Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem İnanç Amenerresulü Suresi okunuşu ve Türkçe anlamı… Amenerresulü Duası tefsiri, Arapça yazılışı ve fazileti

        Hz. Muhammed (s.a.s) tarafından cennetin bir hediyesi olarak nitelendirilen bu ayetler, imanın güçlenmesi ve kalplerin Allah'a yönelmesi için okunur. Müslümanlar arasında, özellikle yatsı namazı sonrası okunması tavsiye edilen bu dua, Allah'ın lütfu ve korumasını talep etmenin bir yolu olarak kabul edilir. Amenerrasulü'nün Arapça metni, Türkçe meali ve okunuşu, bu duanın anlamını ve faziletlerini daha iyi kavramak isteyen Müslümanlar için büyük önem taşır.

        Amenerrasulü Duası, İslam inancında büyük bir kıymet taşıyan, Kur'an-ı Kerim'in Bakara Suresi'nin sonunda yer alan iki ayettir. Bu dualar, Allah'ın elçisine indirilen vahiylerin bir özeti niteliğindedir ve Müslümanlar tarafından büyük bir saygıyla okunur. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.s), bu kutsal ayetlerin cennetten bir hazine olarak indirildiğini belirtmiştir, bu sebeple bu dua, özellikle inananlar arasında derin bir manevi anlam taşır. Genellikle yatsı namazının ardından okunan Amenerrasulü, Müslümanların günlük ibadetlerinde önemli bir yer tutar. Bu duanın okunması, inananlara Allah'ın rehberliğinde sabit kadem kalma ve imanlarını pekiştirme fırsatı sunar. Amenerrasulü duasının Arapça yazılışı, Türkçe okunuşu ve anlamının yanı sıra, bu duaların faziletleri de dini literatürde geniş yer bulur ve Müslümanlar için rehber niteliğindedir.

        REKLAM
        .png
        .png

        Amenerrasulü Duası Okunuşu

        Amene-rrasulu bima unzile ileyhi min rabbihi velmu/minun(e)(c) kullun amene bi(A)llahi ve mela-iketihi ve kutubihi ve rusulihi la nuferriku beyne ehadin min rusulih(i)(c) ve kalu semi'na ve ata'na(s) ġufraneke rabbena ve-ileyke-lmasir(u) (Bakara-285)

        La yükellifu(A)llahu nefsen illa vus'aha(c) leha ma kesebet ve'aleyha me-ktesebet(k) rabbena la tu-aḣiżna in nesina ev aḣta/na(c) rabbena vela tahmil 'aleyna isran kema hameltehu 'ale-lleżine min kablina(c) rabbena vela tuhammilna ma la takate lena bih(i)(s) va'fu 'anna vaġfir lena verhamna(c) ente mevlana fensurna 'ale-lkavmi-lkafirin(e) (Bakara-286)

        Amenerrasulü Duası Türkçe Anlamı

        " Peygamber, Rabbinden kendisine indirilene iman etti, mü'minler de (iman ettiler). Her biri; Allah'a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman ettiler ve şöyle dediler: "Onun peygamberlerinden hiçbirini (diğerinden) ayırt etmeyiz." Şöyle de dediler: "İşittik ve itaat ettik. Ey Rabbimiz! Senden bağışlama dileriz. Sonunda dönüş yalnız sanadır."(Bakara-285)

        REKLAM

        Allah bir kimseyi ancak gücünün yettiği şeyle yükümlü kılar. Onun kazandığı iyilik kendi yararına, kötülük de kendi zararınadır. (Şöyle diyerek dua ediniz): "Ey Rabbimiz! Unutur, ya da yanılırsak bizi sorumlu tutma! Ey Rabbimiz! Bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği şeyleri yükleme! Bizi affet, bizi bağışla, bize acı! Sen bizim Mevlamızsın. Kafirler topluluğuna karşı bize yardım et." (Bakara-286)

        Amenerrasulü Duası Faziletleri

        1 - "Bakara suresinin sonunda iki ayet vardır ki, bir gecede okuyana onlar yeter; onu her türlü kötülüklerden korur." (Buhari, Fezailü'l-Kur'an 10; Müslim, Müsafirin 255)

        2 - Ebu Umame (r.a.)'den rivayet edildi ki, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'e (s.a.v.) şöyle buyurdu:

        "Dört şey Arşu'r-Rahman'ın altındaki hazineden (Cennet hazinelerinden) indirilmiştir. Bunlar Fatiha-i Şerif, Ayete'l-Kürsi, Sure-i Bakara'nın sonu (Amenerresulü) ve Kevser Suresidir." (El-Mütteki, Kenzu'l Ummal, 1/558)

        3 - Ebu Mesut el-Bedri'den (radıyallahu anh) rivayete göre Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuşlardır:

        "Her kim Bakara suresinin sonundaki iki ayet-i celileyi (Amene'r-Rasulü) her gece okursa ona kifayet (ona yeter) eder." (Buhari, Megazi, 12; Müslim, Müsafirin, 255; Tirmizi, Sevabül-Kur'an, 4)

