Çok istiyordunuz… İşte bombalanıyor Suriye!

Çok istiyordu iktidar…

İşte oldu!

“ABD’nin Suriye’ye müdahalesi” için neredeyse yalvar yakar olunmuştu, kaç zamandır.

Tabii, Esad Esed olduktan sonra; eşiyle birlikte Türkiye’nin eski başbakanı ile geziler yaptıktan, pozlar verdikten, birbirlerini kanka saydıkları günlerden sonra.

***

“Suriye’yi vurun” arzusu gerçek oldu işte.

Fakat tarih o kadar hızlı ilerleyip öyle zikzaklar yapıyor ki, rejimi bombalaması istenen ABD, şimdi rejimle savaşan bir grubu bombalıyor.

Üstelik nezaketen, “rehineler”in dönüşünü bekledikten sonra “puding”i kaşıklamaya başlıyor.

Üstelik Şam’a göre, “Suriye devletini önceden bilgilendirerek”!

N’ oldu şimdi Sünni Blok?

Çünkü bombardımancı koalisyonun diğer ortakları, başta S. Arabistan, Arap işte.

Nihayetinde Sünni işte!

Türkiye’yi Şam’daki rejimi devirmesi için, ricayla, minnetle, ilişkiyle, sıcak parayla, yatırımla, askeri işbirliğiyle, sinsilikle, bağışla mağışla Suriye’nin içine bıçaklar saplaması için teşvik edenler, şimdi Suriye bombardımanında; ama Esed’i değil, “Işed”i.

***

Büyük devletimize övünecek 49 rehine kaldı!

İster takasla olsun, ister makasla, sonuçta döndüler. Bravo.

Lakin geri kalan manzaraya bak.

ABD yine uçaklarıyla buralarda.

Üstelik bu kez, İsrail ve ABD’de şahin neo-conlar’ın büyük hayallerinden biri, Suriye’ye müdahale, Suriye’nin bombalanması, öyle ya da böyle, mümkün oldu işte!

İsrail uçaklarıyla Konya sortili ortak tatbikatlar yaparken ve o sıra üstelik Suriye ile çok dostken, iki İsrail uçağı Suriye’ye operasyon yapmıştı.

İmza olsun diye de, yakıt tanklarını bir o tarafa, bir de bizim tarafa atmışlardı.

İktidar, o vakit bunu mahcup bir şekilde gizledi; üzerine bile gitmedi.

Suriye rejimi de, kankası AKP ile dostluk bozulmasın diye, Türkiye’yi açıkça suçlamadı.

İşte o Suriye!

***

Havadaki uçakları izliyordur hükümet.

Biri ezeli, ebedi müttefikimiz, NATO partnerimiz, İncirlik hamimiz, iktidarda kim olursa olsun abimiz ABD…

Diğeri de özel askeri işbirliği anlaşmalarımız olan S. Arabistan filan!

Yani, Başbakan diyor ya, Işid’in kıramayacağı birileri filan varmış Irak’ta, onlar da araya girmişler, bunun adı da operasyon olmuş, neyse…

İşte o Işid’i, havadan kırmaya çalışıyor müttefikleriniz.

Eğer Işid size kibar, size yakın, size dost ise, kırdırmayınız…

Yok, ötekiler sizin dostunuz, müttefikiniz ise, kıvırmayınız!

İlle uçun, bombalayın değil; bir çift okkalı lafınız olsun.

Mırın kırını ben de ederim.

***

ABD, çözüm diye yine uçaklarına, insansız araçlarına, Tomahawk füzelerine sarıldı.

Müttefik diye de, kirli sarayların kirli petrol paralarının uçakları.

İnsan hakları, insan haysiyeti için mücadelenin ortakları; birazcık bahar isteyen Bahreyn halkını tanklarıyla ezenler; kendi halklarını rehin, esir tutanlar, başka halkların kanına girenler.

Yıllarca, El Kaide’den Işid’e, esasında her Frankenştayn’a yatırım yapanlar.

Mısır’daki kanlı darbenin de ortakları işte.

Bugün 23 yaşında olan bir genç, benimkiler mesela, ABD bölgeyi bombalarken doğdu; büyüdüler, ABD yine bombalıyor, çözüm diye.

Tamam, çok şükür, bizimkiler doğdu, büyüdü, bugünleri gördü…

Ama Iraklı, Suriyeli yüz binlerce çocuk, bazen gökten yağan bombalarla, bazen babalarının gırtlak gırtlağa girmesiyle, ama sürekli kovalayan vahşetle doğarken öldü.

Ne kolay değil mi?

Biniyorsun uçağa, basıyorsun düğmeye, yahut binmiyorsun bile, uçuruyorsun, sallıyorsun işte…

Kim öle kim kala.

Ve buna medeniyet diyorsun.

Şimdi bombaladığın sonuçları yaratan sebepleri biraz da senin yarattığını ve bugün de yarınki sonuçların sebeplerini kustuğunu düşünmüyorsun bile!

***

Ankara Ankara… İşte manzara.

Çok istiyordun.

ABD Suriye’yi bombalıyor; ne mutlu sana!

Ne büyük bir öngörüdür, ne derin bir stratejidir bu Ya Rabbim!

Dövünecek yerde yine övünecek ustalar.