Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Dünya Bir zamanlar Suriye | Dış Haberler

        2011 yaz aylarının son günleri… O dönem Şam’da gazetecilik yapıyorum. Türkiye’nin Suriye politikasını netleştirmeye başladığı zamanlar.

        Suriye rejimi de kendine yeni yol haritaları belirliyor…

        REKLAM

        Robert Ford ABD’nin, Ömer Önhon da Türkiye’nin Şam Büyükelçisi…

        Türkiye’nin "demokrasi ve özgürlük" söylemiyle sokağa dökülen muhalifleri destekleme politikasına Esad rejiminden farklı bir yanıt geliyor.

        Hakkari-Çukurca’da 24 askerin şehit olduğu terörist saldırı gerçekleşiyor.

        Hemen ardından Kazan Vadisi’ne yapılan operasyonlarda öldürülen PKK’nın Suriye kolu PYD’ye mensup teröristler için Suriye’nin kuzey sınırında taziye çadırları kuruluyor.

        Suriye devlet televizyonu, Türkiye’nin PKK’ya yönelik operasyonlarını “muhaliflere karşı operasyon” olarak duyuruyor. Bir yandan Şam yönetimi Kürt yerel meclis seçimlerinin yapılmasına izin veriyor ve bu süreçte PYD mensupları da Kürtlerin rejim karşıtı gösterilere katılmasını önlüyor.

        ÜÇ HAYATİ CÜMLE

        Beşşar Esad’a yakın bir isimle görüşmek üzere Savra (Devrim) Caddesi Tayaran İş Merkezi’ndeki ofisimden Mezze’ye doğru yola çıkıyorum. O zamanlar iç savaş diyebileceğimiz süreç tam olarak başlamamış.

        REKLAM

        Buluşmamızda bana üç şey söylüyor; "Esad devrilmeyecek, Rusya ve İran bizi asla yalnız bırakmaz, ABD ile de gerekirse anlaşırız." Devam ediyor… "PKK’yı silahlandırıyoruz, Türkiye mevcut politikalarını sürdürürse bu işten çok zararlı çıkacak." Bugünden tam 7 yıl önce, 2011 Ekim ayı…

        Görüşmeden çıktığımda “Üç cümle” de zihnime çakılıyor. Etkili olabileceğini düşündüğüm bazı mecralarda büyük bir temkinle paylaşıyorum.

        Muhalif gösteriler yavaş yavaş iç savaşa evriliyor.

        VE GELİYORLAR...

        2013 yılında önce İran, askeri danışmanlar, devrim muhafızları, Şii milisler ve Lübnan üzerinden Hizbullah ile Suriye savaşına müdahil oluyor.

        2014’te DEAŞ terör örgütü beklenmedik bir alan hakimiyeti sağlıyor. Bu da Amerika’nın "terör operasyonları" bahanesiyle Suriye’ye yerleşip, başka bir terör örgütü olan PKK’nın Suriye uzantısı PYD/YPG ile işbirliği yapmasına zemin hazırlıyor. Beraberinde “Koalisyon” adı altında başkalarına da.

        Rejimin en büyük destekçisi Rusya ise Şam yönetimi saflarında Eylül 2015’e kadar dolaylı destek verdiği Suriye savaşına, resmen katılıyor. Hedef “Terörle Mücadele”.

        REKLAM

        Arada Körfez’den geleni, Batı’dan asker ve istihbaratçı göndereni, Çinlisi Finlisi derken, durum zaten malumunuz.

        ***

        ABD Suriye'den çekilirken...

        Başlarken ABD’nin eski ve son Suriye Büyükelçisi Robert Ford’dan bahsetmiştik. Ford iki sene kadar önce verdiği bir mülakatta; Suriyeli Kürtlerin "ABD’ye güvenmenin bedelini ağır bir şekilde ödeyeceğini" öne sürüyor. ABD’nin Suriye’de bağımsız bir Kürt devletini desteklemeyeceğini söylüyordu.

        Ford’un; "En üzücü kısım ise Suriye Kürtlerinin de kendilerinden önceki pek çok Ortadoğulular gibi ABD'nin kendilerini düşmanlarına karşı koruyacağını düşünmesidir. ABD'nin 1970'lerde Irak Baas rejimine karşı desteklediği, daha sonra ABD destekli İran Şahı 1975 yılında Bağdat'la anlaşmaya varmasıyla sattığı Iraklı Kürt lider Mustafa Barzani'nin acı deneyimini unutmuşlar. Henry Kissinger ABD'nin Barzani'ye yaptığı silah desteğini durdurdu, Irak hükümeti Irak Kürdistanının üzerinden geçti. Mesud Barzani'nin babası Mustafa Barzani ülkeden kaçtı ve ABD'de sürgünde öldü. Özellikle de Trump ve Obama gibi başkanlar varken Suriyeli Kürtler ABD'den daha iyisini beklememelidir" sözleri dikkat çekiciydi.

        Araplar bunu “Amerika ile örtündüğünü zanneden çıplaktır” diye özetliyor.

        Şimdi, Amerika’nın Suriye’den çekilirken açacağı boşluğu doldurma telaşına girenlere dikkat etme ve ABD’deki iç siyasi çekişmeleri doğru okuma zamanı.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