Diktatörler, diktetörler!
Bir balyoz da, sanki küçükken hepimizin kafasına vurmuş olmalı.
Hadi kalbimiz, vicdanımız bir yana; kafayı da toparlayamıyoruz.
Yüzde 90’dan fazla oy vererek fiili bir darbeyi desteklemiş milletiz ya.
Bu şu demek gençler ve hep genç kalanlar:
Her 100 anneniz, babanız, teyzeniz, amcanız, halanız, dayınız, Allah uzun ömürler versin hayattaki yahut rahmetli büyüklerinizden; komşunuz, öğretmenleriniz, hocalarınızdan; kanaat önderleriniz, idolleriniz, teknik direktörleriniz, amirleriniz, patronlarınızdan; cemiyet, cemaat ve cumhuriyetin saygın şahsiyetlerinden; hepsi kökten demokrat olan siyasetçilerden 90’dan fazlasının “darbeye evet, Evren’e evet, anayasasına evet, idamlarına evet, hak gasplarına evet, yasaklarına evet, aşağılamalarına evet” dediği bir ülkede doğdunuz, büyüdünüz ve elbette hemen demokrat oldunuz!
Kafamız şu kısa tarih yükümüzden karışık zaten:
***
Tek parti diktasına karşı çok partili demokrasiyi kurarken, bir gün kendi diktasını da kurmaya yeltenen bir iktidarı dikta diye devirip dikta kuran ilk darbeciler sadece o başbakanı asmakla kalmamış, darbelerine karşı darbe yapmak istedi diye iki önemli subayı da anayasayı ilga etmek isteyen darbeci diye asmış ve yıktıkları iktidarın içinden çıkan yeni demokratlar da daha başbakanlarının idam acısı tazeyken o subayların idamını da desteklemiş ve daha beteri, aynı demokratlar o darbeden 10 yıl sonra kendilerine muhtıra vererek darbe yapan askerlerin emriyle, üstünde darbe kılıcı sallanan Millet Meclisi’nde bu kez üç gencin idamı için salyalarla oy kullanmış, yetmemiş ki, yaltaklandıkları ABD’nin Şili’deki, halkın seçtiği direnen başkanı katleden darbesini burada siyasi rakiplerine emsal göstermekten utanmamış, nihayetinde kontrgerillayla siyasi işbirliği yapa yapa kendilerine de vuran darbenin hazırlanmasına ortak olmuş, ancak darbe üzerine tekrar demokratlıkları büyümüş, içlerinden çıkardıkları en liberal isim bizatihi o darbenin ekonomik jandarması olarak darbe hükümetinde yer almış ancak ilk seçimde parti kurunca yeniden demokrat olup çağ atlatmış, fakat rakiplerinin siyasi yasaklarının kalkmaması için son derece yasakçı demokrat bir tavır almış, ekibinde hep darbecilerin asker, istihbaratçı, emniyetçi mensuplarını bulundurmuş, derken o mensuplar darbeyle devrilip şapkası yeniden demokrat olan öteki liderin partisinde de yer edinip memleketin ilk liberal, kadın başbakanının hizmetinde Susurluk haline gelmiş, işte o Susurluk partisi yönetimiyle siyasi ittifak yapanları bu kez demokrat medya, partinin artık cumhurbaşkanı olmuş demokrat lideri, ölen cumhurbaşkanının demokrat partisi, adına demokratik sol denen parti, sotadaki demokrat milliyetçi parti, hep liberal ve demokrat medya ile büyük sermaye ittifakını kullanan post-modern darbeciler halletmiş, buna da demokrasi denmiş, Susurluk ittifakında yer alanlar bu kez mağdur oldukları için yeniden neo-demokrat olmuş, sonra onlar iktidara gelince bu kez soldaki nice demokrat, kendilerini hep ezmiş darbe zihniyeti bir yana, fiilen darbecilerle de kanka haline gelmiş, fakat ilk kez siyasi iktidar (yapılmamış darbedeki) darbecilere yargı yoluyla gecikmeli de olsa darbe vururken yıllarca darbelerle işbirliği yapmış nicesi demokrat kesilmiş, lakin kimi solcu da halkı aşağılayan darbecileri solcu zannetme illüzyonuna batarken, kimi demokrat da aynı mahkemeler, yetkiler, mahkemeler ve iktidar tavrıyla, benzer askeri, güvenlikçi, milliyetçi, yasakçı, devlet koruyucu gelenekle 10’uncu yılı devirmiş iktidarı da demokrat sanmış…
***
Şimdi hangi milletin böyle bir yakın tarihi olsa, kafayı sıyırır.
Yakından darbe almış gibi kafasına, çocukken ağaçtan düşmek bir yana, balyoz yemiş gibi daha tazecik beynine, sabah akşam şaşırabilir.
Sonuçta asker de, siyasetçi de, yargı mensubu da, biz de aynı ağacın meyveleriyiz!
***
Siz yakın tarihi ve o tarih içindeki kendi yerinizi bir daha okuyun…
Irkçıdan, etnik nefretçiden, ötekileri aşağılayandan, dayatmacıdan: her tahakküme değil, sadece bazısına alerjik olan milliyetçi, ulusalcı, solcu, liberal, demokrat ve muhafazakârı aynı anda, aynı kıvamda yetiştiren bu toprağın, bu iklimin, bu kafamızın bereketine şükredin.
Yoksa hayat sadece hep haksız değil, çok acısız ve haliyle çok da tatsız olurdu!
***
Başlığa gelince:
Diktatör nedir, biliyorsunuz: Dikta eden!
Diktetör nedir, bilirsiniz: Dikte eden!
Tarihimizin en hızlı özeti budur:
Diktatörler vardı; bir de diktetörler… Başkasına pek fırsat olmadı!
Ya dikta ettiler, ya dikte.
Dur Memet, sus Memet, yaz Memet.
- Komple saldırı mı komplo tezgâh mı?6 yıl önce
- Bundan böyle, Aznavour da yok!6 yıl önce
- İnci Sokağı'ndaki kız!6 yıl önce
- Fransa başbakanıydı… Barselona başkan adayı oldu!6 yıl önce
- Ajax'tan takasa, Avrupa'nın Pers seferi!6 yıl önce
- 380 yıl sonra Avrupa'nın 'din savaşları"6 yıl önce
- Cumhurbaşkanı adayına 'akli' muayene!6 yıl önce
- Faşizmin rehinesi olarak antifaşizm!6 yıl önce
- Her şey körleşiyor, derken… Devletler de itiraf eder!6 yıl önce
- İnsanların hüznü en çok gözlerinin içindedir!6 yıl önce