"Türkiye'ye sığınan Suriyeliler kalıcı"
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Türkiye'de 1 milyon 600 bin Suriyeli olduğunu belirterek, "Birkaç ay sonra gidecekler diye bakılıyordu ama kalıcı oldukları görülüyor" dedi
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, Başbakanlığa bağlı ve ilgili kurumların 2015 yılı bütçelerinin görüşmeleri sürüyor.
Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı (TİKA) ile Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı’nın bütçelerine ilişkin soruları yanıtlayan Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, "Türkiye'de 1 milyon 600 bin civarında Suriyeli kardeşimiz var, şu ya da bu etnik kökenden, şu ya da bu mezhepten meşrepten, bunların yaklaşık 1 milyon 73 bini biyometrik kayıt altına alınmıştır. İnşallah yıl sonuna kadar bunların tamamının da kayıt altına alınmasına çalışıyoruz. Bu konu da gerçekten önemli bir mesele olarak karşımızda duruyor" diye konuştu.
Kudüs'te Mescid-i Aksa'da önemli bir gelişme olduğunu ifade eden Kurtulmuş, 47 yıl aradan sonra ilk defa Mescid-i Aksa'ya İsrail askerlerinin çizmeleriyle girdiklerini söyledi. İsrail askerlerinin savaş alanına çevirdiği Mescid-i Aksa'da 27 kişinin yaralandığını anlatan Kurtulmuş, "Bu saldırganlığı şiddetle kınıyoruz. Kabul edilmesinin mümkün olmadığını bütün gücümüzle haykırıyoruz" ifadesini kullandı.
IMF'ye borç verme konusundaki soruyu yanıtlayan Kurtulmuş, IMF programlarıyla ilgili kanaatinde zerre kadar bir değişim olmadığını kaydetti. Kurtulmuş, Türkiye'nin AK Parti döneminde 14 Mayıs 2013'te IMF ile hem program hem borç ilişkisini sonlandırdığını hatırlatarak, "2012 yılında IMF kaynaklarının arttırılmasına yönelik toplantıda G20 ülkeleri liderler zirvesinde Türkiye 5 milyar dolar borç verme taahhüdünde bulunmuştur. Bu bir taahhüttür, her an gerçekleştirilmeye hazırdır" diye konuştu.
Kurtulmuş, hane halkı borçluluk oranının Türkiye'de yüzde 54, AB ülkelerinde yüzde 50 ile 200 aralığında, ABD'deyse yüzde 83.3 olduğunu ve bu oranın uluslararası sistemde bir mali kırılganlık konusu olarak görülmediğini ama Türkiye ekonomisi açısından önemli olduğunu söyledi. Türkiye hane halkı borçluluğunun ülkenin önemli bir meselesi olduğunun altını çizen Kurtulmuş, hedeflerinin bu borçluluk oranlarının azaltılması olduğunu vurguladı.
Kosova'daki TİKA ve imam meselesinde bir yalan haber üzerinden uluslararası bir algı yürütüldüğünü anlatan Kurtulmuş, şöyle konuştu: "TİKA'nın Fatih Sultan Mehmed camisinde 'radikal İslamcı bir imam tutuklandı' ifadesi gündemde. Fatih Sultan Mehmed camisinin sadece yapımını TİKA üstlenmiştir. O camiye ve diğer bütün camilere hangi imamın atanacağı Kosova'daki bütün Müslümanların bağlı olduğu Kosova İslam Birliği tarafından belirlenmiştir. Kaldı ki söz konusu Şevket Krasniqi isimli imam gözaltına alınmış, sorgulanmış ve serbest bırakılmıştır."
