Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Kültür-Sanat Öne Çıkanlar Atatürk: Benim naciz vücudum, bir gün elbet toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti, ilelebet payidar kalacaktır

        Mustafa Kemal Atatürk'ün vefatının üzerinden 82 yıl geçti.

        Atatürk, her yıl olduğu gibi tüm yurtta, KKTC'de ve dış temsilciliklerde törenlerle anılıyor.

        10 Kasım 1938... Mustafa Kemal Atatürk, saat 9.05'te Dolmabahçe Sarayı'nda hayata veda etti.

        16 Kasım 1938... Mustafa Kemal Atatürk'ün cenazesi, Dolmabahçe Sarayı büyük tören salonundaki katafalka yerleştirildi. Yurttaşlar, 3 gün boyunca gözyaşlarıyla katafalkın önünden geçerek ilke ve inkilâplarının koruyucusu olacağına dair söz verdikleri Atatürk'e son görevlerini yerine getirdi.

        19 Kasım 1938... Mustafa Kemal Atatürk'ün naaşı, 1942'de Türkiye'nin ikinci Diyanet İşleri Başkanı olacak olan Ord. Prof. Dr. Mehmet Şerafeddin Yaltkaya'nın gözetiminde yıkandı. Atatürk'ün cenaze namazı, Dolmabahçe Sarayı'nın Muayede Salonu'nda Yaltkaya tarafından kıldırıldı. Atatürk'ün cenazesi, Yavuz Zırhlısı ile İzmit'e, oradan da aynı akşam yurt içi gezilerinde kullandığı trenle Ankara'ya götürüldü.

        20 Kasım 1938... Mustafa Kemal Atatürk'ün trenle Ankara'ya nakledilen cenazesi garda 12 general tarafından top arabasına konuldu. 101 pare top atışından sonra oluşturulan kortej eşliğinde TBMM'ye götürülerek katafalka yerleştirildi.

        21 Kasım 1938... Mustafa Kemal Atatürk'ün cenazesi, Etnografya Müzesi'ndeki geçici kabrine defnedildi.

        4 Kasım 1953... Mustafa Kemal Atatürk'ün cenazesi; Başbakan Adnan Menderes, TBMM Başkanı Refik Koraltan, Cumhurbaşkanı Genel Sekreteri Nurullah Tolon, Ankara Valisi Kemal Aygün ve Ankara Belediye Başkanı Atıf Benderlioğlu'nun gözetiminde Etnografya Müzesi'ndeki geçici kabrinden çıkarıldı.

        10 Kasım 1953... Mustafa Kemal Atatürk'ün cenazesi, Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakan Adnan Menderes, TBMM Başkanı Refik Koraltan, CHP Genel Başkanı İsmet İnönü, Atatürk'ün kız kardeşi Makbule Atadan ile askeriye, devlet erkanı ve yurttaşların katıldığı törenle Anıtkabir'e defnedildi.

        Mustafa Kemal Atatürk'ün vefatı, sadece Türkiye'yi değil tüm dünyayı yasa boğdu.

        İran'da bir ay sürecek ulusal yas ilan edildi.

        Dönemin siyasileri, ölümünden büyük üzüntü duydukları Atatürk'ün Türkiye ve dünya için neler ifade ettiğini yaptıkları açıklamalarla dile getirdi.

        Dünya basını, Atatürk'ün dünyaya olan etkilerinin neler olduğunu içeren haberler yayımladı.

        "Benim üzüntüm iki türlüdür; önce böyle büyük bir adamın kaybından dolayı bütün dünya gibi üzgünüm. İkinci üzüntüm ise, bu adamla tanışmak hususundaki şiddetli arzumun gerçekleşmesine artık imkân kalmamış olmasıdır. Beyaz Saray'daki görevim tamamlanınca ilk yapmak istediğim şey, zamanımızın bu en dikkate değer şahsiyetini ülkesinde ziyaret etmekti. Kader buna izin vermedi. Bu çapta insanlar dünyaya sık gelmezler."

        ABD Başkanı Franklin D. ROOSVELT

        "Savaşta Türkiye'yi kurtaran, savaştan sonra da Türk Ulusu'nu yeniden dirilten Atatürk'ün ölümü, yalnız yurdu için değil, Avrupa için de en büyük kayıptır. Her sınıftan kişinin O'nun ardından döktükleri içten gözyaşları bu büyük kahramana ve modern Türkiye'nin Ata'sına layık bir tezahürden başka bir şey değildir.

