Aynı kararlılıkla, 50 bin ölümüz!..
Bu topraklara biçilen görev şu:
Komşun senin ölümüne yataklık edecek…
Sen de komşununkine!
Oysa bu topraklarda ortaya çıkmış tarihin ilk medeniyetleri ve kadim inançları yüzlerce, binlerce yıl sonrasına bunu vaat etmemişti!
***
Bir yandan bütün bu topraklar kazılıp o tarihin kalıntıları çıkarılıyor…
Kahverengi yön levhalarıyla sözde geçmişe tutunuyor bugün!
Bir yandan da, kuşak kuşak çocuklar birbirini katlediyor, o topraklar yine kazılıp onlar geçmişe gömülüyor.
***
Bakmayın nefret ordusunun da kalabalıklığına.
Aklı, ruhu, vicdanı, yüreği, merhameti yerinde kime dokunsan; ya zaten çoktan yanmıştır canı; ya acıyordur o can; ya kanıyordur tüm hatırası, varlığı… Yokluğa karışan onca evladın arkasından.
Kimseyi kimseden ayırmadan.
***
Şu teşhislerin bir hükmü var mı artık:
30 yıl önce de Suriye destekliyordu…
30 yıl sonra da!
Bugün bu büyük tespitleri yapan kimi bakan filan o günler daha askerlik çağında bile değildi.
Onlardan daha büyükler de, o sıra hiç doğmamışlar da, askere gittiler, toprak oldular…
Onlardan daha büyükler de, o sıra hiç doğmamışlar da, dağa gittiler, toprak oldular!
30 yıl önce de “Aynı kararlılıkla” demişti; şimdi kimi 30 yıl daha yaşlananlar, kimi ise çoktan aramızdan ayrılmışlar.
30 yıl sonra da “Aynı kararlılıkla” diyor bu 30 yılda yaşını başını alanlar.
Belki “kararlılık” gerekiyordur da…
“Aynı” olması şart değildir.
“Farklı kararlılıkla” akması gerek belki tarihin.
***
Yoksa, memleketin, biz dahil, bilmişi çok.
Fakat çokbilmiş olmak başka…
Çok ölmüş olmak başka!
Çokbilmişler, çokölmüşlere onurlu bir hayat nasıl bulunur, 30 yıldır bilemedi.
“İş hayatı”nda ayda 60 ila 100 kişi arasında “kazalar”a kurban edileceklere ölüm hep hazır zaten.
“Aynı kararlılıkla” bayraklar tabutlara sarılıyor; aynı kararlılıkla sıvasız hanelerin boyasız analarının çocuklarına kefenler biçiliyor; aynı kararlılıkla kuşak kuşak acı ve daha acısı, nefret birikiyor!
Oysa…
Acının ve felaketin büyüklüğü, sonundaki sıfırlarla onar bin onar bin büyüyen rakamda gizli.
İster kardeşçe… ister öfkeyle…
“30 bin ölümüz” de dendi… “30 bin kişinin katili” de.
Fakat o 30 bin, 10 ile 20 bin olarak, “şehitler” ile “ölü ele geçirilenler, etkisiz hale getirilenler”in ayrımsız toplamıydı.
Sonra yıllar geçtikçe, sanki aradaki çocuklar da birer sıfırdan ibaretti; dört adet sıfır “aynı kararlılıkla” kaldı; en öndeki 3’ün yerini 4 aldı.
Sonra da 5.
Aynı kararlılıkla 50000 ölümüz!
Lütfen…
Farklı bir kararlılık bulunuz.
Çünkü…
Çok ölüyoruz artık!
Not: Bir Yeşiltaş Karakolu öyküsü anlatacaktım. Sonra vazgeçtim. Belki yarın toparlarım. Çünkü, anlaşılıyor ki; bir de “kahramanlık” araklanıyor bunca ölü ve acı arasında!
- Komple saldırı mı komplo tezgâh mı?6 yıl önce
- Bundan böyle, Aznavour da yok!6 yıl önce
- İnci Sokağı'ndaki kız!6 yıl önce
- Fransa başbakanıydı… Barselona başkan adayı oldu!6 yıl önce
- Ajax'tan takasa, Avrupa'nın Pers seferi!6 yıl önce
- 380 yıl sonra Avrupa'nın 'din savaşları"6 yıl önce
- Cumhurbaşkanı adayına 'akli' muayene!6 yıl önce
- Faşizmin rehinesi olarak antifaşizm!6 yıl önce
- Her şey körleşiyor, derken… Devletler de itiraf eder!6 yıl önce
- İnsanların hüznü en çok gözlerinin içindedir!6 yıl önce