa açısından bir “maddi” değeri olmadığına kanaat getirirse, adil yargılama nasıl olacak?
5. Fransa, vatandaşı olan çocukların güvenliği ve geleceğinden sorumludur.
‘KÜRTLER YAKALADI’ DERKEN...
Olayın bu noktaya gelmesinin hemen ardından Adalet Bakanı Prof. Nicole Belloubet, “Avrupa Konvansiyonu’na uygun bir yargılama imkânı bulunmadığından, söz konusu DEAŞ mensubu kadınların dönebileceğini” söyledi ilk kez.
Böylece, Fransız sağının “Kesinlikle dönmesinler” diye bastırdığı, Macron yönetiminin “Vakalara tek tek bakarız” dediği “dönenler” meselesi artık hukuk gündemine de girdi.
Tabii, avukatların başvurusunda kadınlar ve çocuklar ön plandaydı; annelik ve çocuklukla ilgili hukuki ve duygusal gerekçelerle de. Ancak bir de Bardouin gibi “erkekler” var; hukuk bu ayrımı nasıl yapacak, o da meçhul!
“Kürtler yakaladı” derken de iki ciddi ihtimal var:
Muhtemelen DEAŞ’ı terk etmişlerdi; çatışmada değil, mesela Türkiye’ye geçmeye çalışırken yakalandılar. Ya da Fransa’ya iadelerini sağlamak için kendilerini yakalattılar!
İKİ TARAFTA HUKUK MÜCADELESİ
Avukatlardan Marie Dose son zamanlarda ön planda. Kendisi bu vakada, “DEAŞ’lı kadınlarla çocuklarının dönmesi, Fransa’da yargılanması” için harekete geçen avukatlardan olmanın yanı sıra; Lafarge çimento grubunun “IŞİD’e para verdiğini” beyan ederek, Lafarge’ın Suriye’de terk ettiği işçilerin de avukatlığını yapıyor.
Yani, bir cephe varsa, iki tarafında da hukuk mücadelesi veriyor; denebilir!
- Komple saldırı mı komplo tezgâh mı?6 yıl önce
- Bundan böyle, Aznavour da yok!6 yıl önce
- İnci Sokağı'ndaki kız!6 yıl önce
- Fransa başbakanıydı… Barselona başkan adayı oldu!6 yıl önce
- Ajax'tan takasa, Avrupa'nın Pers seferi!6 yıl önce
- 380 yıl sonra Avrupa'nın 'din savaşları"6 yıl önce
- Cumhurbaşkanı adayına 'akli' muayene!6 yıl önce
- Faşizmin rehinesi olarak antifaşizm!6 yıl önce
- Her şey körleşiyor, derken… Devletler de itiraf eder!6 yıl önce
- İnsanların hüznü en çok gözlerinin içindedir!6 yıl önce