        İngiltere Başbakanı Winston CHURCHILL

        "Akıllı ve barışçı yöntemlerle gerçekleştirdiği eseri halkların tarihinde izlerini bırakacaktır."

        Fransa Cumhurbaşkanı Albert LEBRUN

        "Atatürk yalnız Türk tarihinin büyük bir siması değil, aynı zamanda bir büyük barış adamıdır. O'nun yeni Türkiye'yi yaratan eseri, yüzyıllara intikal eden bir anıt olarak kalacaktır."

        Yunanistan Başbakanı Ioannis METAKSAS

        Dünya basını Mustafa Kemal'in vefatını şu ifadelerle manşetlerine taşıdı;

        "Kadınlar başka hiçbir ülkede bu kadar hızla ilerlememişlerdir. Bir ulusun bu derece değişmesi, tarihte, gerçekten eşi olmayan bir olaydır."

        Daily Telgraph Gazetesi (İngiltere)

        "Büyük düşüncelerin adamı, bir devlet mimarıydı."

        Neue Freie Presse Gazetesi (Avusturya)

        "Almanya, Türk Milletinin bu ölçülmez derecede büyük ziyanından dolayı acısına samimi olarak katılmaktadır. Atatürk, bütün dünyanın hayran kaldığı bir kalkınma yapan ilk devlet başkanı olmuştur."

        Beobachter Gazetesi (Almanya)

        "O'nun idaresi altında Türkiye, Avrupa'nın kıymetli bir üyesi oldu."

        London Times Gazetesi (İngiltere)

        "Atatürk büyük bir şahsiyet, çok büyük bir komutan, politik bir dehadır."

        Excelsior Gazetesi (Fransa)

        Dünya, bu savaş ve barış kahramanı büyük adamın ölümü ile yoksul düşmüştür. Gücü, zorlukları yenme kararı ve yiğitliği ile, aman bilmeyen galiplerin uygulamaya kalkıştıkları pranga siyasetini ilk kıran Atatürk'tür.

        Pester Llyod Gazetesi (Macaristan)

        "Yüzyılımızda, 'olmayacak hiçbir şey yoktur' şeklindeki tarihi gerçeği ispatlayan ilk adam olmuştur."

        Rendelet Gazetesi (Macaristan)

        "Mustafa Kemal öldü. Barış kubbesinin Doğu sütunu yıkıldı. Artık cihanda barışı kimse garanti edemez."

        Sanerwin Gazetesi (Fransa)

        "Atatürk gibi dehalar sadece görünüşte ölürler. Oysa, gerçekleştirdikleri eserlerle daima hayattadırlar."

        Tahran Gazetesi (İran)

        "Atatürk, yirminci yüzyılın en büyük mucizesidir."

        National Tidence Gazetesi (Danimarka)

        "Atatürk'ün ölüm haberi geldiği gün, Romanya'da bütün okullarda dersler tatil edildi."

        Rador Ajansı (Romanya)

        "Tarihteki büyük başarılar gözden geçirilecek olursa, Kemal Atatürk'ün yeniden bir ulus ve devlet yaratması kadar göz kamaştırıcı bir örneğinin bulunmadığı görülecektir."

        The Daily Telegraph Gazetesi (İngiltere)

        "Atatürk'ün yaptıkları, insanoğlunun kolay kolay yapabileceği şeylerden değildir. O; büsbütün başka bir insandı."

        El - Mısri Gazetesi (Mısır)

        "Eğer tarih bir kalbe sahip olsaydı, Mustafa Kemal'i mutlaka kıskanırdı."

        Tchang Yang Yee Pan Gazetesi (Çin)

        "Atatürk'ün ölümü yalnız Türk Milleti için değil, onun örneğine çok muhtaç olan bütün Doğu milletleri için en büyük kayıptır."

        El - Eyyam Gazetesi (Suriye)

        "Bir insana ölümünden sonra bu derece sevgi ve yas gösterileri yapılması milletler tarihinde az görülen şeylerdendir.'"

        Athinaika Gazetesi (Yunanistan)

        "Atatürk, ölümünden önce herkes tarafından saygı gösterilen, değer verilen güçlü, dinç, ve çalışkan bir Türkiye yaratma ülküsünü tamamıyla başardı."

        Ele Nikon Mellon Gazetesi ( Yunanistan)

        "Dünyanın çok nadir yetiştirdiği dahilerdendir. Dünya tarihinin gidişini değiştirmiştir."

