Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

- PARİS -

“ÇİMENTO kamyonu” Fransa devletine çarpmak üzere...

Son anda başka manevralar olmazsa, üç savcı, özellikle Bayan Charlotte Bilger, çimento devi Lafarge’ın Suriye Celabiye’deki fabrikasından “IŞİD ve başka silahlı grupların finanse edilmesi” ni soruştururken şu sorulara kadar geldi:

1. Fransız gizli servisleri, şirketin ve fabrikanın IŞİD’i ve başkalarını finanse edişinden haberdar mıydı?

2. Fransa askeri makamlarının bu konuda bilgisi oldu mu?

ŞİRKETE BASKIN

Bu soruların kaynağında iki girişim var.

Biri, bağımsız gazetecilik: Le Monde, 2016’da, Lafarge Çimento’nun IŞİD’e (DEAŞ’a) para verdiğini ortaya çıkardı. Şimdi de Liberation ve diğerleri didiklemeye devam ediyor.

İkincisi, bağımsız yargı: Bu haberlerden sonra yargı harekete geçti; önce Lafarge’ı mercek altına aldı. Artık İsviçreli Holcim’le de ortak olan dünya devinin merkezine baskın yapıldı. Ele geçirilen belgelerle sorgu derinleşti; şimdi de Fransa devletinin, önceki Hollande yönetimi ve Dışişleri Bakanı Fabius’un görev süresinde haberdar olup olmadığı, haberdarlık bir yana, parçası olup olmadığına dair soru ve sorgular gündemde.

DEVLETİN BİLGİSİ VAR MI?

Şunlar ortaya çıkmıştı:

1. Lafarge, 2014’e kadar, DEAŞ’a (ve başta Kürt gruplar, diğer silahlı örgütlere) kontrol noktalarından geçiş için haraç vermişti.

2. Lafarge’ın bazı tedarikçileri bu örgütlere komisyon vermiş, fiyatlandırma Lafarge muhasebesine yüklenmişti.

3. Lafarge, DEAŞ kontrolündeki veya çatısındaki tedarikçilerden mal almıştı.

Bunlara şimdi şu da eklenmek üzere:

Lafarge, DEAŞ için çimento üretti mi? Irak ve Suriye’deki çimento ihtiyacının bir kısmını karşıladı mı?

Savcı Bilger, bu son ihtimalden de ciddi biçimde şüphesini sorularıyla ortaya döktü.

Bunların Fransa’da ve dünyada kısa tercümesi şu:

Büyük bir şirket, terörizm finansmanında rol oynadı (milyonlarca Euro) ve bunu ya devletin, bazı devlet birimlerinin bilgisi dahilinde yaptı; ya can havliyle ama devlete de bilgi vererek!

Bu aynı zamanda, başka şirketler, başka ülkeler için de emsal olabilecek bir soruşturma.

GÜVENLİKÇİ ANLATTI

Son sorgulardaki kilit isim, o dönemde şirketin güvenliğinden sorumlu, eski deniz komandosu, (yabancı düşmanı) Ulusal Cephe’den yerel yönetim adayı olmuş Veillard’dı.

Veillard, baskında tüm yazışmaları ele geçirmiş olan savcının ısrarlı sorunlarına ayrıntılı cevaplar verdi ve “Fransız dış ve iç (hatta askeri) istihbarat servisleriyle ilişkisini, onların bölgede temel kaynağı olduğunu, her tür gelişmeden haberdar ettiğini, onların da ekstra bilgiler istediğini, hatta DEAŞ 2014 sonlarında fabrikayı ele geçirdikten sonra oraya askeri müdahaleyi konuştuklarını, fabrikanın üs olabileceğini söylediğini” anlattı.

İfadelerde, biri Norveç, diğeri Ürdün istihbaratının iki eski elemanının da şirket güvenlik sorumlusu olarak silahlı gruplarla bağlantı kurduğu ortaya çıktı; Veillard’ın, onunla haberleşmek için sahte mail adresi açan Fransız gizli servisine, “Yakında iki Kürt yöneticiyle görüşeceğim” diye yazdığı da.

Fabrika 2015 sonunda önce ABD özel kuvvetlerinin eline geçti; sonra Fransız askerleri de onlara katıldı!

MUHALİF İŞADAMI

Lafarge skandalını 24 Aralık’ta Habertürk’te geniş biçimde yazmıştım.

Lafarge’ın büyük Türkiye macerasına da değinerek...

Fransız yargısının elindeki isimlerden “aracı” Suriyeli zengin ve (Esad’a çok yakınken) muhalif Sünni işadamı Faris Tlass’ı; Esad Hanedanı’nın kılıcıyken Paris’e gelen, yazın burada ölen general babası Mustafa’yı ve yine Beşar’ın çocukluk arkadaşıyken Fransızların (belki Türkiye üzerinden) Paris’e kaçırdığı ve 2012’de “Suriye’nin müstakbel lideri” olarak iki kez Türkiye’ye gönderdikleri ve Davutoğlu tarafından ağırlanmış kardeşi General Manaf’ı; yıllardır Paris sosyetesinde olan, Fransa devletinin en önemli temsilcileriyle uzak-yakın ilişkileri olan kız kardeşleri Nahid’i de yazarak!

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar