"Hangi partiden olursan ol, gel"
Işıl Cinmen, Türk Dişhekimleri Birliği geçmiş dönem Başkanı Celal Yıldırım'la Demokratik ve Güvenli Seçim Girişimi'ni konuştu
IŞIL CİNMEN
HABERTURK.COM
Çok kısa.
7 Haziran’da seçim var.
Sizin de seçimle ilgili endişeniz mi var?
Oylarınızın çalınacağını...
Trafoya kedi gireceğini...
Seçim kağıtlarının kaybolacağını mı düşünüyorsunuz?
Sonradan vah vah demenin hiç anlamı yok.
Şaibenin önüne geçecek olan sizsiniz.
Bir zahmet 7 Haziran günü evde oturmayacaksınız.
Gideceksiniz sandığın başına,
Açacaksınız gözlerinizi koca koca,
Sokacaksınız elinizi taşın altına!
Topu topu bir sabah 6’da uyanacaksınız,
7’de sandığınızın başında olacaksınız,
12 saat gözünüzü üzerinden ayırmayacaksınız.
Sizin 12 saatiniz, ülkenin 12 yılını değiştirecek belki...
Değmez mi?
Türk Dişhekimleri Birliği geçmiş dönem Başkanı Celal Yıldırım, Demokratik ve Güvenli Seçim Girişimi’ni anlatıyor.
Bu sivil girişimin tam adı ne?
Demokratik ve Güvenli Seçim Girişimi.
Ne için kuruldu?
Bu proje bir ihtiyaçtan doğdu. Kısaca şaibelerin önüne geçmek, sandığı gözlemlemek, seçmeninin oyunun parlamentoya doğru şekilde yansımasını sağlamak için kuruldu. Geçen yerel seçimlerde ve sonrasında seçime yönelik şaibeleri önlemek amacıyla bir takım sivil önlemler oluştu. Demokratik ve Güvenli Seçim Girişimi de, 9 ay önce başlayan bir sivil önlem çalışması. İnsanlar bir partiye oy veriyorsa, o siyasi parti aldığı oy çerçevesinde TBMM’de temsil edilmeliyse bunun için hepimizin elini taşın altına koyması gerekiyor.
MELTEM CUMBUL DA VAR, HALİT ERGENÇ DE
Girişim kim tarafından kuruldu?
Girişimin başında Avukat Atilla Coşkun var. Son 4 ayda imzalar toplandı. Halit Ergenç, Müjde Ar, Tarık Akan, Rutkay Aziz, Meltem Cumbul, DİSK Başkanı Kani Beko, Türk Diş Hekimleri Başkanı gibi isimler girişimi destekliyor. Ayrıca geçmişte sivil toplum kuruluşlarında yöneticilik yapmış kişiler, eski milletvekilleri, akademisyenler, öğretim üyeleri, köşe yazarları da bu projenin destekçilerinden...
Oy ve Ötesi’nden bir farkınız var mı?
Oy ve Ötesi ve Türkiye’nin Oyları gibi sivil girişimler seçimlerde gözetmen olmak isteyenleri, oy atan seçmenleri bir havuzda topluyor. İsteyenler bu girişimlere müracaat ediyor ve müşahit oluyor. Müşahitlik çok önemli olmasına karşın resmi bir mercii değil.
Ya siz ne yapıyorsunuz?
Biz geçmişte ya da şu anda sivil toplum örgütlerinde, sendikalarda, herhangi bir şirkette yöneticilik yapmış ve aktif pozisyonlarda yer almış olan kişilerin Sandık Kurulu’nda yer almasını sağlıyoruz, bunun örgütlenmesini yapıyoruz. Resmi olarak yetkili ve sorumluluğunun arkasında duracak kişileri arıyoruz. Yani oyların doğru atılmasını ve sandıktan çıkan zarfların açılması sırasında kişinin attığı oyun doğru kayıt edilmesini sağlayacak kişileri bulmaya çalışıyoruz.
HANGİ PARTİDEN OLURSAN OL, GEL
Sandık Kurulu’nda görev almak isteyenler size nasıl ulaşacak?
www.guvenlisecim.org sitesine girecekler ve sitede bulunan müracaat formunu dolduracaklar. Biz de bu formları toparlayacağız; hangi ilden başvuru yapılmışsa, o ildeki sandık kurulunda görev alma hakkına sahip olan siyasi partilere göndereceğiz. Daha sonra İlçe Seçim Kurulu’na isimler bildirilecek ve isimlerden sandık görevlileri oluşturulacak.
Bir kişi hangi partiyi desteklerse desteklesin size başvurabilir mi?
Hangi parti olduğunun bir önemi yok. Hangi partiden olursanız olun, katılabilirsiniz. Seçimlerde, o ilçede en çok oyu almış siyasi partilerin temsilcileri sandık kurulunda görev alabilir. Yani AK Parti, Cumhuriyet Halk Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi, Saadet Partisi ve Büyük Birlik Partisi. Hangi partinin gözetmeni olmak isterlerse istesinler bize müracaat edebilirler. Müracaat ettikleri sırada istedikleri partiyi belirtirlerse biz başvuruyu o partiye göndereceğiz.
Belirtmezlerse?
Belirtmezlerse mecburen Cumhuriyet Halk Partisi’ne göndereceğiz.
HDP OYLARI DA BU YOLLA RESMİ OLARAK DENETLENEBİLİR
HDP, 2011 seçimlerine bağımsız olarak katıldığı için Sandık Kurulu’na görevli sunamıyor. Bu girişimin derdi şaibeyi önlemek olduğuna göre HDP’nin oyları konusunda da sorumluluk hissediyor musunuz?
Mevcut durumda HDP’nin sandıkta resmi bir temsilcisi olamayacak; oylarının güvenliği müşahitlere kalıyor. Ama HDP’nin oylarına sahip çıkmak diğer partilerin sandık görevlilerinin de ahlaki olarak sorumluluğudur elbette.
HDP’nin oylarını denetlemek isteyenler de bu kanalı kullanarak CHP listesinden sandık görevlisi olarak sandık başında dururlarsa, hem HDP’nin hem CHP’nin oy güvenliğini sağlayabilir. Bu mümkün, değil mi?
Mümkün çünkü bizim derdimiz X ya da Y partisinin oyunu korumak değil; derdimiz yurttaşın oyunu korumak. İstediğimiz, vatandaşın oyunun kendisi tarafından korunması. Halkımızın bu konuda endişesi varsa, halkımıza çağrıda bulunuyoruz: “Biz bir sistem kurduk ve hukukçular olarak da arkanızdayız. Gelin birlikte çalışalım ve şaibeyi ortadan kaldıralım” diyoruz.
ŞAİBEYİ ENGELLEMENİN TEK ÇARESİ SİZSİNİZ
Şaibesiz bir seçimin tek tanımı vardır ancak şaibe yaratmanın birçok yolu var. Nedir onlar?
Şaibesiz seçimin tanımı, seçmenin tercih ettiği siyasi parti oyunun o siyasi partiye yazılmasıdır. Ancak sandıkta gerekli denetim olmadığında sandıktaki oylar okunurken, X partisine verilen oy Y partisine yazılabiliyor. Bu iş seçmenin mühür bastığı kağıtlar üzerinde yapılabiliyor ya da örneğin CHP 125 oy, AKP 25 oy almışsa, AKP’ye 125, CHP’ye 25 oy yazılabiliyor. Oylar İlçe seçim Kurulu’na bu şekilde gidiyor.
Şaibeyi engellemenin tek yolu...
Sandık başında görev almak! Başka bir yolu yok... Demokratik düzenlerde iktidar, denetimci sivil girişimlere yönelik zemin hazırlayabilir ve destekleyebilir çünkü demokrasi kültürü denetlenebilmeyi içerir. Hangi güç olursa olsun, doğru yaptığına inanan siyasi güç ve kişi kendisinin denetlenmesini ister. Kendine güvenin varsa ve işini ahlaki olarak düzgün yapıyorsan, hukuksuzluğun, yanlışın yoksa başkaları tarafından denetlenmekten çekinmezsin. Ancak bugün Türkiye’de yüzbinlerce kişinin sandık başında durmasından başka geçerli bir yöntem yok.