        An Nahar Gazetesi (Lübnan)

        "Atatürk; milletin atası, kılıç, fikir, kalp ve irade adamı idi. milletin bu büyük evladı, aynı zamanda yirminci yüzyılın en büyük yurttaşıdır."

        Slova Gazetesi (Bulgaristan)

        "Atatürk'ün ölümü ile dünya büyük bir liderini kaybetti."

        Gazetta Del Popolo Gazetesi (İtalya)

        "Sırasıyla ihtilalci ve asi, sonradan muzaffer bir kumandan olan 'Türklerin babası'. Yeni Türkiye'yi yarattı, sultanları kovdu, kadınlara hürriyet verdi, fesi kaldırdı, ülkesinde radikal bir inkılap yaptı."

        Paris - Soir Gazetesi (Fransa)

        "Bu derece yüksek hilkatte bir adama sahip olduklarından dolayı, Türklere gıpta ediyoruz."

        Ceska Slova Gazetesi (Çekoslavakya)

        "Bu Türk milleti yastadır. Çünkü yeni Türkiye'nin yaratıcısı olan eşsiz şefini kaybetmiştir."

        Stipsi Gazetesi (Arnavutluk)

        "Atatürk'ü yeni Türkiye'nin kuruluşu yolunda katettiği şerefli merhaleleriyle anıyoruz."

        Dirita Gazetesi (Arnavutluk)

        Yüzlerce şair, vefatından büyük üzüntü duydukları Mustafa Kemal Atatürk hakkındaki duygu ve düşüncelerini, 10 Kasım'daki acılarını kaleme aldı. Şiir yazan şairlerden biri de oldukça arzuladığı halde Atatürk ile görüşemeyen Âşık Veysel Şatıroğlu'ydu.

        AĞLAYALIM ATATÜRK'E

        Ağlayalım Atatürk'e

        Bütün dünya kan ağladı

        Süleyman olmuştu mülke

        Geldi ecel, can ağladı

        Doğu batı cenup şimal

        Aman tanrı bu nasıl hal

        Atatürk'e erdi zeval

        Memur mebusan ağladı

        Atatürk'ün eserleri

        Söyleyecek bundan geri

        Bütün dünyanın her yeri

        Ah çekti, vatan ağladı

        Fabrikalar icat etti

        Atalığın ispat etti

        Varlığın Türke terketti

        Döndü çarh devran ağladı

        Bu ne kuvvet, bu ne kudret

        Var idi bunda bir hikmet

        Bütün Türkler İnön'İsmet

        Gözlerimiz kan ağladı

        Tren hattı tayyareler

        Tükler giydi hep kareler

        Semerkantla Buharalar

        İşitti her yan ağladı

        Siz sağ olun Türk gençleri

        Çalışanlar kalmaz geri

        Mareşalin askerleri

        Ordular tümen ağladı

        Zannetme ağlayan gülmez

        Aslan yatağı boş kalmaz

        Yalnız gidenler gelmez

        Her gelen insan ağladı

        Uzatma Veysel bu sözü

        Dayanmaz herkesin özü

        Koruyalım yurdumuzu

        Dost değil, düşman ağladı

        Aşık Veysel ŞATIROĞLU

         Atatürk ile tanışmak için 3 ay yürüdü
        Atatürk ile tanışmak için 3 ay yürüdü Haberi Görüntüle

