Bu faktörlere dikkat! Her biri diz yaralanmalarını tetikliyor
Diz eklemi vücuttaki en büyük eklem. Doktor Fizyoterapist Bünyamin Haksever, diz ekleminin özellikle ileri yaşlı grupta, inaktif bireylerde ve sporcular gibi fiziksel aktivitesi yüksek bireylerde en sık yaralanan eklemler arasında yer aldığını dile getirdi ve risk faktörlerine karşı uyardı
Günlük yaşamı olumsuz etkileyebilen diz ağrılarının birçok sebebi olabilir. Uzmanlara göre hareketsizlik diz ağrılarının bir nedeni olabileceği gibi aşırı fiziksel aktiviteler de bu ağrılara yol açabilir. Öte yandan aşırı kilo, ayakla ilgili birtakım sorunlar, kireçlenme (osteoartrit) ve menisküs problemleri dizle ilgili sorunlar yaşamanıza yol açan faktörler arasında...
Diz ekleminin vücuttaki en büyük eklem olduğunu belirten Doktor Fizyoterapist Bünyamin Haksever, özellikle ileri yaşlı grupta, inaktif bireylerde ve sporcular gibi fiziksel aktivitesi yüksek bireylerde en sık yaralanan eklemler arasında yer aldığını söyledi.
DİZ EKLEMİ YARALANMALARININ BİRÇOK SEBEBİ VAR
Diz ekleminin içinde bağlar, menisküsler, kıkırdak doku, eklem sıvısı gibi birçok yapı bulunmakla beraber hemen hemen her yapıdan kaynaklı yaralanmalarla karşılaşıldığını aktaran Haksever, sözlerini şöyle sürdürdü: "Vücudun uygunsuz ekonomik ve ergonomik kullanımları, aşırı yüklenmeler, travmalar, tekrarlayan zorlamalar bu yaralanmalara sebep olabilir.
Obezite diz yaralanmaları için önemli bir risk faktörüdür ve sadece 5 kilo vermenin bile ileride oluşabilecek diz kireçlenme riskini yüzde 50 azaltabildiği belirtilmektedir. Obeziteyle mücadelede fiziksel aktivite ve spor, beslenme danışmanlığı, gerektiğinde stresle başa çıkmak için psikolojik destek gibi çok disiplinli yaklaşımlar kullanılmalıdır.
Diz eklemi yaralanmalarının altında yatan hazırlayıcı faktörlerden biri de ayakla ilgili sorunlardır. Yanlış basış, ayak yapılarına dengesiz yük aktarma, düz ya da yüksek tabanlı olma, uygunsuz ayakkabı kullanımı, uzun süreli topuklu ayakkabı giymek, asfalt gibi sert zeminde yapılan antrenman ya da sabah koşuları diz eklemi yaralanma riskini artırabilir. Yapılması gereken ayak ve yürüyüş analizi sonucunda bir tabanlık kullanımı ve uygun ayakkabı konusunda bilinçlendirmedir. Şok absorban, yumuşak tabanlı, ayağı ve arkı destekleyen, ön tarafı geniş ve esnek spor ayakkabılar tercih edilmelidir."
Dr. Fizyoterapist Bünyamin Haksever"KİREÇLENME BİRKAÇ YIL İÇİNDE YAVAŞ YAVAŞ GELİŞİR"
Toplumda en sık görülen yaralanmalardan birinin de halk arasında kireçlenme olarak bilinen osteoartrit olduğunu vurgulayan Haksever, "Kireçlenmenin temel problemi eklem kıkırdağının yıpranmasıdır. Eklem kıkırdağı bacak kemiklerinin uçlarını kaplayan pürüzsüz bir astardır. Bu astar sürtünmeyi azaltarak ekleme hareket kolaylığı verir. Yıprandığında ise kemiğin alt bölümü örtüsüz kalır ve kemik kemiğe sürtünmeye başlar. Kireçlenme, birkaç yıl içinde yavaş yavaş gelişir. Kıkırdak dokuda sinir ağının olmaması, yıprandığında bizim için bir alarm olan ağrı uyarısını vermemesine ve kıkırdağın iyice tahrip olup artık kemik sürtünmeleri başladığında kişinin ağrı duymasına neden olur. İşte bu durum tedavi sürecinin başlamasını geciktirmektedir. Tedavi olarak tek çözüm ise eklem protezi değildir. Yapılan bilimsel çalışmalarda kireçlenmenin şiddeti ve kişinin klinik durumu göze alındığında, fizyoterapi ve diğer ek eklem içi enjeksiyonlar ile tedavisi mümkündür" diye konuştu.
