Madem öyle, bir de böyle!
Ne okuyacağına...
Ne okumayacağına...
Ne iş yapabileceğine...
Ne yapamayacağına...
Ne düşüneceğine...
Ne düşünemeyeceğine...
Nasıl sanat olacağına...
Nasıl sanat olmayacağına...
Ne giyeceğine...
Ne giyemeyeceğine...
Devlete karşı görevine...
Devletin sana karşı lütfuna...
Hangi hakka sahip olacağına...
Hangi haklarının olmayacağına...
Ne kadar özgür kalacağına...
Ne kadar özgür sanacağına...
Nasıl bir ahlakın olacağına...
Nasıl ahlaksız sayacağıma...
Neye ne kadar inanabileceğine...
Neye asla inanamayacağına...
Kimliğinin ne, senin kim olduğuna...
Kimliğinin ne, senin kim olamayacağına...
Vicdanının kısık sesine...
Vicdanının pek mümkün sessizliğine...
Ben karar veririm.
Ben muhafazakâr cumhuriyetim!
***
Cumhuriyet kısmı hariç...
Yukarıdakilerin hepsine aynen katılırım.
Buna sen değil, ben karar veririm!
Ben de muhafazakâr demokrasiyim!
***
Yukarıdakilerin öylesine de şöylesine de...
Gerekli kanunlarla donanır; hayatının, beyninin, hayallerinin içinde dolanır...
Bir ömrün var ya...
Onu da ben kuşatırım!
Ben bazen laik, bazen layık; muhafazakâr hukuk devletiyim!
***
Biz sizin vasiniziz; haminiziz; ağanız, beyiniz, paşanız, patronununuz.
Sahibiniz biziz...
Biziz sahi sahibiniz!
Parınızı, canınızı, malınızı, doğumdan ölüme her yolunuzu biz çizeriz, biz çiziktiririz.
Çizmeyi aşmayın...
Çizilmekten şaşmayın.
***
Oh ne ala!
Biz de karakolda Engin Çeber; cezaevinde Baha Okar; yerde Hrant Dink; silahını beyninin ve yüreğinin pes edişine ateşlemiş Astsubay Şükrü Güçlü; 12 yaşında delik deşik Uğur Kaymaz; akıbeti bir yıldır sorulmayan kaçırılmış uzman çavuş Kemal Ekinci; HES protestosundan yıllarca hapsi istenen başı örtülü Leyla Yalçınkaya; tüm otoritelerin nihai kusmuğu tecavüzün kurbanlarından 13 yaşında bir N.Ç.’yiz...
Kamyonlardan dereye dökülen minik süt işçi süt kızlar; tersanede denize sallananlar; şantiye alevinde yananlar; zincirlendiğimiz atölyede boğulanlar; kışlada ezilenler; madenlerde göçenler; plazalardan atılanlar; toplu ve topsuz mezarlara yuvarlananlar; patlamalarda uçanlar....
1 Mayıs’ta Taksim Meydan’ında, Kazancı’da yatanlarız...
Bir bakmışsın...
O yokuşların başında
Ayağa kalkanlarız!
Tarihi sadece büyük otoriteler yazsaydı...
Çok boktan bi şey olurdu!
Esas tarihi, insanın haysiyet mücadelesi yazar.
Ülkeden ülkeye, renkten renge, ırktan ırka, dinden dine, dilden dile...
Özünde beynelmilel bir şey!
- Komple saldırı mı komplo tezgâh mı?6 yıl önce
- Bundan böyle, Aznavour da yok!6 yıl önce
- İnci Sokağı'ndaki kız!6 yıl önce
- Fransa başbakanıydı… Barselona başkan adayı oldu!6 yıl önce
- Ajax'tan takasa, Avrupa'nın Pers seferi!6 yıl önce
- 380 yıl sonra Avrupa'nın 'din savaşları"6 yıl önce
- Cumhurbaşkanı adayına 'akli' muayene!6 yıl önce
- Faşizmin rehinesi olarak antifaşizm!6 yıl önce
- Her şey körleşiyor, derken… Devletler de itiraf eder!6 yıl önce
- İnsanların hüznü en çok gözlerinin içindedir!6 yıl önce