"Sahtekarlık dolu yalanlar etrafından bir algı operasyonu yürütülmüştür" diyen Kurtulmuş, şunları söyledi:
"Lütfen rica ediyorum, buna kapılmayın. Bu AK Parti'nin zaafı olmaz, Türkiye'ye karşı atılan iftiradır. Sadece Ortadoğu değil bütün dünya bir türbülans içerisinde, bu türbülansın merkezi de başta komşularımız olmak üzere İslam coğrafyasıdır. Bir tarafta her türlü zulmü baskıyı yapan İslam adına kara propagandanın merkezi haline gelen IŞİD ve benzeri terör örgütleri, diğer tarafta da bunu bir fırsat bilerek İslamofobya'yı körüklemek isteyen ihanet şebekeleri. Bunların her ikisi bütün dünyada İslam'ın güler yüzünü barışçıl yüzünü gizlemek için her türlü algı operasyonunu yapıyorlar. Bunlara karşı en büyük cevabı verecek olan ülke Türkiye'dir."
TİKA, Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı ve Yunus Emre Enstitüsü'nün Balkanlardaki çalışmalarından rahatsız olan çevrelerin bir yalan algısı üzerinden politika yürüttüklerini dile getiren Kurtulmuş, isteyen herkese TİKA ve imam meselesindeki yalan haberi yayınlayan gazete hakkındaki mahkeme kararını ve gazetede 3 gün sonra yayınlanan düzeltmeyi verebileceğini söyledi.
Yurt dışındaki Türklerin oy kullanması konusunda soruyu da yanıtlayan Kurtulmuş, oranların düşük olduğunu, önümüzdeki seçimlerde hep beraber bütün seçmenlerin çalışılması gerektiğini, uygulamadan kaynaklanan eksiklikleri bildiklerini ve bunlar üzerinde çalışmalara devam ettiklerini ifade etti.
Kurtulmuş, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda (AFAD) ile Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanlığı'nın bütçe sunumuna ilişkin milletvekillerinin sorularını yanıtladı.
Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu (AKDTYK) ve bağlı kurumların bütçelerine yönelik eleştiriye Kurtulmuş, "AKDTYK ve bağlı kurumların bütçeleri ve oturdukları yer gerçekten de ismine uygun değil, Bu çerçevede çalışmalar sürdürüyor. Eskişehir yolunda Tarım Bakanlığı'nın Botanik Bahçesi çevresinde yaklaşık 68,5 dönümlük bir arazide ruhsatı da inşaat izni de alındı. Çalışmalar yapılacak ve bütün kurumlarımız bu yeni binaya taşınacaktır" karşılığını verdi.
Kurtulmuş, AKDTYK çalışmaları içesinde Türkçe-Kürtçe lugat çalışmalarının yapılıp basıldığını, ayrıca Kürt kültürüne ilişkin çeşitli hususların da çalışmaların içine alındığını kaydetti.
"Burada aslolan devletin zihniyetini değiştirmesidir" diyen Kurtulmuş, bunun '"deveye hendek atlatmaktan zor" olduğunu ifade etti. Kurtulmuş, "Burada aslolan şey vatandaşın farklılığını zenginlik olarak görebilmektir. Sadece dil değil sadece Kürtler ve Zazalar olarak da değil, bu topraklarda yaşayan onlarca farklı etnik kökenlerden insanların kendi dillerinin kültürlerini geliştirebilecek imkanları inşallah bunlara verebilmek meselesidir" diye konuştu.
EZİDİ VE TÜRKMENLERE YENİ KAMP HAZIRLIĞI
HDP Hakkari Milletvekili Adil Zozani'nin kurumların isimleriyle ilgili eleştirisi üzerine Kurtulmuş, "Ona yapacak bir şey yok ama Türkiye'deki tek tipçi, inkar ve asimilasyon politikaları üzerine dayalı devletin zihniyetini, eski Türkiye'nin eski zihniyetini büyük oranda terk ettiğimizi, vatandaşın farklılıklarını, zenginliklerini Türkiye'nin kıymeti, zenginliği olarak gören bir anlayışa doğru hızla yol aldığımızı, daha alacak çok mesafelerimizin olduğunu, bu anlamda devletin ceberut devlet anlayışından kerim devlet anlayışına doğru geçmekte olduğunu ifade etmek isterim"
değerlendirmesinde bulundu.