        ON KASIMLAR'DA YÜRÜMEK

        Atatürk'üm işte 10 Kasım yine

        Dalgalanır ağaçlarla oğullar

        Dalgalanır oğullarla nineler

        Dalgalanır ninelerle genç kızlar

        Özlemin ta yüreğime işlemiş

        Seni bulmak, seni görmek için ben

        Bütün toprak altıyla barışacağım

        Ereceğim sana usta, barışta, başarıda

        Öyle

        Güçlüsün ki

        Güçleneceğim

        Öyle yücesin ki, yüceleceğim

        Düşüne düşüne seni kocaman kocaman

        Dağlara, dağlara karışacağım

        Ozan mıyım, ordu muyum, su muyum anlaşılmaz

        Çağlar upuzun allığı yüreğimde ülkünün

        Sanki bayrak bir kalemdir, sanki gökler bir kağıt

        Sanki ellerim gece

        Sanki ellerim gündüz

        Yazacağım seni daha, bir daha

        Ben senin ölümünle yarışacağım

        Fazıl Hüsnü DAĞLARCA

        ATATÜRK'E AĞIT

        Edirne'den Ardahan'a kadar

        Bir toprak uzanır

        Boz kanatlı üveyikler üstünde uçar

        Ardahan'dan Edirne'ye

        Edirne'den Ardahan'a kadar

        Kopdağı'nda akar bir çeşme var

        Serçe parmak kalınlığında suyu

        Haram etmiş gece gündüz uykuyu

        Akar da akar

        Samsun'un evleri denize bakar

        Sokakları yosun içinde

        Çaparlar, takalar, manavlar

        Bilyalar gibi suyun yüzünde

        Bir iner bir kalkar

        İstanbul'da bir yâr sevdim

        İnsanı günaha sokar

        Savaştepe köprüsünden geçen trenler

        Sel olur İzmir'e akar

        İzmir'in denizi kız, kızı deniz

        Sokakları hem kız hem deniz kokar

        Güneyde mis kokulu bir ağaç

        Yuvarlak yaprakları ince

        Yaz gelip de güneş vurunca

        Dallarından bal akar

        Bu toprak bizim yurdumuzdur

        Deli gönül yücesine çıkar

        Bir üveyik olur uçar gider

        Ardahan'da Edirne'ye

        Edirne'den Ardahan'a kadar

        Cahit KÜLEBİ

        ATAM ANKARA SIRTLARINDA YATAR

        Yıl otuz sekiz on kasım perşembe

        Hatırdan çıkmayacak bir sonbahar

        Sarsılıyor İstanbul yedi tepe

        Yaman esmiş Dolmabahçe'den rüzgar

        Gerçek olamaz olsa olsa bir düş

        Dokuzu beş geçe Atatürk ölmüş

        Böyle toptan bir yas nerde görülmüş

        Beraber ağlıyoruz kurtlar kuşlar

        Bu memlekete en çok hizmet eden

        Bu aşk ile dağlara gücü yeten

        On sekiz milyonun omzunda giden

        Atam Ankara sırtlarında yatar

        Cahit Sıtkı TARANCI

        ATATÜRK'Ü DUYMAK

        Ulu rüzgâr esmedikçe

        Yaşamak uyumak gibi.

        Kişi ne zaman dinç;

        Dalgalanırsa bayrak bayrak gibi.

        Ne var şu dünyada ekmekten daha aziz?

        Sürdüğün tarlalara sevginle serpildik.

        Ekmek olmak için önce

        Buğday olmak gibi.

        Silinir sözcüklerden sen hatıra geldikçe

        Cılız sözler: Uzanmak, yorulmak, durmak gibi.

        Kuvvettir yaptıkların her yeni yetişene

        Her ışık-kaynak gibi.

        En yakınlar zamanla yüzyıllarca uzak gibi,

        Bir sen varsın kalacak, bir sen ölümsüz,

        Daha da yakınsın, daha da sıcak

        Bıraktığın toprak gibi.

        Kaç Türk var şu dünyada, bir o kadar susuz,

        Hepsinin gönlünde sen, bir pınar bulmak gibi,

        Ancak senin havanda sağlıklar esenlikler:

        Olmaya devlet cihanda Atatürk'ü duymak gibi.

        Behçet NECATİGİL

        MUSTAFA KEMAL'İ DÜŞÜNÜYORUM

        Mustafa Kemal'i düşünüyorum;

        Yeleleri alevden al bir ata binmiş

        Aşıyor yüce dağları, engin denizleri,

        Altın saçları dalgalanıyor rüzgârda,

        Işıl ışıl yanıyor mavi gözleri...

        Mustafa Kemal'i düşünüyorum;

        Yanmış, yıkılmış savaş meydanlarında

        Destanlar yaratıyor cihanın görmediği

        Arkasından dağ dağ ordular geliyor

        Her askeri Mustafa Kemal gibi.

        Mustafa Kemal'i düşünüyorum;

        Gelmiş geçmiş kahramanlara bedel

        Hükmediyor uçsuz bucaksız göklere.

        Al bir ata binmiş yalın kılıç

        Koşuyorlar zaferden zafere...

        Mustafa Kemal'i düşünüyorum;

        Ölmemiş bir Kasım sabahı!

        Yine bizimle beraber her yerde.

        Yaşıyor dört köşesinde vatanın

        Yaşıyor damar damar yüreklerde.

        Mustafa Kemal'i düşünüyorum:

        Altın saçları dalgalanıyor rüzgârda,

        Mavi gözleri ışıl ışıl görüyorum.

        Uykularıma giriyor her gece.

        Ellerinden öpüyorum.

        Ümit Yaşar OĞUZCAN

        BİZSİZ GİDİYOR

        Fecre benzettiği bayrakla kefenlenmiş Ata,

        Çıktı bir kor gibi mermer kapısından sarayın.

