Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam Damak zevkimizin evrimi: Çocukken nefret ettiğimiz kahveyi neden şimdi çok seviyoruz?
        1

        Bir zamanlar burnumuzu kıvırarak uzak durduğumuz kahve, yetişkinliğin olmazsa olmaz bir parçasına nasıl dönüştü? Bu değişim, damak zevkimizin zamanla nasıl evrildiğini ve beynimizin tatları nasıl yeniden yorumladığını anlamamıza ışık tutuyor. İşte detaylar!

        2

        KİMSE BAŞTA "KAHVE SEVER" DEĞİLDİ!

        Hiçbir kahve aşığı kahve sever olarak başlamaz. İlk fincan kahve her çocuktan tek tip bir “ıyy” sesi çıkarır. Yine de bazıları kahveyi tekrar tekrar içmeye başlar ve ondan hoşlanmaya başlar.

        3

        EDİNİLMİŞ TAT KAVRAMININ EN POPÜLER ÖRNEĞİ

        Kahve, “edinilmiş tat” dediğimiz şeyin popüler bir örneğidir. Edinilmiş tat, başlangıçta bize tiksindirici gelen, ancak düzenli olarak maruz kalındığında zamanla gelişen bir yiyecek veya lezzet tercihidir. Edinilmiş bir tat nasıl gelişir? Ve neden bizim için tatsız olan yiyecekleri tüketiriz?

        4

        EDİNİLMİŞ TAT NEDİR?

        Edinilmiş tat, öğrenme yoluyla geliştirilen bir tat tercihidir, bu nedenle bilim insanları buna “koşullu tat tercihi” adını vermektedir. Bu öğrenme ancak tekrarlanan maruz kalma yoluyla gerçekleşebilir.

        5

        Örneğin, kahve için edinilmiş bir tada sahip olan insanlar, başlangıçta acı tadından nefret etmelerine rağmen, bunu tekrar tekrar içerek geliştirirler. Kuşkonmaz, alkol, çiğ istiridye ve hatta kimchi gibi fermente gıdalar gibi çok çeşitli gıdalar sadece öğrenme yoluyla lezzetli hale gelir.

        6

        TADIN ŞARTLANMASI

        Bu ilk olarak fizyolog Ian Pavlov tarafından bir köpekle yaptığı deneyde gösterilmiştir. Köpeğe her yemek verildiğinde zili tekrar tekrar çalarak köpeği bir zil sesini takiben salya salgılamaya 'koşullandırmıştır'.

        7

        DOĞAL TEPKİ KALIPLARI

        Tat uyaranlarına karşı da bazı doğal tepki kalıplarımız vardır! Tadı acı olan yiyeceklerden doğuştan nefret eder ve tatlı olanları tercih ederiz. Beynimiz bu şekilde tepki vermeye ayarlanmıştır çünkü acı olan yiyeceklerin bizim için zehirli olma ihtimali daha yüksektir.

        8

        Öte yandan, tatlı yiyecekler çoğunlukla enerji içerir. Bu nedenle, bebeklerin bile tatlı yiyecekleri tercih ettiği ve acı yiyeceklere karşı bir isteksizlik gösterdiği gösterilmiştir, bu da bu tercihlere doğuştan sahip olduğumuzu göstermektedir. Ancak bu davranış, Pavlov'un köpeği gibi koşullanma yoluyla değiştirilebilir!

        9

        ŞARTLANDIRILMIŞ TAT TERCİHİ

        Kahve gibi acı yiyeceklerden kaçınma ya da tiksinme, koşulsuz yanıt ya da doğal davranışımızdır. Acı yiyecek veya içecek tekrar tekrar sunulduğunda, tüketildikten sonra bağırsakta kötü bir his yaratmadığını ve dolayısıyla toksik olmadığını fark etmeye başlarız.

        10

        Ayrıca, kahve içmenin uyarıcı etkileri gibi başka faydalar da deneyimleriz. Eğer bu etkiyi ödüllendirici bulursak, beyin tepkimizi günceller. Bu nedenle, bir dahaki sefere kahve içtiğimizde, onu tiksindirici bulmaz veya ondan kaçınmayız. Hatta deneyim kazandıkça, uyarıcı etkileri başlangıçtaki acı tadından daha ağır bastığı için kahveyi ararız.

        11

        Kahveye yönelik bu tercihe koşullu tepki (CR) denir ve kahve artık bizim için koşullu bir uyarıcıdır (CS). Başlangıçta tiksindirici olan bir tadın tercih edilen bir tada dönüşmesi olgusuna şartlı tat tercihi (CTP) denir.

        Bu edinilmiş tatların ağzımız tarafından deneyimlenen tadının aynı kaldığına dikkat etmek önemlidir - yani, kahvenin tadı ağzımıza her zaman acı gelir. Beyin sadece 'hedonistik değerini' veya tüketiminin yarattığı hazzı tekrarlanan maruziyetle günceller.

        12

        KOŞULLU TAT ALMA İSTEKSİZLİĞİ

        Koşullu tercih, maruz kalma ile belirli bir yiyeceği/lezzeti tercih etmeye başladığımız bir davranış değişikliği durumudur. Ancak, “tadın öğrenilmesi” belirli gıdalardan kaçınmamıza da neden olabilir. Bu, insanların kötü bir deneyim yaşadıkları yiyeceklerden nefret ettikleri durumlarda oldukça yaygındır.

        13

        Bir restoranda şık bir akşam yemeğinde istiridye yediğinizi ve bunun kötü bir mide enfeksiyonuna neden olduğunu düşünün. Bir dahaki sefere istiridye gördüğünüzde, mide bulantısı bile hissedebilirsiniz.

        Kötü sonuçları nedeniyle başlangıçta lezzetli olan bir yiyecekten kaçınmayı öğrendiğimiz bu tür koşullanmaya şartlı tat tiksintisi (CTA) denir.

        14

        EDİNİLMİŞ TAT KONUSUNDA BEYİN FONKSİYONLARI

        Hem tiksinti hem de tat tercihi durumunda, gıdaya verilen ilk tepkinin maruz kalma ile değiştiğini gördük. Bu nasıl gerçekleşir?

        Ağzımızdaki tat tomurcukları tatla ilgili bilgileri yüz ve glossofaringeal sinirlere taşır. Bu sinirler bilgiyi talamusa iletir, talamus da insulada bulunan beynin tat alma merkezine bir röle merkezi görevi görür.

        15

        Talamus ve insular korteks, korkuyu düzenleyen amigdala, ventral tegmental alan ve nükleus akumbens gibi beynin ödül temelli (dopaminerjik) yolları ve beslenme davranışını düzenleyen hipotalamus gibi birçok bölgeyle etkileşime girer.

        16

        Edinilen tat, beynin tat alma merkeziyle etkileşime giren beynin bu ödül ve korku hafıza yollarındaki sinyallerin değiştirilmesiyle öğrenilir. Böylece, bir yiyeceğin “hazcı” değeri, onunla yaşadığımız iyi ya da kötü deneyime bağlı olarak değişebilir ve ona verdiğimiz tepki beyin tarafından bir sonraki karşılaşmamızda onu tercih edecek ya da ondan kaçınacak şekilde güncellenebilir.

        Kaynak: Science ABC

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