Bağımsız yargıdan önce, bağımlı önyargı!
PARİS
İnsanoğlu, “önyargıları” arasında vicdani bir yol bulmakta epey yetersiz, sık sık beceriksiz, genellikle de isteksiz kalıyor.
Tek tek insanların ötesinde, bırakın “faşizan, despotik, etnik nefrete dayalı” kurum ve sistemleri; en demokratik görünenlerde bile, çarklar önyargılar, genellemelerle dönebiliyor.
Vicdanlarını, akıllarını, ikisinden beslenen muhakemelerini bunun çok ötesine koyanlara rağmen.
IRKÇI OLAMAZ ÇÜNKÜ…
Geçenlerde yazdığım vaka. Fransa’nın Nantes kentinde polis kontrolünde öldürülen genç. Aboubakar Fofana. Sonrasında tepkilerin kenti yakıp yakmaya vardığı vaka.
1. Genç siyah. Eh sabıkası da varmış. Bir kısım medya ve siyasetçiye göre, “hak etmiştir.”
2. “Beyaz polis” onu zaten “siyah” olduğu için, bilinçaltındaki ırkçılıkla kafadan öldürmüştür!
İlk madde, hem hakikatin hem vicdanın duvarlarına çarptı ama aile yine de dava sürecinden endişeli. Çünkü devlet ve genel kamuoyu polisi koruyor haliyle; tanıklar ürkebiliyor. Bu yüzden adalet muğlak.
2. maddeye gelince: bunun çürütülmesi ancak şu şekilde mümkün oldu: Aaa, polis de zaten “beyaz Fransız” değil, Magripli, yani Kuzey Afrika kökenli, Fas, Cezayir ya da Tunuslu imiş! Sonuç: Bir Müslümanın, bir Magripi Afrikalının bir siyah Afrikalıya “ırkçılık” yapacak hali yok!
NEDEN PEKİ!
İnsanlığın ve hukukun, önyargılar önünde diz çöktüğü yere bakar mısınız?
Kimine göre “beyaz polis” kafadan ırkçı iken; kimine göre polisin ırkçı olmamasının kanıtı onun da “ötekilerden” çıkması!
Oysa beyaz polislerin hepsi ırkçı olmayacağı gibi, Müslümanların, Magriplilerin, Afrikalıların kendi içinde de ırkçılık, etnik nefret, hatta etnik temizlik ve soykırım suçları mevcut! Bakınız Ruanda, bakınız Afrika’daki bin çeşit etnik çatışma, bakınız Berberiler, Kabililer vb.
İKİ VAKADA ŞÜPHE
İki vaka ise “antisemitizm” üstüne Fransa’yı ayağa kaldırmıştı. Biri 80’lerinde, iki Yahudi kadın “Müslümanlar” tarafından öldürülmüştü ve hakikaten “DEAŞ ile fanatik ve Yahudi düşmanı” bir iklimin varlığında, bunların “antisemitik cinayet” olduğuna şüphe yoktu.
Belki katilin bilinaçaltı hakikaten öyledir. Ancak çok sarsıntı yaratan Sarah Halimi cinayetinde şimdi katilin “akli yeterliliği, muhakeme kabiliyeti” ön plana çıktı onca zaman sonra.
80’lerindeki Mireille Knoll cinayetinde ise “Onu tanıyan komşuların, bir yandan soygun yaparken bir yandan da Yahudi nefreti ile hareket ettiği” yargısına varılmıştı. Nitekim büyük bir “Beyaz Yürüyüş” yapılmış, bir takım Fransız siyasetçi, yazar bildiri yayınlamıştı.
“Yahudi nefreti” yok mu? Var. Bir kısım Müslüman’da da var, ama bir kısım Hıristiyan’da da.
Nitekim Mireille Knoll yaşlılığında “Müslüman komşuları” tarafından belki parası için (belki nefretle de) öldürülmüştü ama çocukluğunda ailesi “beyaz” Fransız polisi tarafından Nazilere teslim edilmiş, kamplarda “beyaz Almanlar” tarafından öldürülmüştü. Kendisi ise mucizevi şekilde kurtulmuştu; bir cinayet de onu bulana kadar.
“Nefret cinayeti” mümkün; ancak bu vakada da “para” biraz daha öne çıkıyor son zamanlarda.
KAFADAN SUÇLU
Aboubakar Fofana’nın ailesi uzun bir yargı sürecini beklerken; izin günlerinde, sivil giyimli olan ve kendilerini sorgulayan kadın polisi tanıyarak, bir polis çifte çocukları önünde saldıran iki kardeş için yargı süreci daha hızlı işliyor mesela.
Başta Cumhurbaşkanı, tüm siyasilerin sert kınadığı saldırı. “Banliyö çocuğu, suçlu, koyu renkli” saldırganların “kadın nefreti”nin de belki ön plana çıktığı ama haklarındaki hükmün çoktan verildiği bir vaka!
Bir başka Fofana vakası ise, jandarmaya nasip oldu: “Tuhaf hareketler yapan, insanları ürküten, jandarma aracına vuran” ve esas o arada “Allahü Ekber” diye bağırdığı söylenen bir adama “Elektrikli silah”la müdahale edildi. Ve adam orada, kalp krizinden öldü!
Doğru, otomatik silahla insanları tarayan, bıçakla sokakta rastgele saldıran, süpermarkette rehine tutan birileri de “Allahü Ekber” diye bağırmıştı…
Ama işte, önyargı beslenmeye, ürkmeye ve vurmaya doymuyor!
NEFRET ZİNCİRİ
Arka plandaki temel mesele şu belki de:
Önyargılardan, etnik nefretten, ırkçılıktan, ayrımcılıktan, dışlamalardan, faşizanlardan, şiddetten şikayet edenlerin, belli yerlerde bunlara maruz kalanların; cinsiyetçilik, etnik nefret, nefret dili, dilin ve elin şiddeti, ırkçılığa varan ötekileştirme, ötekine düşmanlıkta ve kendi kimliğini bunlarla güçlendirip gururlanmakta pek de altta kalmamaları!
O zaman…
Çark kendini daha hızlı dönecek biçimde yeniden üretiyor. Çünkü zincir kırılmıyor. Sen altındakini, üstteki seni… Sen ötekini, beriki seni!
Kimsenin kimseye diyecek şeyi pek kalmıyor… Herkes ağzına geleni söylese de!
Neden yakındığını bilmezsen, istediğin kadar yakın; sen de ona yakın oluyorsun!
- Komple saldırı mı komplo tezgâh mı?6 yıl önce
- Bundan böyle, Aznavour da yok!6 yıl önce
- İnci Sokağı'ndaki kız!6 yıl önce
- Fransa başbakanıydı… Barselona başkan adayı oldu!6 yıl önce
- Ajax'tan takasa, Avrupa'nın Pers seferi!6 yıl önce
- 380 yıl sonra Avrupa'nın 'din savaşları"6 yıl önce
- Cumhurbaşkanı adayına 'akli' muayene!6 yıl önce
- Faşizmin rehinesi olarak antifaşizm!6 yıl önce
- Her şey körleşiyor, derken… Devletler de itiraf eder!6 yıl önce
- İnsanların hüznü en çok gözlerinin içindedir!6 yıl önce