        Gönlümüz, bayrağı öğrendiği günden beri ta

        Duymamıştır bu kadar hüznünü yıldızla ayın!

        Gidiyor, gizleyerek sır gibi bizden sesini,

        Çıkıyor, ilk olarak bir yola Başbuğ bizsiz.

        Biz, ki dünyada, bırakmazdık onun gölgesini,

        Bu ne hicranlı seferdir ki beraber değiliz.

        Yürüyor, kalbimizin durduğu bir yolda değil,

        Kanlı bir gözyaşı nehrinde muazzam tabutun.

        Ey ilâhın yüce davetlisi, göklerden eğil,

        Göreceksin, duruyor kalbimiz üstünde putun!

        Sen ki Gayya'ya düşen on yedi milyon Türk'ün

        Dehşetinden sararırken yüzü yaprak yaprak,

        Onu bir hızla çevirmiştin ölümden daha dün:

        Tunç elin, yalçın iradenle kolundan tutarak.

        Ve bugün on yedi milyon geliyor bir yere de,

        Ebedî yolculuğundan seni döndürmek için

        -Onu yoktan var eden sendeki derman nerede?

        Gücü ancak yetiyor kabrine yüz sürmek için

        Faruk Nafiz ÇAMLIBEL

        GİDİYOR

        Gidiyor, rast gelmez bir daha tarih eşine;

        Gidiyor on yedi milyon kişi takmış peşine!

        Gidiyor, sonsuz olan kudreti sığmaz akla;

        Gidiyor, göğsünü çepçevre saran bayrakla.

        Gidiyor, izleri üstünde birikmiş yaşlar;

        Gidiyor, yerde kılıçlarla eğilmiş başlar.

        Gidiyor, harbin o en korkulu aslan yelesi;

        Gidiyor, sulhun ufuklarda yanan meşalesi!

        Yine bir devr açacakmış gibi en başta o var;

        Haykıran seste o var, sessiz akan yaşta o var.

        Siliyor ruhunun ulviliği fani etini,

        Çiziyor ufka batan bir güneşin heybetini.

        Büyüyor, gökten inip toprağa yaklaştıkça;

        Büyüyor gitgide gözlerden uzaklaştıkça.

        Orhan Seyfi ORHON

        O ÖLMEDİ

        Tanrı ölmez, o dilerse görünür bir müddet,

        Kaybolunca onu kalbinde bulur her millet.

        Biliyormuş kaderin cilvesini evvelce,

        Bütün ecrâm-ı sema yasla büründü o gece.

        Yaklaşan bir acı önce güneşi korkuttu,

        Ay tutuldu diyemem gökyüzü matem tuttu.

        Ata geçti ebedin mevki-i müstahkemine

        Bir direktif veriyor arza, beşer âlemine!

        Bize ilham ile isal ediyor her haberi,

        Ki onun kudret-i külliyye, emirber neferi.

        Bağladı dâr-ı fenanın ebede telsizini,

        Güdelim açtığı yollardan mübarek izini

        Atatürk'ün beşere sunduğu peymânı budur:

        Atatürk'e inananlar er olur, sulhu korur!

        Neyzen Tevfik KOLAYLI

        MUSTAFA KEMAL'LER TÜKENMEZ

        Tükenir elbet gökte yıldız, denizde kum tükenir

        Bu vatan bu topraklar cömert

        Kutsal bir ateşim ki ben sönmez

        İnanın Mustafa Kemal'ler tükenmez

        Ben de etten kemiktendim elbet

        Ben de bir gün geçecektim elbet

        İki Mustafa Kemal var iyi bilin

        Ben işte o ikincisi sonsuzlukta

        Ruh gibi bir şey görünmez

        İnanın Mustafa Kemal'ler tükenmez

        Hep kardeşliğe bolluğa giden yolda

        Bilimin yapıcılığın aydınlığında

        Güzel düşünceler soyut fikirlerde ben

        Evrensel yepyeni buluşlarda

        Geriliği kovmuşum ben dönmez

        İnanın Mustafa Kemal'ler tükenmez

        Başın mı dertte beni hatırla

        Duy beni en sıkıldığın an

        Baştan sona her şeyiyle bu vatan

        Sakın ağlamasın Kasım'larda Fatih'ler Kanunî'ler ölmez

        İnanın Mustafa Kemal'ler tükenmez

        Halim YAĞCIOĞLU

        Haberi Hazırlayan: Mehmet Çalışkan
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