HER PARTİNİN 300 BİN GÖREVLİYE İHTİYACI VAR
Bu seçimlerde bütün Türkiye’de kaç sandık olacağı tahmin ediliyor?
Henüz kesinleşmedi ama geçmiş seçimde 194 bin sandık vardı.
Bu sandıkları denetlemek için her siyasi partinin ortalama kaç kişiye ihtiyacı var?
190 bin sandık olduğunu varsayalım. Kafadan 190 bin kişi... Sonrasında bina sorumlularına, kat sorumlularına da ihtiyaç var. Tüm bunları düşündüğümüzde bir partinin yaklaşık 300 bin civarında insana ihtiyacı olduğu ortaya çıkıyor.
ZİLLER SANDIK KURULU İÇİN ÇALIYOR
Sandık Kurulu Başkanı hangi partiden seçiliyor?
Yeni çıkarılan yönetmeliğe göre, Sandık Kurulu Başkanı siyasi partilerin verdiği isimler arasından kura çekilerek seçilecek. İlçe Seçim Kurulu, o ilçedeki siyasi partilere “Sandık Kurulu Başkanı’nız için isimleri bildirin” diye yazı yazıyor. Bildirilen isimler arasından kurayla seçiliyor. Siyasi partilerin temsilcileri kura sırasında orada olmalılar.
Ne zamana kadar vakit var?
14 Nisan’da bütün siyasi partiler, sandık kurullarında görev alacak olan üyelerini ve Sandık Kurulu Başkanlığı için önerdiği adayları bildirmek zorunda. Her sandık için bir başkan ve bir üye bildirecek. 14 Nisan’dan sonra ancak müşahit olunabilir, Sandık Kurulu’nda görev almak bu tarihten sonra mümkün olmayacak.
SABIKASIZ OKUR YAZARLAR İŞ BAŞINA!
Başvuracak kişiler hangi özelliklere sahip olmalı?
Sabıkalı olmamalı, okuma yazma bilmeli, 18 yaşını doldurmuş olmalı ve oy atabilme hakkına sahip olmalı. Ve bir de elbette sorumluluk sahibi olmalı!
Sandıkta görevli birinin sorumlulukları nedir?
Sandık Kurulu’nda görev alan biri saat 7.00’de sandığının başında olmak zorunda.
Olmazsa, Sandık Kurulu Başkanı 7.00’de orada bulunan bir başkasını görevlendirir. Seçmenler 8.00’de gelmeye başlıyor.
Her seçmenin teker teker kimliklerine bakacak.
Onlara Seçim Kurulu’ndan gelmiş mühürlü zarfları ve oy pusulalarını mührü kontrol ettikten sonra verecek.
Seçmen sayısı ve mühürlü zarf sayısı eşit olmak zorunda.
Oyun geçersiz sayılmaması için seçmene nasıl kullanması gerektiğini anlatacak.
YSK’nın kararı doğrultusunda seçmenin cep telefonunu mutlaka alacak çünkü bazı güç odakları kişinin hangi partiye oy attığının fotoğrafını istiyor ve karşılığında birtakım vaatlerde bulunuyorlar.
Saat 17.00’de oylama bitecek ve sandık açılmaya başlanacak.
Zarflar sayılacak.
Saydıktan sonra zarfları açmaya başlayacaklar.
Sandık Kurulu Başkanı, zarftan çıkan sonucu görevlilere gösterecek.
Net işaretlenmemiş pusulalar ve kuşkulu pusulalar kenara ayrılacak.
Şaibeli pusulaların tek bir partiye yazılması engellenecek.
Her siyasi partinin aldığı oyların ve geçersiz oyların yazıldığı kağıtların denetimi hayati önem taşıyor.
CHP ya da MHP 111 oy aldıysa, bu 11 oy olarak yazılabiliyor; görevlinin gözünü açık tutması lazım.