Kurtulmuş, Ezidilerle ilgili ise sorulara ilişkin ise şunları söyledi:
"Bir algı operasyonu da Türkiye'nin göçmeler tavrı konusunda yapılmaya çalışıldı. Önce Ezidiler konusunda 'Türkiye Ezidilere kucak açmaz sünni Arapları alırlar' dendi. Türkiye'ye ilk planda gelenler 36 bin seviyesine kadar Ezidiler sayısal olarak Türkiye'ye girdiler ve hiçbir zorlukla karşılaşmadı. Ezidilere Türkiye topraklarına girmeden evvel AFAD tarafından bulundukları bölgelerde yardımlar yapıldı. Şu anda 18 bin civarında Türkiye topraklarında Ezidi var. Bu Ezidilerle ilgili de Türkmenlerle ilgili de yeni bir kampın hazırlığı içinde olduğumuzu söylemek isterim."
"HARUN GİBİ GELİP KARUNLAŞMAMA" SÖZÜ
Bazı muhalefet milletvekillerince, AK Parti'ye katılmadan önceki "Harun gibi gelip Karunlaşmama" sözünü hatırlatmalarına ilişkin ise Kurtulmuş, şunları dile getirdi:
"Şunu önce açık bir çek olarak söyleyim, siyasi hayatım boyunca bütün söylediğim sözlerin hepsinin arkasındayım. Dün söylediğim hiçbir sözün bugün tersini yapmış veya söylemiş değilim. Bu bizim medeniyetimizin temel prensiplerinden biridir. Bizim medeniyetimiz, doğuşta insanların eşitliği prensibi üzerinde durur. İnsanların eşitliğini bozan üç temel toplumsal hastalıklara düşmeyin diye uyarır ve bunları üç sembol üzerinden anlatır. Bunlardan biri Karun'dur. Karun, elindeki maddi zenginliklerle insanlar üzerinde sulta taslamaya çalışan insan veya gruplardır yani ekonomik elitlerdir. Firavun, elindeki siyasi gücü baskı olarak kullananlardır. Belam ise dini bilgi veya dini otoriteyi insanlar üzerinde baskı unsuru olarak kullananlara verilen isimdir. Bu, 26 Ekim 2008 tarihinde yaptığım bir konuşmada, 'Firavunlaşmayacağız, Karunlaşmayacağız, Belamlaşmayacağız' diye önce kendime verdiğim bir sözdür. Allah bu sözü sonuna kadar korumayı nasip etsin diye temennidir."
Bu sözleri üzerine CHP İstanbul Milletvekili Müslüm Sarı tarafından eleştirilen ve bir süre tartışmaya neden olan konuyla ilgili Kurtulmuş, söylediği sözlerin sonuna kadar arkasında olduğunu ancak kendine izafe edilen hiçbir sözü kabul etmediğini belirtti.
Kurtulmuş, CHP Ankara Milletvekili İzzet Çetin'in Soma'da AFAD'ın dağınık görünümü eleştirisini kabul etmenin mümkün olmadığını, olağanüstü bir gayretle çalıştıklarını söyledi.
Muhalefet milletvekillerince listelerin hatırlatılması üzerine ise Kurtulmuş, "301 isim listesinin hepsi AFAD'ın elindeydi. Bu listeler insanları tedirgin etmemek bakımından kamuoyuyla paylaşılmadı. Ama o listeler elindeydi hem aileler hem oradaki yetkililer biliyordu. Bu anlamda AFAD'a Soma'daki felaket sonrası çalışmalar dolayısıyla teşekkür ederiz" ifadelerini kullandı.
