1071 akademisyenden Anayasa Mahkemesi kararına karşı bildiri
1071 akademisyen, terör propagandasına cezayı hak ihlali gören Anayasa Mahkemesi kararına karşı bildiri imzaladı. Açıklamada, Anayasa Mahkemesi terörü meşrulaştırılamaz" ifadelerine yer verildi
Türkiye'nin çeşitli üniversitelerinden 1071 akademisyen, terör propagandasına cezayı hak ihlali gören Anayasa Mahkemesi kararına karşı bir bildiri imzaladı.
Bildiride şu ifadeler kullanıldı:
"Sözde “barış bildirisi” adı altında terör örgütü propagandası yapan bazı akademisyenlerin ceza almalarını “hak ihlali” gören Anayasa Mahkemesi skandal bir karara imza atmıştır.
Bu karar şehit ve gazilerimizin hatırasını zedelemiş, maşeri vicdanı yaralamıştır.
Terörle mücadele ettiği için devleti suçlayan açıklamalar yapmak dünyanın hiçbir ülkesinde ifade özgürlüğü olarak değerlendirilmez.
Bu kararın, terör örgütlerine karşı etkin operasyonların gerçekleştirildiği bir dönemde alınması ise ayrıca dikkat çekicidir.
İmzası bulunan biz akademisyenler, terörle mücadeleyi sekteye uğratmayı ve ülkemizi karalamayı amaçlayan her türlü kurum, organizasyon ve inisiyatifin karşısında olduğumuzu ve olmaya devam edeceğimizi beyan ediyoruz.
Türk milleti adına karar vermekle yetkili kılınan Anayasa Mahkemesi’nin kararlarının adalete ve kamu vicdanına aykırı olmaması gerektiğine inanıyor, bu yanlış kararda imzası bulunanları kınıyoruz."
BİLDİRİ NE DİYORDU?
"Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi" adıyla Ocak 2016'da hazırlanan ve o dönem tartışılan metinde Güneydoğu'da operasyonlara yönelik şu ifadeler yer almıştı:
"Bu kasıtlı ve planlı kıyım Türkiye'nin kendi hukukunun ve Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası anlaşmaların, uluslararası teamül hukukunun ve uluslararası hukukun emredici kurallarının da ağır bir ihlali niteliğindedir. Devletin başta Kürt halkı olmak üzere tüm bölge halklarına karşı gerçekleştirdiği katliam ve uyguladığı bilinçli sürgün politikasından derhal vazgeçmesini, sokağa çıkma yasaklarının kaldırılmasını, gerçekleşen insan hakları ihlalinin sorumlularının tespit edilerek cezalandırılmasını, yasağın uygulandığı yerde yaşayan vatandaşların uğradığı maddi ve manevi zararın tespit edilerek tazmin edilmesini, bu amaçla ulusal ve uluslararası bağımsız gözlemcilerin yıkım bölgelerinde giriş, gözlem ve raporlama yapmasını talep ediyoruz."