Tüm oylar doğru şekilde aktarıldıktan sonra Sandık Kurulu Başkanı, partilerin temsilcileri olan sandık görevlilerine imzalı Sandık Sonuç Tutanağı’nın bir örneğini teslim etmek zorunda ki sonradan diğer temsilciler değişiklik yapılıp yapılmadığını kontrol edilebilsin.
Sandık başında her partiden bir görevli yoksa tutanağı görevlisi olmayan parti alamadığı için kontrol de sağlanamıyor.
Daha sonra sandıktaki görevliler oyları torbaya koyup, İlçe Seçim Kurulu’na götürüyorlar.
ELEKTRİK KESİLİRSE HEMEN EVDEN ÇIKIN
Oyları İlçe Seçim Kurulu’na götürürken araçta kimler oluyor?
Sandık Başkanı’nın yanında en az iki parti temsilcisi de oylara refakat etmelidir. Çünkü Sandık Kurulu Başkanı X partisinden ise, Sandık Kurulu üyesi de X partisinden olabilir. O yüzden mutlaka başka partiden 3. kişi de gitmeli. Yorgunluğu bahane etmeden sonuna kadar gitmek lazım. Zaten Sandık Kurulu Başkanı’nın da “Vatandaş bazı şaibelerden söz ediyor, ben bu sorumluluğu alamam. Başka partiden biri de benimle gelmeli” demesi gereklidir. İlçe Seçim Kurulu’na gidildiğinde de birlikte teslim ettiklerine dair imza atacaklar.
Resmi olarak görevli kişilerin sayıca yetersiz kalacağı, iyi korunamayan sandıklar mutlaka olacaktır. O bölgelerdeki seçmenlere önerileriniz var mı?
Bizim önerimiz şu: Saat 17.00’de sandıklar açılıyor. Herkes oy kullandığı sandığın başına gitmeli; oyların doğru sayıldığına şahit olmalı. Ayrıca elektrik kesintisi bu seçimde de tekrarlanırsa, elektrikler kesildiği an vatandaş evinden çıkmalı ve oy attığı sandığa gitmeli. Bunu yapmaya her seçmenin hakkı var; sessiz olduktan sonra kimse sizi çıkaramaz.
PASİF DİRENİŞE GEÇİN
Geçen seçimlerde Cihangir’de bile saat 17.00’de denetim için sınıflara giren seçmenlere büyük zorluklar çıkarıldı.
Bu sefer hukukçular da teyakkuzda; bu sivil girişim içinde Türkiye çapında yüzlerce avukat var. Bu avukatlar, kişilerin vatandaşlık haklarını kullanmaları engellendiğinde gerekli hukuki müdahaleyi yapacaklar.
Diyelim ortalıkta avukat yok ve beni oyumu attığım sınıftan sayım sırasında çıkarmaya çalışıyorlar. Pasif direnişe mi geçeceğim?
Evet. Sandık Kurulu oyları sayarken konuşmayacaksın, karışmayacaksın, sadece denetleyeceksin. Sandık Kurulu’ndaki herhangi bir kişi itiraz ediyorsa, orada tutanak tutulması gerekiyor. Şahitlerin varlığı güçlendirici bir unsur.
365 GÜNÜN 1 GÜNÜ!
İnsanları ikna edin.
Seçim sonrasında “oylar çalındı” diye konuşanlara sesleniyorum: Gelin, gereğini seçim öncesinde birlikte yapalım. İktidarların, toplumun kuşkularını gidermesi ve adil bir seçim ortamı sağlaması gerekir. Ama kuşkular giderilmiyor, üzerine yenileri ekleniyorsa, hepimiz yurttaşlar olarak oyumuza sahip çıkmak zorundayız. Bu seçim, sadece bir siyasi parti seçimi olmayacak. Bu seçim, aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti’nin ne tür bir rejim altında yönetileceğini belirleyecek. Lütfen ama lütfen herkes elinden geldiğince müşahit olmak için başvuruda bulunsun. Olamıyorlarsa, en azından sandıkların açılma saatinde sandığa gitsinler. 365 günün bir günü kendi geleceğimiz için uğraşacağız, değmez mi?