"BUNUNLA MUHALEFET PARTİLERİNİN DE AK PARTİ'LİLERİN DE ÖVÜNÇ DUYMASI GEREKİR"
Kurtulmuş, Kobani ile ilgili sorular üzerine, "19 Eylül'de, Kobani'den bir göç dalgasının gelebileceğini düşündüklerini ve gelenleri mümkün olduğu kadar sınırın önünde karşılamayı planladıklarını belirterek, şunları kaydetti:
"19 Eylül'de saat 12.50 civarında IŞİD Kobani'den gelen insanların 5-6 kilometre arkasına kadar yaklaşmıştı. Dolayısıyla oradan gelecek kardeşlerimizin hayati bir riskle karşı karşıya olduğu kararını verdik. Sayın Başbakanımız Bakü'deydi, telefonla konuşarak kararlaştırdık ve 12.50 sırasında Kobani'den gelen insanlara kapılarımızı açtık. Şunu iftiharla söylüyorum; bu CHP'lilerin de MHP'lilerin de BDP'ilerin de AK Parti'lilerin de övünç duyması gereken bir meseledir. Eksikler olabilir, onları iyi niyetli bir şekilde konuşuruz ama dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir ülke 18 saat içerisinde 70 bin sığınmacıyı alamaz. Bir kişinin burnu kanamadı, sadece 55 yaşlarında bir kadın, ayağı mayına basmış patlamış, onu da yarım saat içerisinde Suruç Devlet Hastanesine götürme imkanı oldu. Ve 3 gün içerisinde 200 küsür bin Kobani'den kardeşlerimiz geldi. Biz de 20 Eylül'de orada İçişleri ve Tarım Bakanı ile oradaydık. Hazırlıkları gördük bununla da iftihar ettik, 6 bin 500 kişiyi karşılayacak hazırlığı AFAD yapmış durumdaydı."
"SURİYELİLER KALICI"
Kurtulmuş, "Türkiye'de 1 milyon 600 bin civarında Suriyeli kardeşimiz var, şu ya da bu etnik kökenden, şu ya da bu mezhepten meşrepten, bunların yaklaşık 1 milyon 73 bini biyometrik kayıt altına alınmıştır. İnşallah yıl sonuna kadar bunların tamamının da kayıt altına alınmasına çalışıyoruz. Bu konu da gerçekten önemli bir mesele olarak karşımızda duruyor" diye konuştu.
Kurtulmuş, "Suriyeliler misafir midir?" sorusunu ise şöyle cevapladı:
"Maalesef ilk anda Suriyeli mülteciler konusuna, gelecekler ve birkaç ay sonra gidecekler diye bakılıyordu. Ama 3,5 senelik bu iç savaştan sonra kalıcı oldukları görülüyor. Şimdi bu Suriyeli mültecilerle ilgili Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nın, Milli İstihbarat Teşkilatı'nın, Sağlık Bakanlığı'nın, Milli Eğitim Bakanlığı'nın, hepsinin olduğu koordinasyon toplantısında artık bunlar kalıcı ve bunların sorunlarını kalıcı olarak nasıl çözeriz meselesidir. Nasıl bir Suriye olacak bilmiyoruz ama şunu biliyoruz, 100 sene evvel, 1. Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan Sykes-Picot artık yıkılıyor ve maalesef bundan sonra çok daha türbülansı yüksek bir bölgeye doğru giriyoruz. 1990'larda Sovyetlerin çözülmesiyle başlayan önce Balkanlar, arkasından Kafkaslar, arkasından Ortadoğu, Kuzey Afrika şimdi Doğu Avrupa, bütün bu türbülansın içerisinde bütün ülkeler bölünür ve dağılırken Allah'a çok şükür, Türkiye 1990'dan bu yana birliğini dirliğini korumayı başarmıştır ve Türkiye inşallah çözüm süreci marifetiyle 100 senelik sorunu çözme iradesini ortaya koymuştur. Dolayısıyla Suriye'de kimin işbaşına geleceği, kime ne olacağıyla ilgili değiliz."
Bölge ülkelerinin parçalandığına da işaret eden Kurtulmuş, "Bölge ülkelerindeki bölünme ve parçalanmaya karşı Türkiye bölgede daha fazla entegrasyonun, barışın, bütünleşmenin, kardeşliğin ve akrabalığın etrafında çalışmalıdır. Bu çerçevede Suriye'deki 1,6 milyon Suriyelinin gelmesi belki şu anda sosyal ve ekonomik yük olarak görünüyor ama inşallah bu Türkiye'nin bölgeyi entegre etmek, bölgeyle kardeşlik bağlarının artırılması projesinin bir alt ayrımı haline gelir" diye konuştu.
AA