        Bakara Suresi Tefsiri

        Surenin başında Allah'ın iyi kullarının gayb alemine, doğru yolu göstermek üzere gönderilmiş Kur'an'a ve ondan önce gelen kitaplara iman ettikleri, namazı kılıp zekatı verdikleri, Allah'ın verdiklerinden O'nun rızası için harcamalar yaptıkları, bu iman ve güzel ameller sayesinde Allah rızasına uygun bir hayat sürüp iki cihan saadetine nail oldukları zikredilmişti. Arkadan tafsilata geçilmiş, daha önce gelen kitaplar, peygamberler, ümmetler, Allah'ın onlara bahşettiği çeşitli nimetler, nankörlükler, isyanlar anlatılmış, bunlardan ibret alınarak İslam'ın getirdiği hidayetten sapılmaması pekiştirilerek istenmişti. Bu sure, hicretin ilk yıllarında geldiğinde muhatapları büyük ölçüde Allah'ın rızasına uygun bir hayat yaşıyorlardı. O'nun rızası için her şeylerini geride bırakarak Medine'ye hicret etmiş muhacirlerle onlara her şeyleriyle kucak açmış ensar vardı. Allah Teala surenin sonunu getirirken bu kullarına bir mükafat olmak üzere onlar hakkındaki hükmünü, onların kendi nezdindeki yer ve değerlerini bildirmek istemiş, böylece ilk müslümanların yolunu izleyecek olanlara da bir dini hayat dersi, kul ile rabbi arasındaki ilişkiyi kurmanın yolu hakkında bir anahtar vermiştir: Resul ve çevresindeki müminlerin imanlarının ve itaatlerinin Allah tarafından tasdik edilmesi eşsiz bir iltifat, emsalsiz bir saadet vesilesidir. Bu tasdiki takip eden niyaz talimi ise kulluk yolundaki iniş çıkışları göstermekte, iyi niyetli kulların istemeden meydana gelen kusurlarını yüce mevlanın bağışlayacağına işaret etmekte, Hz. Peygamber'in ümmetine gelen en son ve kamil dinin başta gelen özelliklerinden biri olan "kolaylık" temel kuralını dile getirmekte; esasen kulluğun güç olmadığını, çünkü Allah'ın kullarına güçlerini aşan yükümlülükler buyurmadığını açıkça ortaya koymaktadır. Surenin başıyla sonu adeta bir levhanın iki parçası gibi birbirini tamamlamaktadır. Nitekim ümmetin geleneğinde de hem özellikle okunarak hem de levhalaştırılıp itina ile duvarlara asılarak bu özellik hayata geçirilmiştir (peygamberler arasında ayırım yapılmamasının anlamı hakkında bk. Bakara 2/136).

        Allah'ın, kullarını güçlerini aşan fiillerle ve davranışlarla yükümlü kılmayacağını ifade eden bu ayet, İslam düşüncesinde ortaya çıkmış bulunan önemli bir tartışmanın çözümüne ışık tutmaktadır. "Allah'ın kullarına, güçlerini aşan bir görevi yüklemesi (teklif-i mala yutak) caiz midir?" sorusu etrafında gelişen bu tartışmada, Allah'ın kudret ve iradesini sınırlar korkusuyla "caizdir" diyenlere karşı, O'nun hikmetine, adaletine, imtihan iradesine, dini, ahlaki, hukuki değerlerin, mükafat ve cezaların makul bir temele oturması gereğine ağırlık verenlerin savunduğu "Caiz değildir, hakim olan Allah böyle bir yükümlülük getirmez" diyenleri bu ayet teyit etmektedir.

        İnsanların kader ve fiillerinde kendi rollerinin de bulunduğunu ifade eden "Lehinde olanı da kendi kazandığıdır, aleyhinde olanı da kendi kazandığıdır" cümlesi, "kaza, kader, irade, kudret, kesb" konularında asırlar boyu süren ve mezheplerin (ekol) oluşmasına temel teşkil eden bir tartışmaya açıklık getirmektedir. "İnsanların ortaya koydukları fiillerde ve davranışlarda kendilerine mahsus irade ve kudretleri yoktur" diyen Cebriyye ekolü; "Bu fiiller ve davranışlar, bağımsız olarak insanın irade ve kudretinin eseridir, fiilini yoktan var eden (icad) kuldur" diyen Mu'tezile mezhebi; "Kulun fiili meydana gelirken Allah'ın irade ve kudreti yanında –etkisi bulunmaksızın– kulunki de vardır" diyen İmam Eş'ari, bütün bu ekollerin karşısında yer alan Matüridi mezhebi, diğer deliller yanında bu ayetten ışık ve güç almaktadır.

        ÖNERİLEN VİDEO
        Haberi Hazırlayan: Yağmur Polat
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