Fizyoterapist Rukiye KaçarHER MENİSKÜS YARALANMASI CERRAHİ GEREKTİRMEZ
Fizyoterapist Rukiye Kaçar ise en sık karşılaşılan yaralanmalar arasında menisküs problemlerinin de olduğunu kaydederek şunları söyledi: "Menisküs dokusu damar ağı ve kanlanma açısından maalesef yetersizdir. Vücutta bir doku ne kadar çok kanlanırsa iyileşme ve kendini onarma potansiyeli o kadar yüksektir. Bu nedenle de herhangi bir yırtılma durumunda menisküs için iyileşme zaman gerektirecektir. Bazen menisküs dikilerek tamir edilir, bazen ise o yaralanan parça çıkarılır. Ortopedist, yaralanmanın durumuna göre iyileşme potansiyelini göz önünde bulundurarak bu kararı tayin eder. Ancak her menisküs yaralanması da cerrahilik değildir. Fizyoterapistlerce yapılan manuel terapiler, bantlamalar, diğer terapötik ajanlar ve düzenli yapılacak kuvvetlendirme egzersizleriyle tedavi mümkündür."
ALATURKA TUVALET KULLANMAKTAN KAÇININ
Doktor Fizyoterapist Bünyamin Haksever, egzersizin diz için çok önemli olduğunu belirterek, "Sadece diz çevresi kaslarını kuvvetlendirmek değil; kalça ve gövde kaslarını kuvvetlendirmek gerekir. Bu şekilde dize binen yük azaltılmış olur. Diz kireçlenmesi bulunan kişiler güçlü bacak kaslarına sahip olursa daha az semptoma sahip olacaktır.
Fizyoterapistlerin hastalarına diz eklemlerini nasıl koruyacağını öğretmesi gerekir. Diz üzerindeki aşırı yüklenmeyi ve aşırı bükülmeyi en aza indirmek yıpranmanın şiddetini azaltır. Örneğin alaturka tuvalet kullanımı, aşırı merdiven kullanımı, yere çömelerek iş yapma aktiviteleri kişiye uygun bir hale getirilmelidir. Aktivitelerini değiştiren insanlarda dizin yıpranması yavaşlar."
KOLAJEN DOKU ONARIMI İÇİN GEREKLİDİR
Haksever, medikal çalışmaların, glukozamin ve kondroitin sülfat gibi eklem kıkırdağının yapısında bulunan bileşiklerin takviyesinin, kireçlenme tedavisine yardımcı olabileceğini gösterdiğini sözlerine ekleyerek, şöyle devam etti: "Vücut için diğer bir önemli bileşik kolajendir. Kolajen, vücutta güç ve yapı sağlamak için bir iskele görevi görür ve doku onarımı için gereklidir. Kolajenin bir bölümünü vücut kendi üretir ancak yaşlanma, sigara kullanımı gibi faktörler bu üretimi azaltır. Kalan bölümün ise dışarıdan takviyelerle veya besinlerle alınması gerekir. En iyi kolajen kaynakları arasında kırmızı ve beyaz et, sakatat, yumurta gibi hayvansal besinler sayılabilir. Başka bir tamamlayıcı olan diz içi enjeksiyon yoluyla veya ağız yoluyla alınabilen hyalüronik asit de eklemin kayganlaşmasına ve ağrının azalmasına yardımcı olması için diz yaralanmalarında önerilebilir. Bazen semptomları kontrol altına almak adına kortizon iğnesi uygulanabilir. Kortizon güçlü bir antiinflamatuvar ilaçtır, ancak çoklu kortizon iğnesi kullanımı, yine yıpranma sürecini hızlandırmaktadır. O nedenle hekimler kortizonu tedbirli bir şekilde kullanmalıdır."
Yazı dizisi 2